“Uzun seneler Rum ekseriyetinin tahakkümü altında inleyen belediye-lerden çektiğimiz azap ve üzüntüye son vermek karar ve azmindeyiz. Çetin bir mücadelenin başlangıcında olduğumuza şüphe yoktur. Olgun bir halk olduğumuzu, şeref ve haysiyetimizin daha fazla egoist, kötü niyet sahibi Rumlar tarafından çiğnenmesine tahammülümüzün kalmadığını ispat etmek üzerimize düşen en büyük vazifelerimizden biri değil midir? Dr. Fazıl KÜÇÜK / 1958

                                                                                                                                                            

                Mendil büyüklüğündeki ülkede yapılan seçim sonrasında Cumhurbaşkanı görevine seçilen Nikos Hristodulidis doğal olarak ilk ziyaretini Yunanistan’a yapıyor. Seçim öncesinde Yunanistan’ın Başbakanı Kriyakos Mitçotakis’in bazı adaylar için seçime müdahale ettiğine ilişkin haberler gündeme taşınıyordu. Bu yönlendirme yalanlanmadığı gibi doğrulanmamıştır. Atina’ya giden Hristodulidis Yunan ERT televizyon programına yaptığı açıklamasında ülkesinin NATO üyeliği perspektifine ilişkin olarak sorulan soruyu, “şu anda böyle bir şey masaya konulamaz. Keza İsveç’in Kuzey Atlantik Paktı’na katılımındaki tavrına bakıldığında böyle bir şey Türkiye’nin rolünü güçlendirir. Ancak Kıbrıs’ın yönelimi net ve istikrarlı şekilde Avrupa ve Batı’da Lefkoşa AB’nin savunma kolunu güçlendirme inisiyatiflerine aktif katılmak arzusundadır” diye yanıtlıyordu.

                Diğer yandan Hristodulidis AB’nin Kıbrıs sorununda inisiyatifler alacak bir yetkili atamak suretiyle daha aktif BM çerçevesi içerisinde rol almasındaki ısrarını sürdürüyor. Bugüne değin adadaki uyuşmazlığı çözmek için görev almış olan BM görevlileri yetmemiş gibi şimdilerde bir de AB gözlemcisi isteniyor. Görevlendirilecek olan bu kişinin kim olursa olsun görevi uyuşmazlığın çözümüne katkı vermek mi yoksa uzlaşmazlığın çözümünü yokuşa sürmek mi olacaktır hep birlikte tanık olacağız. AB’nin karşımızdaki unsuru bünyesine alarak çözümsüzlüğün harcını elbirliği ile dökmüş olduğunun da unutulmaması gerekiyor.   

                Bugüne değin BM parametreleri diye sunulan federasyon modeli çözüm önerilerinin fazladan yararının olmadığının altını çizerken bu nedenle AB’den katkı istediğini belirtiyor. Adada çözümün birincil öncelikleri olduğunu söyledikten sonra çözüm için bir AB inisiyatifi geliştirilmesi olduğunu bu nedenle AB tarafından Kıbrıs sorununda inisiyatifler alacak bir yetkili atanması konusunu yoğunlaştırdıklarını belirtiyordu.

                Rum yöneticilerin katı tutumlarını sürgit ettikleri sürece Türk tarafının müzakerelere katılması gibi yaklaşım anlamsız olmaya aday bir durum olacaktır. Görüldüğü gibi Kıbrıs Türklerine yapılmış haksızlıklar ve uygulanan ambargoların sürgit etmesi durumunda sağlıklı çözüme ulaşmak olanaksız ötesidir. İstediğiniz kadar çok sayıda atanacak görevlilerin adadan ayrılırken uyuşmazlığın temel nedenini öğrenerek ayrıldıklarını anılarında yazdıklarına tanık oluyoruz. Bu nedenle bizlerin yaşamakta olduğumuz haksız uygulamaları dünya kamuoyuna anlatmamız gerekiyor.

                Sıklıkla savaş ve çatışmalardan söz ediyoruz. Dünya ölçeğindeki silahlanmanın çetelesini tutan İsveç Merkezli SIPRI Uluslararası Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsünün 2022 yılına ilişkin Küresel Silah İhracatı Raporuna göre Avrupa’nın silah ithalatının Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından olağanüstü artış gösterdiği belirtiliyor. NATO üyesi ülkelerin Avrupa ülkelerinin ithalatının ise %65 ile en yüksek düzeye ulaştığı kaydediliyor. Doğal olarak en büyük silah satıcısı ülkenin Amerika olduğunu söylemeye gerek de yoktur. Amerika’nın önceki başkanı Donald Trump Amerikalı gençlerin işsiz kalmaması gerektiğini söylüyordu. Silah fabrikalarının çalışmasının bu yaklaşımla çözülmüş olduğu ortalıklara çıkıyor.

                Bu düşünce yapısı ile barışa ulaşmanın olanaklı olmayacağının bilinmesi gerekiyor mu ne…

                SEVGİ ile kalınız…





 

Ahmet GÖKSAN
[email protected]