UNESCO, 1991 yılını Yunus Emre’nin “750. Doğum Yıl Dönümü” olarak kutlamıştı. Vefatının 700.Yılı olan 2021 yılını da “YUNUS EMRE YILI” ilan etti. Yunus Emre’nin asırlardır değeri eskimeyen kültürü evrensel anlayıştır. Evrensellik ne demek, sorusu akla gelebilir. Mevlana ile Yunus’un değer yargılarının kaynağı evrensel realitelerdir. Yunus ve Mevlana’nın kültür anlayışlarını bir önceki yazımda ele almıştım. İkisi arasındaki fark sadece söylem tarzları demiştim. Biri hikâye ve diğeri şiir olarak meramlarını dile getirmişler. Bir çağlayanın iki ayrı yakası gibi…

 

Evrensel demek, âlemşümul demektir. Âlem şümul, tüm dünyaya açık bütünü kapsayan anlamındadır. Yunus Emre ile Mevlana’nın âlemşümul anlayışları renk, dil, din, ırk farkı gözetmeksizin 72 milleti kucaklayan insani değerler anlayışıdır. Yunus Emre’nin, 72 milleti kucaklayan anlayışı merkezden çembere doğru açılarak kucaklayan anlayıştır. Mevlana’da ise bu anlayış çemberden merkeze doğru davet anlayışıdır. Birinde merkezden çembere ve diğerinde çemberden merkeze akan düşüncelerin bir doğru ekseninde ilerleyişidir. O ilerleyişler ileriye hamlelerdir. Geriye değil… Doğayı aydınlatan güneş misali onlar da gönülleri aydınlatan güneşi görevini yeğlemişler. 

 

Yunus ve Mevlana’nın projeleri insanı kazanmak çalışmalarıdır. Hamleleri geçmiş ile geleceğin bağını koparmadan ayni şirazede gelecek öngörüsünü anlatıdır. Hz. Salebe’nin bir gün Salebe, Ömer’in Hz. Ömer ve Halid ’in Hz. Halid olabildikleri ahvalleri bütüne bakışla insanlığa okuttukları derslerdir.  Onların meşgalesi barış, hoş görü, kardeşlik ve uzlaşı çabalarıyla insani ufukları aydınlatmaktır. İkisi de: “Seni öldürmeye gelen sende hayat bulsun!” felsefesinin idealini kendilerine ilke edinmişler. Kültürel şiarları ise ilk starttan nihai noktaya kadar insanı yaşatmaktır.

 

Malum, Salebe insani değerleri hiçe saydı. Ulviyetten süfliyete düştü. Mesele, derin bir mevzu… Özetle onun başına gelenler hırs, tamah ve ego yüzünden.  Kendini sorguya çekmeyişinden... Ömer ve Halid kendilerini sorguladılar. Değerlerine değer katarak büyüdüler. Zilletten izzete ulaştılar.  Yunusla Mevlana doğumdan ölüme, insanın pek çok halle behemehâl olabileceğini dile getirmişler. İnsan hayatı statik değil dinamiktir. Sürekli insanın karşısına şu üç sınav türü çıkar. Servet, şehvet ve şöhret… Bu üç olgu insanın karakter yapı göstergeleridir. İnsan gidişatını bu göstergelerle tespit edebilir.

 

Sabah uykudan kalkan kişinin pencere perdelerini sıyırdığında aydınlık ufuklara açılan doğanın güzellik ve zenginlikleriyle buluştuğu gibi Mevlana’nın hikâye ve Yunus’un şiir dünyasına bakış atan da güzellik ve zenginlikler görecektir. İnsan, evrenle bağı mesabesinde dünya anlamını ve insan benliğini bulacaktır. Benliğine sahip çıkmayan neyin peşinde olabilir, sorusu nefse ağır gelebilir. Bu ağırlığı kırmak için Yunus ve Mevlana, doğuştan ölüme insanın kendisini sorgulamaya dikkat çekmişler.  İnsan ahvalinin ana rahminden, dünya âlemi ve ahiret vaziyetini biri hikâye ve diğeri şiirlerle portreler hâlinde işlemişler.

 

Yunus ile Mevlana’nın kültür anlayışlarını Hoca Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş Veli gibi pek çok tarihi şahsiyette görmek mümkün. Her ne kadar menkıbe olsa da Hacı Bektaş Veli’nin aslan ile ceylanı bir kucakta barındırması barış ve güvenin temsili ifadesidir. Hoca Ahmet Yesevi’nin öküzü günlük ticari hayatta değerlendirmiş. Öküze, çarşı-pazar sırtında ahşap el aletleri sattırması insan ve hayvanın hayatı paylaşımına örnektir. Öküzün, yüklendiği vazifeyi başında sahibi duruyormuş gibi ifası anlayan akıllara anlamlı bir ibrettir. Bu öküz hikâyesini daha önceki yazılarımda anlattığım için ayrıntıya girmedim.

 

“İşitin ey yarenler aşk bir güneşe benzer. Aşkı olmayan gönül misak-ı taşa benzer / Taş gönülde ne biter dilinde ağu tüter. Nice yumuşak söylese sözü savaşa benzer.” Yunus, bu dünyanın meseli adlı şiirinde ise “Bu dünyanın meseli bir ulu şehre benzer. Veli bizim ömrümüz bir tiz pazara benzer / Bu şehrin evvel tadı balla şekerden şirin. Zahir acısını gör şol yılan zehrine benzer / Kendi miktarın bilen bildi kendi hâlini. Veli dahi aşk ile evvel bahara benzer.” Yunus, bu tasvir ve tarifleriyle günün koşullarında yaşamı ifade etmiş.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!