Bir hayalin gerçeğe dönüşme eşiğindeyiz. Ve bu dönüşümün adı: yapay zekâ. Bundan birkaç yıl öncesine kadar sadece bilim kurgu filmlerinin konusu olan bu kavram, artık hayatın tam ortasında. Sağlıktan tarıma, eğitimden sanayiye kadar hemen her alanda, bu teknolojik devrimle iç içe yaşıyoruz. Daha da önemlisi, bu dönüşümün içinde Eskişehir gibi bir üniversite kentinin öncü rol üstlenmesi, geleceğe dair umutlarımızı daha da artırıyor.

Dün Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen “Eskişehir Geleceğin Sesi Sempozyumu”nda konuşan TBMM Yapay Zekâ Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez’in de dikkat çektiği gibi, yapay zekâ yalnızca teknolojik bir yenilik değil; aynı zamanda stratejik bir kalkınma hamlesidir. Dönmez’in özellikle tarım alanındaki uygulamalara vurgu yapması da boşuna değil.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde hayata geçirilen ve TÜBİTAK tarafından desteklenen “Yapay Zeka ile Sera Koşullarındaki Hıyar Yetiştiriciliğinde Bazı Hastalık ve Zararlıların Erken Dönemde Tanısı ve İzlenmesi” başlıklı proje, tarımda yapay zekânın nelere kadir olduğunu gözler önüne seriyor. Bitki hastalıklarının daha belirti göstermeden tespit edilmesi, yalnızca ürün kayıplarının önüne geçmekle kalmıyor; çevreye verilen zararı da minimize ediyor. IR ve RGB kameralarla, toprak sensörlerinden gelen verilerin bir arada işlenmesiyle, çiftçiye adeta geleceği okuma yetisi kazandırılıyor. Bu sistem sadece bugünün değil, sürdürülebilir bir tarımın da anahtarı.

Öte yandan, sağlık alanında atılan adımlar da göz ardı edilemeyecek kadar değerli. Eskişehir Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’nde geliştirilen ve üniversite hastanesi iş birliğiyle hayata geçirilen “Yapay Zeka ile Radyolojik Görüntü Analizi” projesi, bir başka devrim. Hastaların panoramik röntgenleri birkaç saniye içinde taranıyor, problemler sistem tarafından tespit edilerek doktora aktarılıyor. Yüzde 95 doğruluk oranıyla başlayan bu sistem, bugün yüzde 98 başarıya ulaşmış durumda. Bir yılda 418 bin veri işlenmiş. Bu, sağlık sisteminde hem iş gücü yükünün azalması hem de hastalara daha hızlı ve doğru müdahale anlamına geliyor.

Bütün bunlar gösteriyor ki Eskişehir, yapay zekâ trenini sadece yakalamıyor; lokomotifi olma yolunda ilerliyor. Üniversiteleri, güçlü akademik kadrosu ve sanayi ile kurduğu köprü sayesinde Eskişehir, Türkiye’nin yapay zekâ ekosisteminde başrolü hak ediyor. Sadece büyük şehirler değil, vizyoner şehirler de geleceğin dünyasında söz sahibi olacak. Eskişehir de bu vizyonu fazlasıyla taşıyor.

Yapay zekâ yalnızca makineleri değil, insanın kendisini de dönüştürüyor. Bu dönüşüme en hazırlıklı şehirlerden biri olma fırsatını kaçırmayalım. Eskişehir için yapay zekâ artık bir ihtimal değil, bir zorunluluktur. Çünkü teknolojiye yatırım, geleceğe yatırımdır.