Siyaset bir kızıştı ki sormayın.

Seçime yedi veya sekiz aylık bir süre olmasına karşın, sanki seçimlerde son düzlüğe girilmişçesine bir hareketlilik. Liderler hemen her gün ya kürsüde, ya sahada, ya da partilerinin düzenlediği bir etkinlikte.

Gerçi sahada göründüklerinde hatırı sayılır kalabalıklar tarafından izleniyor ama, o son düzlükte en önemli etkinlik sayılan “seçim mitingleri” eksik..

Günümüzde çalışmalar/çatışmalar türlü çeşitli etkinliklerde yaptıkları konuşmalar, atılan tİvitlerle yapılan açıklamalar. Haftada bir de grup nutukları… Hepsi için değil ama yapılanlar bildiğimiz “seçim vaatleri” olarak medyamızda yerlerini alıyor. Kısaca özetlemek gerekirse, Millet ittifakı ile Cumhur İttifakı arasında  polemikler, göndermeler.

Örneğin dünkü grup toplantısında İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik (duymuşsa) şu “sesli gönderme”si;

“-Utanmasa bir de bizi deneyin diyecek!”

Top var mıydı, top!

Bu hareketlilik arasına (ki tam zamanında) bir de komisyondaki bütçe görüşmeleri giriverdi. O görüşmeler de hayli “ilginç” geçiyor. Yine dünkü görüşmelerden yansıyan şu “ilginç” sözler;

“-Biz gelmeden önce gençlerin tepiştirecekleri top yoktu, top!”

Tahmin edilebileceği gibi bu sözler Gençlik ve Spor Bakanına ait.. Kuşkusuz top sahaları, statlar, formalar, oklar, yaylar da sayılıyor “yoklar” arasında.

Hani bir zaman önce AKP Genel Başkanı Tayip Erdoğan’ın söylemine benzer biçimde;

“- Biz gelmeden önce elektrik mi vardı. Gaz lambası yakıyordu insanımız. Eee tabii buzdolabı falan da yoktu!..

Hiç kuşku yok, Bütçe komisyonunda muhalefete mensup Milletvekillerinin eleştirilerine, ilgili bakan ya da onları temsil eden bürokratların daha neler, neler söyleyeceklerini hep birlikte izleyeceğiz.

Satışın Babası Kemal Unakıtan!

Bütçemiz böylesine “seviyeli” tartışmalarla geçedursun, yine bütçe görüşmelerinden medyaya yansıyan şu haber;

“2002’den bu yana 273 kuruluşta hisse senedi ve varlık satış/devir işlemleri yapıldı. Bu kuruluşların 268’inde kamu payı kalmadı. 1986’dan 2002’ye yani AKP iktidarına kadar 8 milyar dolarlık özelleştirme yapılırken; 2002’den günümüze (kasım başı) 63 milyar dolarlık satış gerçekleştirildi. “

Bu haber bana  “Özelleştirmenin Babası” , AKP Hükümetinin ilk Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı anımsattı. Malum. Rahmetli Unakıtan bir sonraki seçimde de Eskişehir Milletvekili seçilmişti. Ne diyordu Unakıtan özelleştirme konusunda;

“Satacağız, satacağız. Her şeyi satacağız. Kar edeni de satacağız, zarar edeni de satacağız. Devleti ekonomik faaliyetlerden kurtarıncaya kadar satacağız. Pamuk eller cebe! Yerli yabancı herkese gelsin.”

***

Öyle de oldu gerçekten de… Cumhuriyetin yarattığı, gelen giden iktidarların üzerlerine bir şeyler kattığı bütün ekonomik değerler haraç-mezat satıldı.

Türkiye’nin en büyük şirketlerini, fabrikalarını, otellerini, limanlarını, enerji üretim tesislerini, elektrik ve doğalgaz dağıtım şebekelerini ve hazineye ait arazilerini sattılar.

Aynen Kemal Unakıtan’ın çağrısında ifadesini bulduğu gibi;

“-Yerli ve yabancı özel şirketlere!..

***

NOT; Elbet Merhum Unakıtan tek başına “Satarım.” demedi. “Satacağız” dedi. Kimin talimatıyla, kiminle birlikte malum!..