Yakın tarihte, “EN BÜYÜK NİMET” adlı bir kitap okudum. Bu kitabı okurken aklıma pek çok soru geldi. İnsanın kafasında oluşan bu sorulara karşılık aynı zenginlikte cevaplar da oluşuyor. Meselenin hâlli, kitaptaki hassasiyetlere liyakatli ve ferasetli yaklaşımda...

            Kitabın dış kapağındaki ayet metnini okuyunca müellifin En Büyük Nimet olarak kimi işaret ettiği anlaşılıyor. Dış kapağın üst kısmında En Büyük Nimet olarak ifade edilen Allah’ın sevgilisinin has isminin yazılı olduğunu görünce, kafadaki sorular ve cevaplar teke iniyor.

Kitabı okudukça, ondan sonraki en büyük nimet hangisi gibi zihinde sırasıyla sualler olgunlaşıyor. Oluşan her bir sorunun cevabını buldukça bir başka soru zihinde canlanıyor. İdrakte oluşan bu sorular tefekkür ufkunu açıyor. Sorular, gün ışığının dünyayı aydınlattığı gibi tefekkür ufkunu aydınlatıyor.

Tefekkür ufku aydınlandıkça gönül dünyasına yeni bir bahar geliyor. Yenibaharla birlikte yürek vadisinde bir çağlayan akmaya başlıyor.  Çağlayan aktıkça, çağlayanın her iki yakasında taze çiçekler ve körpe güller açıyor. O çağlayan aynı zamanda yürek vadisindeki kirleri, pislikleri ve kötülükleri arındırıyor. Vicdan kendisini yeniden silkeliyor. İnsaf, merhametle el ele tutuşuyor.

İnsan, gönül dünyasında açılan çiçekler ile güllerin solmasını hiç istemiyor. Kitabın yazarı, gönül dünyasındaki güller ve çiçeklerin yeni bir baharda hangi gayretle açacağını, açan o çiçekler ile güllerin tazeliğini nasıl sürdürüleceğine ait bakım metodunu veriyor.

Kitabı okudukça, okuduklarınız sizi alıp bazen çölde, bazen sahilde ve bazen de fezada gezintiye çıkarıyor. Okuyucuyu her gezintiye çıkışta, En Büyük Nimet ile buluşturuyor. Kitabı okurken çıktığınız her düşünce yolculuğunda En Büyük Nimetin yolunda yolculuk yaptığınızı fark ediyorsunuz.

En Büyük Nimet var ki, başka nimetler var. En Büyük Nimet olarak adlandırılan “O” olmasaydı, hangi nimet olurdu? Kitabın üst kısmındaki ayet mealinde âlemlerin Rabbi, “Biz, seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” buyuruyor. Üstat, fani âlem ile baki dünyanın sırlarının bu ayette şifrelendiğine dikkat çekiyor. Bütün varlıkların, onun nurundan yaratılması hasebiyle bütün nimetlerin varlığı o En Büyük Nimete dayandığı vurgulanıyor.

            Osman Nuri Topbaş Hoca Efendi’nin bu güzide kitabını, 2018 yılında Yüzakı Yayıncılık Mevlid-i Nebi Serisinin 12’inci kitabı olarak yayın hayatına kazandırmış.

            Müellif, kitabın belagatindeki nezaket ve düsturundaki zarafet ile En Büyük Nimetin kişiliğini ve idealini okuyucunun gönül aynasına yansıtıyor. Yansıtılan idrak ve izanı nakkaş gibi gönüllere işliyor.

            İlk bakışta kitabın hacmi göze küçük görünüyor. Kitabı okumaya başladıkça muhteva derinleşiyor. Muhtevaya girildikçe düşünceleriniz kah okyanuslara, kah yeryüzünün katmanlarına bazı da semanın katlarına açıldıkça açılıyor.

            Osman Nuri Topbaş Hoca Efendi, En Büyük Nimeti tarif ve tasvir ederken orijinal kaynağına bağlılığı esas alıyor. En büyük Nimeti, Allah’ın bütün âlemlere takdim, taltif ve tanıtımındaki özene dikkat çekiyor. Onun gösterdiği yolda onun gösterdiği gibi ilerlemeyi Allah’ın istediğini dile getiriyor.

İnsanın varlığı ile diğer varlıkların değeri Hz. Resulün değerinden dolayı değer buluyor. Sadece amentü inancına bağlılar için değil onun En Büyük Nimet oluşu bütün varlıkların tek hayat gayesi oluşuna açıklık getiriyor. Onun varlığının yerelden genele ve genelden yerele bütün güzellik ile iyiliklerin ana membaı olduğu belirtiliyor.

Kitabın müellifi, En Büyük Nimetle olan ünsiyetin devamını Rab-kul ile Resul-ümmet ilişkisindeki marifet, sadakat ve samimiyete bağlıyor.

Osman Nuri Topbaş Hoca Efendi’nin evrensel bir anlayışla insanlığı En Büyük Nimetin feyiz, bereket ile saadetinde kul boyutuyla hakkaniyet, kardeşlik, dostluk, birlik ve beraberlikte buluşmanın yol haritasını göz önüne seriyor.

Kin, nefret, talan, yalan, nifak vb. gibi ruhi hastalıklardan kurtulmanın çarelerini zihinlere işliyor. İnsanların gönül dünyalarını kötülüklerden temizleyip iyiliklerle biçimleyerek imara çalıştığı kitabın yazılı ve yazısız satırlarından anlaşılıyor.   

Bu eserde müellif, En Büyük Nimetin hazzına layık olmanın ana kaidesinin âlemlerin efendisinin sünnetini yaşamak ve yaşatmaya endeksli olduğunu akıl sahiplerine hatırlatıyor.

Osman Nuri Topbaş Hoca Efendi, kaleme aldığı bu eserle insani düşünceleri, ilahi buyruklarla buluşturmanın arzusunda. İnsanı, insanca yaşamın hayat tarzına ufuk açıyor.

Bu kitapta En Büyük Nimet olarak adlandırılan Hz. Resul’ün dünyaya gelişinin ana amaçlarından birincisinin dünya barışını sağlamak ve ikincisinin insanlığa iki cihan saadetinin temini olduğunu işaret ediyor. 

Dünyadaki varlığımız, O Nuri Topbaş Hoca Efendi’nin En Büyük Nimet olarak isimlendirdiği Peygamber Efendimizin yüzsuyu hürmetinedir. Bu böyle bilinmelidir. Bu mevzunun anlaşılmasında, şu düşünceyi kavramak yetecektir. Hiçbir insana doğacağı zaman sen doğmak ister misin, öleceği zaman da ölmek ister missin? Diye sorulmuyor. Allah, amentüye inanan insanları onun şefaatinden mahrum bırakmasın.

            Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!