Eskişehir’in değerlerinden Sururi Turan 1951’de, Mahmudiye’de doğmuş. İlk ve ortaokulu doğduğu ilçede okumuş. Lise tahsilini, Ankara Metroloji Meslek Lisesi devlet parasız yatılıda okumuş.  Devlet parasız yatılı okulda okumanın karşılığı mecburi hizmet yapmış. İlk tayini Kayseri 12’inci Hava Ulaştırma Üst Komutanlığına çıkmış. Burada beş yıl görevde bulunmuş. Metroloji tahsili, mesleği ve rızık kapısı olmuş. Azim, sebat, sabır, feraset ve üstün gayretiyle mesleki kariyer basamaklarında başarıyla yükselmiş. İş İdaresi bölümü okuyarak lisans diploma sahibi olmuş. Mesleki dirayet ve liyakatin yanında insani meziyetlerle kendisini donatmayı bilmiş. İş ve sosyal çevrede sevilip sayılan bir yetenek olmuş.

Sururi Turan, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında  “Savaş Harekât odasında” meteorolojik destek bağlamında görevlendirilmiş. Savaşın yönetildiği yerde savaş hâlini yaşamak nasip olmuş. 1975-80 Yılları arasında Eskişehir 1 Ana Jet Üs’de görev yapmış. 1980’de İskenderun’a müdür olarak atanmış. Burada tanıdığı bir insanı unutamadığını ve kendisini her zaman saygıyla andığını belirtiyor. Hayırla yâd ettiği kişi dönemin 39. P. Komutanı Tuğg. Kenan Güven. “Komutan, mesaiye yaya gelip giderdi. Babasını sahilde gezdirdiğinde bile korumasız çıkardı. Yörenin camisiz köylerine yerel imkânlarla cami yaptırdı. Emekli olduğunda Kırklareli’ne Vali yapıldı.” diyor. Topluma, hayırlı eserler kazandıranlara ne mutlu!

Tövbe suresi, ayet 18’de, Allah: “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte bu kişilerin başarılı olmaları umulur.” buyuruyor. Özetle, bu ayetin özeline değinelim. Ayetten anlaşıldığı veçhe, kişinin bireysel görevleri yanında toplumsal görevlerine de vurgu yapılıyor. Mesleki çalışmalar gibi çevresel çalışmalar da insani sorumluluklar dâhilindedir. Buradaki mescit yapım işine sadece dört duvar, tavan ve tabandan ibaret anlayışla bakmak nakıstır.

İcabın mucibi, kabuldür. İcap ve kabul, hukuki terimlerdir. Hukuk söz konusu olunca ayetin öğelerine dikkatle bakmalı. Öznenin eylem, söylem ve duyguları doğru etüt edilmeli. Müslümanın emel ve gayreti, bulunduğu mekânı mescit haline getirmek ve geliştirmektir. Mescitleri imar, geniş zaviyeden irdelenmeli. Ahiret günü olacaklara Allah’ın hesabına inanıyorum diyen namazı eda, zekâtı ifa ile her ne olursa olsun Allah için doğrular ve yanlışlarımdan dolayı Allah’ın adaletinden korkarım diyenlerin başarılı olacaklarına dair umut ışığı yakılıyor, yukarıda zikredilen ayette.

Malum, namaz kişiye ait bir ibadet... Namazın icap ve kabulü, kulu ile Rabbi arasında. Zekât ise mali boyutlu bir ibadet olması hasebiyle icap ve kabulde Allah hakkı ile kul hakları mevzubahis... Zekâtta verip ve almanın hakkınca yapılıp yapılmadığını onayda tek yetkili Allah’tır. Velhasıl bazı ibadetlerin ifasında birden ziyade kişi şart... Bu nedenle verenin vermesiyle ve alanın almasıyla kabul de, tam teşekkül etmiyor. Bu tür ibadetlerin kabul ve icap onayı nihayetinde Allah’a ait...  İcabın kabulüne nihai makam “ONAY” koyduğunda başarı hak edilmiştir. İcabının kabulüne nihai makamdan onay verilenlere ne mutlu… Biz de, değerli komutana yaptığı eserlerden dolayı nihai makamdan onay verildiğine inanıyor ve başarıya erenlerden olduğunu ümit ediyoruz.

Sururi Turan, çalışma hayatında gösterdiği üstün performans yanında kişisel gelişimini ihmal etmemiş. Mesleki kurslar yanında bilgisayar işletmenliği ve deniz meteoroloji kursunu da başarıyla ikmal etmiş. 1994’de Balıkesir’e Bölge Müdür Yardımcısı olarak atanmış. Bilahare Van ve Zonguldak illerinde de Bölge Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulunmuş. 2000 Senesinde, emekli olmuş. Eskişehir merkeze yerleşmiş. İstikrarlı yaşamla kendisine huzurlu bir istikbal hazırlamış. Emekliliği kendisine ve yakınlarına hayırlı olsun!

Sururi TURAN: “Her hangi bir dernek, siyasi parti, vakıf vs. kuruluşlarda görev almadım. Memleketimin güzel yüzlü, yiğit yürekli insanlarıyla hasbihal olmayı yeğledim. Memleketimin kültürüyle insani kazanımlarımı zenginleştirdim. Devlet ve milletine müteşekkirim. Devletim beni sahiplendi. Parasız yatılı okulunda okuttu. Akabinde güzide kurumlarında iş verdi. İşte müşfik devlet… İşte sosyal devlet... Hayatımın ideali, başkalarının sırtına yük olmak değil kendi ayaklarım üzerinde durmak oldu.” diyor. Bir vatandaşın devletine ve milletine karşı sorumlulukları vardır. Bir vatandaşın devletine karşı en önemli sorumluluğu sadakat ve liyakatle üretken olmaktır. Milletine karşı görevi ise vefalı, adaletli ve ilkeli çalışmaktır. Vatani vazifesi, vatanını milli şuurla sevmektir. Yeri geldiğinde vatan uğruna can vermektir.

Sururi Turan: “Dürüstlük, doğruluk ve sosyal barışı ilke edindim. İşimi ve sosyal çevremi önemsedim. Geriye baktığımda pişmanlık duyacağım hiçbir yanlışımı görmüyorum.” diyor. İnanın en değerli varlığı akıldır. Aklını doğru dürüst kullanan algı rüzgârlarında sağa-sola savrulmaz. Yukarıdaki belirttiğim ayette en önemli işaretlerden biri de, aklı adaletince kullanma mevzuudur. Akıl hayra da, şerre de meyyaldir. Seçim, kişinin gayreti doğrultusunda şekillenir.

Kişi ne kadar servet veya şöhret sahibi olursa olsun insani değerlere itibar etmedikçe şöhreti de, serveti de başına bir gün bela olacaktır. Kendi kişilik ayarlarını insani değerlere göre yapmayan ya ifrata ya da tefrite düşer. İfrat ve tefritle behemehâl olan azgınlaşır. Azgınlaşan ne hak tanır, ne de hukuk. İnsanın en temel evrensel haklarından can, akıl, mal, inanç ve iffet hakları mukaddestir. Azgınlar, başkalarının mukaddes değerlerine mütecaviz insanlardır. Allah mazlumu, mütecavizin şerriyle mağdur bırakmasın.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

Yunus Emre GÜLLÜ - 11 KASIM 2021 / Milli irade