“Gayrimeşru hareketlere girişenleri alkışlamak, meşru haklarını korumaya çalışanları suçlamak eğer bugünkü medeniyetin icaplarından ise lanet olsun böyle medeniyete!” Dr. Fazıl KÜÇÜK /1968 

Savaşların sonlandırılması için yapılmakta olan çabaların boşa harcandığına tanıklık ediyoruz. Savaşın sonlanması ile çok sayıda kişinin mağdur olduğu biliniyor. Mağdur olanların başında ise çocuklarla kadınların geldiği biliniyor. Yakınlarını gereksiz savaşta yitirilenlerin yakınlarının feryatlarının dağları deldiği anlatılıyor. Ateşin düştüğü yeri yaktığı ise ayrı bir üzüntü kaynağı oluyor. Burada esas sıkıntı savaşın kim veya kimlerin sorumlusu olduğu ya da başlattığı tartışılmıyor. Yine savaş sırasında yaşananlar kişilerin üzerinde derin izler bırakmasına karşın üzüntünün büyüğünü annelerin çektiği biliniyor. Babaların da anneler gibi yol gözlediklerini kaydetmek gerekiyor.  

Rusya’yı ekonomik olarak çökertebilmek için Ukrayna ile başlatılan savaştan istenen sonuca şimdilik ulaşılamadı. Savaş başlarken gerek Amerika gerekse Avrupa ülkelerinin ellerindeki depolarda beklettikleri askeri malzemeyi Ukrayna’nın emrine sunmak için yaptıkları çalışmalar belleklerdeki tazeliğini koruyor.  Son dönemde Ukrayna’ya verilmesi düşünülen 40 milyon dolarlık malzemenin parasının peşin ödenmesine karşın teslim alınmadığı belirtiliyor. Yaşanan bu yolsuzlukla ilişkili olduğu savlanan üst düzey yöneticilerin olduğu kaydediliyor. Söz konusu malzemenin Ekim 2022 ayında teslim alınmadığının ortalıklara çıktığı belirtiliyor. 

Savaş sonrasında kişiler üzerinde yaşanan olumsuzluklara karşın bir de insanların kanından beslendiği bilinen savaş zenginleri türüyor. Bu gibi olaylar yakın çevremizde Ukrayna ile Rusya ve Neden Yahu’nun askerleri ile Hamas arasında da yaşanıyor. Ukrayna’da cepheye gönderilecek asker konusunda sıkıntı yaşanmakta olduğu belirtiliyor.  

İsveç’in NATO’ya alınmasına ilişkin karar üzerine başlayan tartışmalar olayı şirazesinden çıkarıyor. Amerika NATO’nun Güney Doğu kanadını güçlendirmek için bölge ülkelerine yapmayı düşündüğü yardımlar konusunda Türkiye ile Yunanistan’a farklı ölçüt kullanıyor. Yunanistan’a vermeyi düşündüğü malzeme konusunda sözüm ona denge gözettiğini duyururken inandırıcı da olamıyor.  Buna koşut Türkiye’ye verilmesi düşünülen malzeme konusunda Kongre’nin onayına sunarak alınacak karara göre hareket edileceği kaydediliyor. Bu süre belki de yoncanın çıkmasına kadar uzayabilir. Amerika Türkiye ile Yunanistan’a silah verirken dengeleri korumakta olduğunu söylerken de inandırıcı olamıyor. 

Bir süredir BM Genel yazmanı Antonio Guterres Kıbrıs’ta müzakerenin devam etmesi için uygun ortamın olmadığını gerekçe göstererek kendi adına görev yapacak olan kişiyi atamıyordu. Geçtiğimiz günlerde bu göreve Maria Angela Holguin Cuellar’ı atadığını açıklıyordu. Anılan kişi taraflar arasında eşit mesafede olacağını söylüyordu. Çünkü BM Güneydeki yönetime devlet işlemi yaparken Türkleri ise toplum statüsünde kabul ederek işlem yapıyor. Öncelikle adada çözüm isteniyorsa uygulanan adaletsizliğin ortalıklardan kaldırılması gerekiyor. Bu mantıkla işlem yapılmaya devam edilirse 60 yılı aşkın süredir yaşanmakta olan uyuşmazlığın çözümünün bırakınız nice 60 yılı daha yıllarca sürgit eder durur. 

04 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı karara dayanılarak yürütülen bu uygulamanın aradan geçen süreye karşın yeniden güncellenmesi gerekiyor. Nedenine gelince anılan karar alınırken karşımızdaki unsurun saldırıları ve katliam yaptığı günlerdi. Şimdilerde ise böyle bir çatışmanın olmadığı ve iki bölgeli bir devlet yapısının olduğu günlerdeyiz. Üzerinde durulması gereken yapının Kıbrıs Türklerinin direnişi ile gerçekleştirildiğinin de unutulmaması gerekiyor. İsrail ile Filistinliler arasında yaşanmakta olan savaşa karşın çözüm olarak iki devletli yapının konuşuluyor olması bir hakkın teslimi olacaktır. Benzer uygulamanın Kıbrıs’ta da uygulanması ile Kıbrıs Türklerinin de hakları teslim edilmiş olacaktır.  

Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü konusunda 60 yıl beklenmesine karşın ikinci bir 60 yılın daha beklenilmemesi gerekiyor mu ne… 

SEVGİ ile kalınız… 

 



 

Ahmet GÖKSAN 
[email protected]