Kimi zaman bir laboratuvarın kapısından içeri giren umut, yüzlerce ailenin hayatını değiştirebilir. Eskişehir'de açılan SMA Laboratuvarı da işte böyle bir anlam taşıyor. Türkiye’nin dördüncü SMA Laboratuvarı artık Eskişehir’de hizmet veriyor. Hem de sadece şehre değil, bölgeye hatta ülkeye katkı sunacak şekilde. Genetik Hastalıklar Değerlendirme Merkezi olarak faaliyet gösterecek bu yapı, sadece bir binadan ibaret değil. Bu merkez, SMA gibi zor ve yıpratıcı bir hastalıkla mücadelede erken tanının, hızlı teşhisin ve doğru müdahalenin anahtarı olacak.
SMA… Üç harf, ama içinde büyük acılar, çaresizlikler ve yıllar süren mücadeleler barındırıyor. Spinal Musküler Atrofi… Genetik bir hastalık. Kaslarda erime, hareket kabiliyetinde azalma, solunum problemleri… Ve ne yazık ki tedavi süreci bir o kadar ağır, maliyetli ve zamanla yarışan bir maraton. Ama şu cümleyi kalın harflerle, altını çize çize yazmak gerekiyor: SMA önlenebilir bir hastalık. Erken tanı konulursa, bu hastalıkla doğmamış bebeklerin geleceği kurtarılabilir.
Tam da bu yüzden, Eskişehir’de kurulan bu laboratuvar, yalnızca bir sağlık yatırımı değil, bir farkındalık hamlesidir. Vali Hüseyin Aksoy’un da açılışta vurguladığı gibi bu merkez sayesinde artık testler başka illere gönderilmeden, hızlı bir şekilde sonuçlandırılabilecek. Bu ne demek? Zaman kaybı yaşanmayacak. Tanı gecikmeyecek. Anne-babaların içini yiyip bitiren belirsizlikler azalacak. Belki de bir çocuk daha SMA ile tanışmadan, sadece bir testle hayata engelsiz başlayacak.
Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici'nin de belirttiği gibi bu laboratuvar erken teşhis konusunda çok önemli bir eksiği kapatıyor. Teknik altyapısı, deneyimli personeli ve sistemli işleyişiyle tam donanımlı. Ancak asıl mesele şu: Toplum olarak bu konudaki farkındalığımız ne düzeyde? Kaç anne-baba, bebek sahibi olmadan önce taşıyıcılık testi yaptırıyor? Kaç kişi SMA'nın ne olduğunu biliyor?
Türkiye SMA Vakfı Başkanı Ali Soyer’in söylediği gibi, biz Sağlık Bakanlığı’yız, “Hastalık Bakanlığı” değil. Yani işimiz, sadece hastalığı tedavi etmek değil, hastalıkları engellemek. Bu söylemde büyük bir vizyon, güçlü bir sağlık felsefesi yatıyor. Çünkü bir çocuğu tedavi etmek ne kadar kıymetliyse, onun hiç hasta olmamasını sağlamak ondan da kıymetli. Önleyebileceğimiz bir hastalıkla yıllar süren acılar yaşamamak bizim elimizde.
SMA’nın tedavisi milyonlarca liraya ulaşabiliyor. Üstelik süreyle yarış içinde olan bir tedavi. Her geçen gün, her kaybedilen saat bile çocuğun geleceğinden bir şeyler eksiltiyor. Bu yüzden tedavi etmekten çok önlemek için çalışmak gerekiyor. Ve bu da sadece sağlık çalışanlarının değil, toplumun görevi. Taşıyıcılık testlerinin yaygınlaştırılması, evlilik öncesi danışmanlık hizmetlerinin artırılması, ailelerin bu konuda bilinçlendirilmesi şart.
Eskişehir’de açılan bu merkez belki de bir dönüm noktası olacak. Sadece test sonuçlarını değil, toplumsal farkındalığı da hızlandıracak. Çünkü artık çok daha hızlı, çok daha yaygın ve çok daha erişilebilir bir şekilde bu hastalığın önüne geçme şansımız var. Önemli olan, bu fırsatı görüp, buna sahip çıkmak.
Bu ülkenin çocuklarına en büyük borcumuz, sağlıklı bir hayat sunmak. O hayatın ilk adımı da farkında olmaktan geçiyor.