Dostluklar, yıllandıkça değer kazanır. Mehmet Şen’le 1985’in Mayıs’ında, Etibank’ın İzmir’de tertiplediği bir kursta tanıştık. İlerleyen zamanda dost olduk. Aradan “Bir devri âlem” geçti.  Otuz altı yıl öncesinin anılarını bir kez daha yâd etmek için bu yazıyı ele aldım. Devri âlem konusuna aşağıda değineceğim. Mazide kalanların her biri birer değer veya ibretlik derstir. Dostluklar hoşgörü, güven ve vefa duyguları üzerine kurulduğunda anlamını bulur. Dostluklar doğruluk, dürüstlük ve adalet ilkeleri üzerine karşılıklı yürütüldüğünde daim olur. Dostluk, gereksiz fedakârlık değildir.

 

1985’in Şubat’ında Etibank’a Süt Endüstrisi Kurumundan naklen geçtim. 01 Mart günü Kırka’daki yeni işime başladım. Tüm iş arkadaşlarımı hayırla yâd ediyorum. Bazıları hayatta değiller. Her birinin mekânı cennet olsun! Hayatta olanlara sağlık ve esenlik dilerim. O dönem, Etibank ulusal ve uluslararası piyasaların değerli bir kuruluşuydu. “Güçlü bankacılık-Güçlü kuruluş”  sloganıydı. Ambleminde, bir daire içerisinde farklı renkte üç top vardı. Kırmızı top bankacılık, sarı top madencilik ve mavi topta metalürjiyi temsil ederdi. Etibank bankacılık, madencilik ve metalürjide olduğu gibi gümrük işlemleri sektöründe de Türkiye öncüsüydü. Personelini kendisi eğitip yetiştirirdi. Diğer piyasalara da pek çok alanlarda eğitim veren “İktisadi Devlet Teşekkülü” idi.

 

Etibank, ben yaptım oldu ya da deneme yanılma gibi avara zihniyetin kabul görmediği bir teşekküldü. Üst kademe, alt birimlerden alternatifli görüşler isterdi, proje hazırlığında. Yukarıdan aşağıya yanlış ya da doğru fikirler dikte edilmezdi. Yasal mevzuatlar, adaletin ana kıstasıydı. Üst kademeden alt kademeye her fert bilgili ve becerili idi. Hiç kimse, birilerinin adamı kozunu kullanamazdı. Milli ekonomiye hatırı sayılır katkılar sağlardı. Liyakatli personelleri tarafından ferasetli, basiretli, dirayetli çalışanlarını eğitim ve seminerlerle istikbale hazırlardı.

 

Etibank Genel Müdürlüğü’nün İzmir Alım Satım Bölge Müdürlüğünde düzenlediği üç haftalık “Gümrük kursunda” Mehmet Şen, Bandırma Müessesesi Pazarlama bölümünde çalışıyordu. Kursta, başka kurumlardan katılanlarla birlikte yaklaşık kırk kişi idik. Kurstan, hoş hatıralarla ayrıldık. İrtibatı koparmadık. Ertesi yılın Eylül’ünde aynı yerde düzenlenen on beş günlük şef eğitim kursunda yine beraberdik. İlerleyen yıllarda ikimizde çalıştığımız işletmelerde Ticaret Müdürlüğü yaptık. Etibank Alım Satım Bölge Müdürlüğü İzmir’in güzide yerlerinden “Konak” ta yerleşikti. Balık Hali karşısında Büyük Postane üzerinde idi. İzmir Valiliği ile Çınaraltı çarşısının hemen yakınındaydı.  

 

Mehmet Şen, mesleğinin erbabı ve sosyal bir insan… İnsanları ideolojik kafa yapılarıyla değil karakterleriyle dikkate almak doğrudur. İstismarcılar, çeşitli kisvelerle “Kuzu postu bürünmüş kurt” misali pek çok insanı kandırırlar. Kuzu görünümlü kurtlar, çıkarları uğruna ayak takımını kullanırlar. İstismarcı güruh, Hz. Peygamber’i bile hak davadan vazgeçirmek için Taif’de ayak takımına taşlatmadı mı? İstismarcı şarlatanlara kulak asmamak lazım… Oldum olası bizim toplumda insanı ideolojik yelpazenin bir tarafına hemen oturtuverirler. Adını çıkardılar mı dokuza indiremezsin sekize, ağzınla kuş tutsan da.

 

Eskiler: “İstismar güruhları, ayak takımını besihane köpeği gibi boğaz tokluğuna havlatırlar. O asalaklara aldanma. Esip tozduklarına aldırma. Yoksa çarşı pazar adına nam salıp adamı satışa çıkarırlar. Onların insafı olmaz. Mazluma, mağdura acımazlar. Yalanı yakıştırırlar. İftirayı yapıştırırlar.” derlerdi.  Ön yargılı olmak, ne denli doğrudur? İnsan, kendi gözüyle tanımalı. Göz kendi gördüğüne, kulak başkasından duyduğuna inanır. İçteki ateş, dıştaki dumandan pek belli olmaz. Çünkü rüzgârlar, dumanı istedikleri yöne eğip bükerler. Eğilip bükülenleri dış görünüşleriyle tanımak yanıltıcı olur. İstismarcı güruhlar mevsimsel kisveler estirirler. Kimini sakalla, kimini bıyıkla, kimini saçla, kimini bir parça bez parçasıyla topluma lanse ederler. Sonunda olanlar toplumsal gelişime olur. İstismar güruhları fırsattan istifade sermayenin “ağa-babaları” olurlar.

 

İstismarcılara göre ayak takımı, beyin takımından daha önemlidir. Tarihin hangi dönemine bakarsanız bakın ayak takımı baş, başların ayak takımı muamelesi gördüğü zamanlar mağdurların “ah” dediği dönemlerdir. Mehmet Şen, dünya görüşü olarak çağdaşım diyenden daha çağdaş, milliyetçiyim diyenden daha milliyetçi, muhafazakârım diyenden daha muhafazakâr, demokratım diyenden daha demokrat, sosyalim diyenden daha sosyal ve mütedeyyinim diyenden daha mütedeyyindir. Devletçi ve vatanseverdir. Devlet ve millet malına “Devletin malı deniz, yemeyen …..” zihniyetinden arınık bir şahsiyettir. Milli servetin değerini kendi öz mal varlığından üstün ve kutsal bilir. Devlet ve millet malına göz dikenlerin iki yakasının bir araya gelmeyeceğine inanır.  

 

Etibank, özelleştirme amaçlı bölündü. Bandırma ile Kırka işletmeleri Eti Holding Genel Müdürlüğü bünyesinde yer aldı. Eti Holding Genel Müdürlüğü Bandırma’da konuşlandı ama uzun soluklu olmadı. Yaklaşık beş yıl sonra Eti Maden adıyla yeniden yapılandı. Genel Müdürlük, Ankara’ya taşındı. Gün oldu, Mehmet Kırka’ya tayin geldi. Bir süre sonra o, Bandırma’ya tekrar döndü. İlerleyen zamanlarda ikimizde yaş haddi itibariyle emekli olduk. Allah, her hak edene emeklisini hayırlı etsin. Kazancını ağız tadıyla yedirsin. Süt Kurumu da, özelleştirme nedeniyle mülga oldu.

 

Devri âleme konusuna değineceğim, demiştim. Yaklaşık otuz altı yıl öncesi gümrük kursunun başladığı günün ertesinde Ramazan ayı da başlamıştı. O günlerden bu yana Ramazan ayı yıllara şamil gelip geçti. Yılın bütün günlerini turladı. Yılın günlerinin tamamı o şerefi yaşadı. Dem, bu dem oldu. Allah’ın adaleti gereği her otuz altı yılda, yılın tamamı Ramazan ayı günlerini yaşar. Bu nedenle Ramazan ayının bütün günlere tekabülüne ben de, bir “Devri âlem” dedim.           

Yunus Emre Güllü-02 EYLÜL 2021 / Milli İrade Gazetesi