Bugün itibariyle, 14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine 20 gün kaldı.

Genel kanaat şudur ki: Tüm taraflarca Türkiye’nin en kritik seçimleri denmesine rağmen bugüne dek seçim havası oluşmadı.

Bunun çeşitli sebepleri olabilir; deprem felaketi, Ramazan ayı, cumhurbaşkanı ve milletvekili adaylarının geç belirlenebilmesi, sıkıştırılmış seçim takvimi, vesaire…

Fakat artık seçime iyiden iyiye yaklaştık, yalnız ve yalnız 20 gün sonra sandığa gideceğiz.

*

Anket şirketlerinin araştırmalarından çok partilerin genel merkezlerinin koridorlarında konuşulanlara önem veren biri olarak ifade edebilirim ki, söz konusu seçim bıçak sırtı gidiyor. Parlamento aritmetiğinde Cumhur ile Millet İttifakı bileşenlerinin kritik çoğunluğa ulaşma noktasında arasındaki oy farkı çok fazla değil. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de benzer bir durum söz konusu. Mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu başa baş gidiyor.

*

O halde her iki tarafın da önümüzdeki 20 günü çok iyi değerlendirmesi gerekiyor. Özellikle kararsız diye nitelendirilen seçmen ile milletvekili listelerinden memnun olmayıp konsolide edilmesi gereken ‘partili seçmen’ hayati önem taşıyor…

Bu noktada, parti örgütleri veyahut teşkilatlarının gözle görünür biçimde hızlanacaklarını düşünüyorum. Cumhurbaşkanı ve milletvekili adayları da küfelerinde ne biriktirdilerse hepsini kamuoyuna en hızlı biçimde sunacaklar. 

*

Yazımı sonlandırırken bahse konu 20 günlük süre içerisinde dikkat edilmesi gereken önemli bir unsuru aktarmanın faydalı olacağını düşünüyorum. Önümüzdeki 20 gün, provokasyona oldukça açık. Siyasi atmosfer fazlasıyla sertleşecek. Elbette bu sertleşme seçmene de yansıyacak. Toplumun sinir uçlarına dokunmak suretiyle kaos yaratmak isteyenler olabilir. Tavsiyem şudur ki: Duygularımız aklımızın önüne geçmesin. Her olaya sakin yaklaşmak provokasyon sevicilerin motivasyonlarını bozmaya yetecektir. Sonuçta seçime gidiyoruz cenge değil. Bir taraf kazanacak, diğer taraf kaybedecek. Oyunun kuralını hiçbir zaman unutmadan önümüzdeki 20 günü ülkemizin menfaatleri doğrultusunda değerlendirmekte fayda var.