Birlik ve beraberliğin önündeki en büyük engellerden biri olan terör belasından kurtuluyoruz.

Ülkemizin geleceği adına çok önemli günlerden geçiyoruz. Terörsüz Türkiye yolunda çok önemli bir gelişme olan PKK’nın tasfiyesi nihayet gerçekleşti. Örgüt kendini feshetti ve silah bıraktı. Ülkenin bölünmez bütünlüğü için binlerce vatan evladımızın canı pahasına sürdürdüğü onurlu mücadele, siyasilerin kararlı duruşu, aziz milletimizin sarsılmaz iradesi, Türkiye Yüzyılı’nın başında ülkemizin güvenli, istikrarlı ve lider bir ülke olması yönünde adımlar atılmasını sağladı.

Abdullah Öcalan tarafından kurulan kanlı terör örgütü ilk silahlı eylemini 15 Ağustos 1984’te yapmıştı. Yıllarca süren bu eylemlerde çok kan aktı. Binlerce şehidimizi gözyaşları ile uğurladık cennete.

Buraya gelene kadar olan olayları hatırlayalım kısaca:

1 Ekim 2024 tarihinde MHP Lideri Devlet Bahçeli, TBMM yeni yasama yılının ilk gününde DEM Partililerin elini sıkarak hepimizi şaşırttı. Aynı akşam Meclis resepsiyonunda gazeteciler tokalaşmayı sorunca, “Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barış isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım.” yanıtını verdi.

Ardından DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “el sıkma” jestine ilişkin, “Türkiye’de her zamankinden daha fazla diyalog ve müzakereye ihtiyaç var.” dedi.

Tarihler 15 Ekim 2024’ü gösterdiğinde MHP Lideri Bahçeli, grup toplantısında ilk defa PKK’nın adını vererek silah bırakmaktan söz etti: “Ya siyaset ya terör, ya siyaset ya silah; arası, ortası, şurası, burası yoktur.” dedi.

22 Ekim 2024’te ise sürecin en kritik ve şaşırtıcı gününü hep birlikte yaşadık. Bahçeli, Öcalan’ı TBMM çatısı altında konuşmaya davet etti, “umut hakkı”nı ilk kez ifade etti: “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın.”

Bu çağrıya uzunca süre kimse anlam veremedi. Devlet Bey öyle şeyler söylüyordu ki kimse inanamıyordu. Ama belli ki devlet aklı iş başındaydı ve çok önemli gelişmelere gebeydi coğrafya.

Ve ardından terör örgütü elebaşı açıklama yaptı: “Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim.”

5 Aralık’ta ise Devlet Bahçeli, başlattığı sürecin adını koydu: “Terörsüz Türkiye”

Bir taraftan Suriye’de Baas rejiminin çöküşünü izledik hep beraber, diğer taraftan Halep yine Türk yurdu oldu. Dışişleri Bakanı Fidan kahvesini Halep’te içti. Bu da sürecin hızlanmasını sağladı. Suriye’de otorite Türk iradesi ile yeniden kuruldu ve terör örgütü varlığını daha net sorgulamaya başladı.

14 Aralık’ta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “YPG’nin ortadan kaldırılması bizim stratejik hedefimiz. Ya kendilerini feshederler ya da feshedilirler.” açıklamasını yaptı.

Hemen ardından DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ile İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İmralı Adası’na giderek kapalı cezaevinde Abdullah Öcalan ile görüştü.

Terör örgütünün eli kanlı lideri Öcalan, “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim. Devir, Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir.” mesajını paylaştı.

Ahmet Türk, Bahçeli’yi ziyaret etti ve ortaya güçlü bir irade koydu.

7 Ocak tarihinde DEM Parti heyeti, Edirne Cezaevi’nde Selahattin Demirtaş, Silivri Cezaevi’nde Figen Yüksekdağ ve Sincan Cezaevi’nde Leyla Güven’i ziyaret etti. Demirtaş, sürece katkı sağlamak istediğini ifade etti.

Devlet bu süreçte terör unsurları hakkında kanaatlerinin değişmediğini, “Ya tasfiye olacaklar ya yok olacaklar.” iradesini yinelemeye devam etti. Operasyonlarda bir kesinti olmadı. PKK hedefleri bombalanmaya devam etti.

22 Ocak’ta Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, terörist başı ile İmralı’da ikinci görüşmeyi yaptı.

29 Ocak’ta Bahçeli, PKK’dan beklenen silah bırakma çağrısının bir an önce yapılmasını vurguladı.

Şubat sonlarında AK Parti’nin 8. Olağan Kongresi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni bir dünya kurulurken terör belası başta olmak üzere, Türkiye’nin safralarından kurtulması gerekiyor.” diyerek umutları tazeledi.

27 Şubat’ta “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” başlıklı çağrı yapıldı. Öcalan, kurucusu olduğu örgüte, “Kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.” talimatını verdi.

Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Devlet Bahçeli’nin cesur inisiyatifiyle başlayan, bizim kararlı tutumumuzla ilerletilen ‘Terörsüz Türkiye’ çabalarında artık yeni bir safhaya geçilmiştir.” açıklamasını yaptı.

1 Mart tarihinde PKK’lı yöneticiler “ateşkes” ilan etti.

21 Nisan günü Van Milletvekili Pervin Buldan ve avukat Faik Özgür Erol’dan oluşan İmralı Heyeti, dördüncü kez adaya gidip Öcalan’la görüştü.

5 Mayıs tarihinde AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “PKK günler içinde silah bırakacak, yeni bir aşamaya geçmiş olacağız.” açıklamasını yaptı.

Ve 9 Mayıs 2025 günü PKK, kongresini 5-7 Mayıs arasında düzenlediğini duyurdu.

Örgüt feshedildi.

Bu günlere kısaca böyle gelinmedi. Bu günlere on binlerce evlat şehit verilerek, yaslı anaların gözyaşları, şehit babaların vakur duruşları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin muhteşem ordusu, istihbarat ve saha görevlilerinin aldığı büyük riskler ve feda edilen vücut uzuvları ile gelindi. Terör silahla bitmez ama silahsız da bitmezdi. Aynen öyle oldu. Kararlı duruş, onurlu mücadele sonucu terör bitti.