Ticarette, bir malın alım satımı reel değerinde olursa; gerçek rekabet sağlanmış olur. Aksi ise, haksız rekabettir. Haksız rekabetle elde edilen kazanç haramdır. Haksız rekabetin içeriğinde zorba, yanıltma, kandırma ve aldatma söz konusudur. İslam’a göre başkalarını menfaat karşılığı zora sokmak, yanıltmak, aldatmak veya kandırmak haramdır.

Kurbanlık alım satımları da ticari bir işlevdir. Örneğin bir sığırın satışında, satıcı bir sığırın karkas hâlinde yaklaşık 200 kg. geleceğini biliyor olduğu hâlde bu hayvanı 250 kg. gibi gelir vadi ile açık ara farkla satmaya çalışırsa, satıcının bu kazancına haramlık bulaşır. Alıcı da, karkas durumda hayvanının 200 kg. geleceğini bildiği hâlde, o hayvanı satıcıdan senin malın en fazla 160 kg. gelir diyerek malın değerini düşürüp satın alınmasında alıcı harama tevessül etmiş olur. Bu tür alış verişin taraflarından hangisi olursa olsun aldatılıyorsa; aldatan aldattığından dolayı doğrudan haram işlemiş olur. Bilmeyerek aldanan da, dolaylı olarak varlığının israfından ötürü haram işlemiş olur.

Müslümana gaflet ve cehalet vasıfları haramdır. Bir Müslüman canının, malının, aklının, inancının ve neslinin kıymetini bilmek zorundadır. Mahşer günü Müslüman bu değerlerinden doğrudan hesaba çekilecektir. Müslümana bu değerleri sadece dünya menfaati için verilmemiştir. Bu değerler, Müslümana hem dünya ve hem de ahiret güzelliği için verilmiştir.

Bakara suresinin 200, 201 ve 202’inci ayetlerinde: “…İnsanlardan, “Ey Rabbimiz! Bize, vereceğini bu dünyada ver.” diyenler vardır. Bunların ahirette nasibi yoktur... Onlardan, “Rabbimiz! Bize dünya ve ahirette iyilik ver. Bizi ateş azabından koru.” diyenler de vardır… Onlara, kazandıklarından nasip vardır. Allah, hesabı çok çabuk görendir.” buyuruyor.   Hz. Peygamber, pazarda satılan malların alış veriş değerlerini öğrendikten sonra alışveriş yapın tavsiyesinde bulunuyor. Mal kolay kazanılmadığı gibi para da kolay kazanılmıyor.

Ticaret dürüstlük, açıklık, şeffaflık, eşitlik ve netlik ilkelerinde yapıldığında normal rekabet koşulları sağlanır. Aksi ise, haksız rekabettir. Haksız rekabetten elde edilen kazanç gayri meşru kazançtır. Gayri meşru kazançlar ise haram kazançlardır. Günümüz kurban alışverişleri çeşitli pazarlık usulleriyle yapılmakta. Kurbanlık alım satımları hangi usulde yapılırsa yapılsın dürüstlük ilkelerini taşıyorsa yapılan alım satımlar meşrudur ve helâldir.

Cari kurban piyasasında yapılan alım satım usullerinden bir kaçı üzerinde duralım. Bu noktada alış verişin helalliğini ya da haramlığını her akıl sahibinin kendi vicdanına bırakalım. Hayvanı göz kontrolü ile beğeni usulde yapılan alım satımdan söz edelim. Satıcılar, genelde o işin uzmanlaşmış kişileridir… Onlar, baktıklarında bir hayvanın takribi kaç kg. geleceğini bilirler. Tahminlerinde yanılma payları çok düşüktür.

İşin uzmanları, canlı görüntüsünde bir hayvanın karkasını 200 kg. söylediklerinde artı ya da eksi yaklaşık beş kilo yanılırlar. İşin uzmanlarınca meşru zeminde yapılan kurbanlık alışverişlerinde sıkıntı yoktur. Fahiş fiyatlar oluşmadan rekabet zemininde ticari ahlak ve kültüründe yapılan alış verişler meşrudur.  Satıcının bir malın değerini abartmadan satması ne kadar meşru ise, alıcının da satın aldığı malın değerini düşürmeden alması o denli meşrudur.

Satıcının malındaki kusur ve ayıbı alıcıya söylemesi şarttır. Alıcının da, satın aldığı malda olmayan kusur ve ayıp varmış gibi davranması yanlıştır. Dinimizce bu tür hareket yasaktır.

Bir malın satışında, o malın değerini yükseltmek için olmayan vasıfla yapılan övgü veya yemin İslam’da haramdır. Olmayan bir şeyi varmış gibi söylemek yalandır. Yalan ise haramdır. Alıcının da, satın aldığı bir malın değerini, düşük göstermek için olmayan ayıp veya kusurları varmış gibi söylemesi haramdır. Olmayan bir kusuru veya ayıbı varmış gibi söylemek iftiradır. İftira da, İslam’da haramdır. Haramlardan kaçınmak her Müslümana farzdır.