Çeklerin dünya edebiyatında ün yapmış hikâye yazarlarından Yaroslav HAŞEK’in yazdığı “Köpek Suratlı Maymun” adlı mizah ve hiciv dolu hikâye kitabını lise öğrencisi iken okumuştum. Mizah, bir gerçeği nükte ya da şakalı söz veya yazı ile anlatılan bir sanat türü. Hiciv de bir kişiyi, bir düşünceyi söz veya yazı ile yerme sanatıdır. Zaman zaman toplumlar arsı kültürleri, gelenekleri, tarihi gelişimleri, dini ve milli değerleri hayatın gerçekleriyle mukayeseli irdelerim. Bu kitabı yıllar sonra bir kere daha okudum. 

Yazar, Avrupa’nın Otuz Yıl Savaşlarında tarihin her döneminde görülmesi mümkün din istismarcılarının insanlık onuruna verdikleri zararı dile getirmiş. Kitabın adı “Köpek Suratlı Maymun” u yerli yerinde bir yaftalama olarak haklı buldum. Bu savaşları kimler ne için başlattı, nasıl sonuçlandı? Yazar, hikâyenin kahramanı Köpek Suratlı Maymun Juli’den yakınır. Ama yine de onu sevimli bir varlık olarak görür. Görür de, kendinden beklenmedik davranışlar gördükçe onun davranışlarına soru işareti koyar. Bay Brehm’in hiç sıkılmadan “gizli canavarlar” diye adlandırdığı bu maymunlardan parsların bile korktuğunu öğrendiğinde: “Şaştım kaldım… Bizim muhasebecinin kızı piyano çalışıyordu. Köpek suratlı maymun Juli’nin farklı davranışının sebebini sonradan öğrendik. Muhasebeci, piyanonun içine bir şişe içki saklamış.

Juli, sıkça piyanonun içine girip çıkıyordu. Meğer Juli, piyanonun içine girip çıktıkça o içkiyle kafayı çekermiş. Maymun bu! Kafayı bulunca ne yapacağı belli olur mu?” olmaz elbet! 1600’lü yıllarda Orta Avrupa Devletlerinin çoğu arasında yapılan Otuz Yıl Savaşları, Avrupa savaşları serisinden biridir. Bu savaşlar Fransa, Habsburg (Avusturya), Almanya, Hollanda, İspanya, İtalya ve İsveç gibi Orta Avrupa Devletleri arasında olmuştur. Savaşı Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu uğruna Fransızlar Habsburglar’a karşı başlatmış. Bu savaşlar din kisvesi adı altında Katolikler ile Protestanlar arasında mezhep savaşı şeklinde başlatılmış. Protestan devletleri, haklarının Katolikler’ ce çiğnendiği gerekçesiyle birlik oluşturup Katolik devletlere karşı saldırı başlatmışlar. 

Din birliği ve kutsal Roma ittifakı adıyla çıkarılan bu savaşlar Avrupa’da güç gösterisine dönüşmüş. Güçlüler, güçsüzleri ezip geçmiş. Peş peşe çıkarılan bu savaşlar arasındaki Neuburg Savaşı da, unutulmayan savaşlar arasındadır. Uzun çarpışmalar sonucu bir Alman kenti olan Neuburg’u bazı İsveçliler ele geçirmişler. Neuburg kalesindeki bir birahanede zafer kutlamak için kafaları çekmişler. Kaledeki askerler, İsveçliler’ in zil zurna sarhoş olduklarını görünce saldırıya kalkışmışlar. Birinci birahaneye varmak için ikinci birahaneden geçmek gerekiyormuş. Almanlar, içkilerin İsveçlilerce tüketilmesine öfkelenmişler. Biz içmezsek, İsveçliler içecek demişler. Onlar içeceğine biz içelim deyip ikinci birahanede kafaları bulmuşlar. Bilahare bir başka ülkenin savaşçıları gelmiş. Diğer askerler gibi onlar da kafaları çekmek istemişler. Kaledeki birahanelerde içkilerin tükendiğini görünce öfkelenmişler. 

Öfke ile birahanelerde körkütük sızmış tüm savaşçıları kılıçtan geçirip öldürmüşler. Bu hâle de din birliği ve kutsal ittifak savaşı demişler. İlişkiler sahteleşince hakikati bulmak zorlaşır. Din birliği ve kutsal ittifak adına başlatılan savaşlarda voyvodalar türemiş. Voyvodalar tarafından her yer tahrip edilip talan yapılmış. Din adına çıkarılan savaşlar, zaman içerisinde çıkar çatışmalarına dönmüş. Yağma ve vurgunlar baş göstermiş. Çıkar çatışmaları din savaşı diye halklara yutturulmuş. Ne yazık ki,  bazıları kendi çıkarları uğruna din istimrarından kaçınmıyorlar. Kandırılmak ve sömürülmek acı ama hayatın gerçeği bu! Kandırılmamak, sömürülmemek için her vatanperver kendi dini ve milli değerlerini hakikatin değer ölçüleri ayarında tutmaya mecbur. Hoşgörü, sevgi ve saygının yerini öfke ile öç duygusu alınca akıllar ayar tutmaz. 

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!
      

 Yunus Emre GÜLLÜ - 18 MAYIS 2024 - MİLLİ İRADE