Son zamanlarda sosyal medyada karşımıza çıkan bir figür var: Kocaman kulakları, hınzır gülüşü, yaramaz bakışlarıyla Labubu. Bir bakışta “çocuk oyuncağı” gibi dursa da, aslında bu minik canavar çok daha fazlası. Koleksiyonerlerin gözdesi, duygusal bir bağ kurulan bir obje ve belki de çocukluğumuzun karanlık ama sevimli tarafı.
Labubu, Japon tasarım markası Instinctoy’un bir ürünü. Ama öyle sıradan bir figür değil. Çizgileriyle Tim Burton dünyasından fırlamış gibi; biraz gotik, biraz tatlı, biraz da rahatsız edici. Tam da bu çelişki, onu bu kadar özel kılıyor. Ne tam anlamıyla bir kahraman, ne de bir canavar. Tıpkı çocukluğumuzda karanlıktan korkarken battaniyenin altına sakladığımız duygular gibi.
Bir oyuncağa bu kadar anlam yüklemek abartı mı? Belki. Ama Labubu sadece bir plastik parçası değil. Onu alanlar, vitrinlerine koyanlar, fotoğraflarını çekenler aslında bir duyguya sahip çıkıyor. Kaybolan masumiyetin, bastırılmış yaramazlığın ya da belki sadece “çirkin olanın da sevilebileceğinin” simgesi haline geliyor Labubu.
Bugün yetişkinler için oyuncak toplamak bir kaçış yolu. Hayatın sertliği karşısında, bu küçük figürler birer sığınak oluyor. Labubu da bu sığınağın neşeli, çılgın ama bir o kadar da sıcak yüzü.
Ve kim bilir… Belki de her evde, her masada bir Labubu’ya ihtiyaç vardır. İçimizdeki küçük canavarla barışmak için.