Ülkemizde düzenlenen şiir yarışmalarının düzenle gerekçelerine bakarak niçin düzenlendiklerine baktığımızda şunları görüyoruz:

Şiirimize yeni şiirler, yeni şairler kazandırmak.

Şairlerimizin gelişmelerine katkıda bulunmak ve en iddialı şiirlerini ortaya çıkarmalarına ortam yaratmak.

Şairleri şiir etkinliklerinde buluşmasını, tanışmaları ve şiir severlerle buluşmasını hedeflemek…

Eskişehir’de, Eskişehir Sanat Derneği 2004 yılından beri bu hedef ve düşüncelerle, Eskişehir’in Sarıköy’ünde yaşamış, şiirlerini burada yazmış, mezarı burada olan şiirimizin çağları aşarak yaşayan büyük şairimiz Yunus Emremizin adına 16 yıldır Yunus Emre Şiir Buluşması etkinlikleri düzenliyor ve bu etkinliklerin bir parçası olarak da 13 kezdir şiir yarışması düzenliyor. Eskişehir Sanat Derneği’nin Eskişehir’deki bu sessiz sedasız düzenlediği yarışmadaki hedeflerine baktığımızda çok yönlü kazanımlarının olduğunu görürüz. İlk önce, derneğin bu yarışmayı düzenlemeyi düşündüğün 2003 yılında ülkemizde düzenlenen şiir yarışması sayısı 158’dir. Bu yarışmaların bir kısmı şiirimize büyük hizmetleri olmuş ünlü şairlerin adına yapılmış yarışmalardır. Bir kısmı da Belediyelerin, edebiyat dergileri, yayınevlerinin  ve derneklerin adını duyurmak, kendi reklamlarıını yapmak için düzenledikleri yarışmalardı. Bu yarışmaların arasında; trafik kazasında çocuğu vefat etmiş ailelerin olduğuna kadar çeşitliliği vardı. Bu şiir yarışmalarının arasında, bir şiirimizin büyük şairi Yunus Emre’mizin adına sürdürülen şiir yarışması yoktu. Eskişehir ve Eskişehir Sanat Derneği, ülkemizde düzenlenen ve sürdürülen şiir yarışmalarının arasında Yunus Emre Şiir Yarışması ile yer aldı.

Yunus Emre Şiir Yarışmalarının ödül törenlerinde Yunus Emre’nin çağdaş bakış açısıyla tanıtımı yapılırken şiirimiz ve sorunları da konuşuldu. Böylece Eskişehir’de ulusal bir şiir etkinliği düzenlemenin yanında şiirimizin nabzının da attığı yerlerden biri olmayı da hedeflemiştir. Bugün, 13 yıldır sürdürülen Yunus Emre Şiir Yarışması ülkemizin ulusal şiir etkinliklerinden biri olmuştur. Bu yarışmanın ödül törenlerinde ulusal şiirimiz Eskişehir’de buluşurken, Eskişehir’in yerel şiiri de ulusal şiirimizde yer alma ortamını bulmaktadır.

ödül fotoğrafı

13 yıldır Yunus Emre Şiir Yarışmalarında ödül alan şairler  “Ben şiirimizin en büyük şairi Yunus Emre adına verilen ödülü aldım” onuru taşımaktadırlar.Bu yarışmada bir maddi değer, para ödülü yoktur ama 13 yıldır en küçük tartışmalı bir lekesi olmayan bir yarışma özelliğini de taşımaktadır. Bir başka yönü ile de ülkemizde düzenlenen en büyük katılımlı şiir yarışması olmasıdır. Yunus Emre Şiir Yarışması.. Bazı yıllar 700’e varan, bazı yıllar 150 civarında şiirin katılımı ile yapılıyor. Bu derneğin duyurabilmesi ile ilgili bir şeydir.

Yunus Emre Şiir Yarışması iki kategolide düzenleniyor. Biri serbest dalda, diğeri Yunus Emre için yazılmış şiirler arasındadır.

Dünyanın her yerinde şairler hayranı oldukları, etkilendikleri, piri gördükleri şairlere şiirler yazmaktadırlar. Goethe, Dante için binlerce şiir yazıldığı gibi Yunus Emre’miz içinde Yunus’un yaşadığı çağdan beri şairler ona şiirler yazıyorlar. Yunus Emre için belki 10 bin şiir var. Bizim tesbit ettiğimiz 1500 kadardır. Kültür Bakanlığı bunlardan 500 kadarı ile üç antoloji yayınlamış. Eskişehir Sanat Derneği’nin düzenlediği bu yarışmalarda derlediği bin kadar Yunus Emre için yazılmış şiiri oluşmuştur. Bir gün o şiirlerden antolojiler yapacaktır.  

Yunus Emre Şiir yarışmasının ayrıca  Eskişehir’in tanıtımına da katkıları vardır. Ödül törenleri nedeniyle şairler aileleri ile Eskişehiri gezmeye, görmeye de gelmiş oluyorlar.

Ülkeler, Yunus Emre gibi şairlerine düzenledikleri etkinliklerini sadece şairlerini, kültürlerini tanıtmada kalmayıp turizm olayını da gerçekleştiriyorlar.

Hem de tam Üniversitenin önünde…

Ülkeler, destanlar yaratan kahramanları, kültür ve sanatlarını yaratan sanatçıları, insanlığa büyük hizmetleri olmuş bilim insanı evlatları ile övünürler ve gelecek kuşaklara taşımak, örnek göstermek için onlara tanıtma etkinlikler düzenlerler, heykellerini yaparak dikerler. Bunlar onlara yapılmış bir vefa borçudur da…

Yunus Emre, bizim kültürümüzü, dilimizi, şiirimizi yaratmış en büyük şairimizdir. Yüzyıllar boyunca şairlerimiz etkilediği kadare müzikten tiyatroya,romana, sinemaya,resim heykele kadar tüm sanatlarda sanatçılarımızı etkilemiştir. Sanatçılarımız eserlerinde onu hep yorumlayarak anlatmışlardır.

Ne var ki mezarının bulunduğu Sarıköy’deki Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen ile Prof.Dr. Şahin Özyüksel’in ortak eseri, elinde  Divanı, büyüklüğüne  yakışır duruşuyla oturmuş heykeli ve bir de Anadolu Üniversitesi içersinde (Girişte) yine Prof.Dr. Şahin Özyüksel’in eseri olan, dergahına  odunun bile düzgününü taşıyan  heykelinden başka Yunus’a yakışır heykelinden yoksunuz. O nedenle de Yunus’un yaşadığı, şiirlerini yazdığı, mezarının bulunduğu ve her yıl anmalar düzenlenen Eskişehir’de  şehir merkezinde Yunus Emre heykelimiz yoktur. Bence bunun nedeni büyük bir heykel yarışmasının yapılmasını bekliyor. Yoksa önüne gelenin yaptığı odun taşıyan heykellerin oraya buraya dikilmesi olacağından çekinilmesidir. İkinci konu Yunus Emre  heykellerinde de Sarıköy’deki hariç= Münif Fehim’in 1948 yılında 7 Gün dergisinin kapağında yayınlanan Münif Fehim’in rüyasında gördüğü Yunus Emre portresinin sürdürülmesidir.

yunus emre heykeli

İnternette Yunus Emre heykellerinin fotoğraflarına ve heykellerin haberlerine baktığınızda sayısız Yunus Emre’ye yakışmaya heykellerin yapıldığını, tartışmalarını görürsünüz. Çünkü; Yunus Emre  bizim en çok yozlatırdığımız, zarar verdiğimiz konumuzdur. Hep niçin biz Yunus’umuzu İtalyanların Dante’sine, Almanların Goethe’sine, İngilizlerin Shakespeare’sine, İspanyolların Cenvantes’sine, Rusların Tolstoy’una verdiği değer kadar değer veremediğimizdir. Onun için Yunus Emre hassas konumuzdur.

Bu günler Eskişehir’de, tam da güzel sanatların her alanında sanat eğitimi yapılan, Güzel Sanatlar Fakültesi ve Heykel Bölümü de bulunan Anadolu Üniversitemizin  karşısına  “bu da olmaz artık” dedirten  dünyanın üzerinde put gibi dikiltilmiş, yorumdan ve sanatsal estetikten yoksun Yunus Emre’ye basit mi basit, Diyarbakır’daki Karpuz  içersine oturtulmuş çocuk heykeli yada Çatal’daki köfte heykeli kadar karikatürize edilmiş, sıradan bir heykel. Bu heykel,  heykel sanatı çevresini de  tüm sanat dünyamızı üzecek heykel dikildir.

Bu heykel ne ülkemizin sanatta önemli şehirlerinden biri olmuş Eskişehirimize, ne de Heykel bölümü de bulunan Anadolu Üniversitemize yakışmamıştır.

Eskişehir, kuş uçmaz, kervan geçmez dağ kovuğunda bir yer değildir ve dünya vitrinimizde kültürümüzü gösteren Yunus Emremize böylesine yakışmayan bir heykelin dikilmesi üzmesinin ötesindedir. Bir Eskişehirli olarak onun kaldırılmasını istiyorum…