İnsan, sağlığından mesuldür. İslâm anlayışına göre sağlığı korumak, ibadettir. Sağlığı korumak, farz olan bir ibadet türüdür. Sağlıksız insanın ibadetleri sağlıklı olmaz. Sağlıksız insanın yaşam standardı da düşüktür.

Sağlık denilince; maddi ve manevi iki hastalık türü akla gelir. Bu hastalıkların birisi bedeni hastalıklar diğeri ise ruhi hastalıklardır. Bedensel hastalıkların tedavi yöntemi de iki türlüdür. Birinci tür hastalıklar hekimin müdahalesine gerek kalmadan tedavisi mümkün olan hastalıklardır.  Bu tür hastalıklar canlıların yapısından kaynaklanır.  Yorgunluk, açlık, susuzluk, uykusuzluk,  üşümek vb. gibi rahatsızlıklardır. Bu tür hastalıklar zıddı ile tedavi olur. Açlık toklukla, yorgunluk istirahatla, üşümek ısınmakla uykusuzluk uyumakla geçer. İkinci tür hastalıkların teşhisi ve tedavisi için marazi durumun nedenleri ile tedavi şeklinin araştırılması gerekir. Hekim müdahalesi ya da tıbbi tedavi ile olur. Hekim, teşhisini koyar. Tedavisini belirler. Sonucunu takip eder. Araştırma, teşhis ve tedavi aşamasında teknik imkânlardan faydalanma söz konusu olabilir. Bu durum, ihtisas sahibinin ehliyetindedir. 

Rahatsızlık, organların şeklinde görülen bozukluk olabilir. Organlarda sertlik, gevşeklik gibi hâller görülebilir. Kemik, kas vs. organlarda bozulma söz konusu olabilir. Bedende oluşan ateş, sulanma, şişme, tıkanma, kuruluk vs.den kaynaklanan hastalıklar olabilir.  Hastalık durumu vücuttun normal işleyişin dışında şekil ve hâl almasıdır. Hastalık insanı, his ya da görüntü olarak rahatsız eder. İnsanda kültür nakıs, bilgi kısır,  hüner yetersiz ya da görgü beceriksiz olunca sağlığı korumak zorlaşır. Hz. Peygamber: “Allah, dermanını indirmediği derdi vermez.” buyuruyor.  Evrende yaratılan her varlığın mutlaka bir de zıttı vardır. Her derdin de bir dermanı vardır.  Her hastalığın bir ilacı vardır. İlaç uygun zamanda, uygun miktarda alınmazsa yararı olmaz. Hatta zararı olur. Tıbb’un-Nebevî kitabında yazıldığı şekliyle: “İbrahim Peygamber, Allah’a dedi ki:

-Ey Rabbim! Hastalık kimdendir? Cenâb-ı Hak:

-Hastalık bendendir. Buyurdu. İbrahim Aleyhisselâm:

-Derman kimdendir? Diye, sordu. Cenab-ı Hak:

-O da, bendendir. Buyurdu. İbrahim Peygamber bunun üzerine:

-Öyle ise hekime ne gerek var?  Diye, sordu. Cenab-ı Hak:

-Hekim, ellerine derman lütfedilen adamdır. Buyurdu.”

Hastalığın nedenleri beslenme bozukluğu, bozuk hava koşulları, pis ortam, vücudu dengesiz kullanma gibi farklı nedenlerden oluşur.  Kış hastalıkları, yaz mevsimi hastalıklarına göre daha ağır hastalıklardır. Biz bu noktada, maddi hastalıklardan öte manevi hastalıkların üzerinde duracağız.

Sağlıklı beslenmenin ana prensibi perhizdir. Günümüzde, diyet deniyor. Bazen de rejim deniliyor. İslam dini, olur olmaz ölçüde vakitsiz yemek yemeyi hoş karşılamaz. İnsan sağlığına uygun olmayan besinlerin yenilip içilmesine izin vermez. İnsan sağlığını bozan yiyecek ve içeceklerden men eder. Men ediliş, günah kavramıyla ifade edilir. Tok karına yatmaya müsaade edilmez. Tok karına ya da çok açken cinsel ilişki tavsiye edilmez. Tok karına spor yapmaya izin verilmez. Dengeli beslenmek esastır. Sofrada yeşillik bulundurmak öğütlenir. Sünnet addedilir. İbadet kabul edilir. Sofrada yeşillik bulundurmaktan maksat yeşillik yenmesini kasıttır. Sebze ve meyvelerdir. Sebze ve meyvelerin insan sağlığı için önemini belirtmektir.

İslam, temizliği imanın bir parçası sayar.  İnsan temizdir. Temiz olamayan insanın dini ile alakası zayıftır. Allah, temizdir. Temizleri sever. Allah’a kendisini sevdirmek isteyen temizliğine özen göstersin. Temizlik şekilleri çeşitlidir. Görünen ve görünmeyen pisliklerden temizliktir. Başta düşüncede temizlik... Eylem ve söylemde temizlik... Bedensel ve çevresel temizlik gibi temizliklerdir. Bu nedenle insanın temiz şeyler yiyip içmesini ister. İsrafa kaçmadan, gösteriş yapmadan insan bünyesinin ihtiyacı olan gıdaların yeterince alınmasını tavsiye eder. Kış şartlarında kışlık sebze ve meyvelerin yenmesi daha sağlıklıdır. Yazın, yaz meyve sebzelerinin yenmesi sağlık açısından daha elverişlidir. İklim koşullarına göre yiyeceklerin tercih edilmesi istenen faydayı artırır. Bütün bu anlatılanlar insan yaşamında bilginin önemini ortaya koymak içindir. Bilgi de ehlinden öğrenilmeli. Akıllı insan ya öğretendir ya da öğrenendir. İkisinin dışında kalmak gaflettir.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

 

            Yunus Emre GÜLLÜ-04.07.2018 / Milli irade