Güz rüzgârları, tohumu ne kadar savurursa savursun tohum yine de başağa duracağı yeri bulur. Yol bir. Doğru bir. Akıl bir. Netice de Allah bir. Merhum Cem Karaca’nın deyimi ile: “Allah YÂR” dedikten sonra keder niye? Endişe neye? Kâinatın en değerlisi sen olduktan sonra kaygı niçin? Âlemin en şereflisi ve akıllısı insan değil mi? İyilik yapan ve kötülükten kaçınan insan aklı ve şereflidir. İnsan için en kıymetli nimet şeref ve akıldır. Akıllı insan insaflı, vicdanlı ve adil olur. Adil de, şerefli. Araf suresi, ayet 181’de: “Yarattıklarımızdan hakka sarılıp doğru yolu gösteren ve hak ile adaleti gerçekleştiren bir topluluk vardır.” buyuruyor. Böyle topluluklarda yaşamak herkese nasip olsun!

Müslümanın en önemli niteliğini bildiren Tövbe suresi ayet 112’de Allah: “…İyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları koruyanlardır…” buyuruyor. Hakkı ve adaleti dikkate almayan, mazluma eza edenler için Allah, Fâtır suresi ayet 10’da:”…Kötülükleri tuzak yapanlar var ya, onlar için çetin bir azap vardır.” buyuruyor.  Mazlumu mağdur eden tüm zalimlerin şerrinden Allah, bütün mazlumları korusun!

Güz günlerinin ilk yarısını bir kez daha aştık. Son baharın son dönemecine girdik. İçinde bulunduğumuz güz günlerinde coğrafyanın iğne ve geniş yapraklı ağaç türlerine şöyle bir göz attım.  İğne yapraklılar konumuz dışı olsun. Geniş yapraklı ağaçlara değinelim. Gördüm ki, her biri kış hazırlığına başlamış. Geniş yapraklı ağaçlar demişken sözü, yaprağa getirelim. Belli ki, yaprağı hazan vurmuş. O yeşilim yaprakların bazısı sapsarı sararmış… Bazısı mosmor morarmış. Pek çoğu kıpkırmızı kızarmış… Bazısı da yere düşüp kapkara kararmış. Vaziyeti, koca çınara sordum: “Ey koca çınar! Bak, yaprakların bir, bir seni terk ediyorlar. Dalından kopan toprağa düşüyor. Üryan kalacaksın. Nedir bu ayrılığın sebebi? Şimdiye kadar yaprağın servetin, süsün ve örtündü. Onlar, seni güneşin sıcağından korudular. Zarar görmene engel oldular. Sağlıklı kalmanı sağladılar. Değerine değer kattılar. Akıbet böylemi olmalı?” koca çınar: “Aklı olan bilir.  İzan ve irfanlı idrak eder. Vicdan ve insaflı, adaletle hükmeder.

Bil ki, Allah baki… Gayrısı fani.  Âlemde ben, bana verilen rolü oynarım. Gayem, geçmişten ders alıp yeni bir hayata hazırlanmak… İlkbaharda topraktan bedenime aldığım suyu güz günlerinde toprağa geri veririm. Bende her şey bir ölçü, bir düzen ve adaletledir. Yeni bir baharda taze yapraklar açmak için sezon sonu eskiyen yaprağı dökerim. Güneş, ay, rüzgâr ve yağışlar benim hayat kaynağımdır. Tedbirimi almazsam mevsimsel donlar beni can evimden vururlar. Don günlerinden korunmak için kış öncesi suları bedenimden salarım. Zararlılardan uzak dururum. Bedenimde su kalmayınca kışın donmaktan kurtulurum. Don mevsimi geçince yeniden dipten doruğa bütün dalıma budağıma su çekerim. Neşvünema bulurum.” dedi. Dedim: “Allah YÂR”

Koca çınar, tekrar dile geldi: “İnsanın damarlarında dolaşan kan nasıl ki insan için hayat kaynağı ise, benim de gövdemdeki sular hayat kaynağımdır. İnsan gibi sınava tabi olmadığım hâlde bana verilen görevi kusursuz yapmaya bakarım. Bu arada yanlış üstüne yanlış yapan insana da şaşarım. Ha belirteyim! Kusursuzluk yüce Rabbe ait... Ben de bir faniyim. Ama “Allah yâr” demekten geri kalmam. Akıl kulağını açan niyazımı esen rüzgârlardan dinleyebilir.” dedi. Vakarlı duruşla “ALLAH YÂR”  deyip diğer ağaçlara rol model oluşunu bir kez daha ortaya koydu. 

İnancı gereği insanın dinsel bağlamda uyum ve uygulamada performans kriterleri önemlidir. Nasıl ki sağlık, sosyoekonomik vs. yaşam alanlarında uyum ve uygulama kıstasları gerekli ise. Temel insan haklarının tesliminde de en hassas performans kriterleri adalet, liyakat, basiret, feraset ve dirayet gelir. İstiklal, ikbal, istikamet için istikrar şarttır. İstikrar ölçülü, tartılı, itidalli tutum ve davranışlarla hayata geçirilebilir. Ölçü, tartı ve itidali kaçıran ya ifrat ya da tefrite düşmüştür. İfrat ve tefritte gark olmuş insan merhamet fukarasıdır. Merhametsiz ne hak, ne de hukuk tanır. Ne harama, ne de helale dikkat eder. “ALLAH YÂR” diyen haramla behemehâl olabilir mi?

Her insanın olduğu gibi müzisyen merhum Cem Karaca’yı sevenleri de, sevmeyenleri de olabilir. Geride bırakılan ayak izlerine bakıldığında kimin kirli, kimin pak işler peşinde olduğu belli olur. Kişi gök kubbede hoş seda bırakamıyorsa ahvaline yansın.  “ALLAH YÂR… Bu can emanet bedene / Sonra sararlar kefene. ALLAH YÂR… Yol bir, akıl bir / Bak da görebil / Sev, korkma sakın / Rab, sana yakın. YÂR ALLAH YÂR” deyip gök kubbede böyle bir seda bırakan sanatçıyı hayırla yâd etmek doğru değil mi? Allah’a savaş açanlar, mazluma iftira edenler ve masuma tuzak kuranlar hariç İslam kültüründe, ölüler saygıyla anılır.

Geçtiğimiz Cuma namazını “Dede Korkut Parkı” sahasında eda ettik. Müslüman için en büyük tehlike riyakârlıktır. Allah, riya fitnesinin şerrinden herkesi korusun, beni de…  Kişinin Cuma namazı kıldığını söylemesi riya olmaz! Cuma namazı halka açık toplumsal bir ibadettir. Cumanın şartlarının ifasında alenilik ve cehrilik esastır.  Cumanın şartlarını ferdi eda mümkün değildir.

Cuma namazında komşum, arkadaşım Mithat Mutu ile covid-19 kuralları kapsamında aynı safta idik. Namaz sonu, maske ve mesafe koşulları hassasiyetiyle epeyce sohbet ettik. Telefonundan Cem Karaca’nın “Allah YÂR” dizelerinden oluşan bir ilahi dinletti. Allah var, okuyanda duygulu okuyordu. “ALLAH YÂR” sözünü duyup ta silkelenmeyen akıl, ürpermeyen kalp olur mu? Ölçüsüne, tartısına çeki düzen vermeyenin insaf ve vicdanı olur mu? Allah, insanı her türlü abartıdan korusun!

Allah yâr diyen, Allah’la dost olmak isteğini ilan etmiştir. Allah’ı dost edindim diyene ne denebilir? Dost, dostun hâlini bilir. Zalim Nemrut, Hz. İbrahim’i ateşe atıp yakarken durumu gören bülbül, Hz. İbrahim’e: Allah, senin dostun değil mi? Dua tarzıyla dostuna söyle de, söndürsün şu yangını. Aksi hâlde yanacaksın.” dediğinde, Hz. İbrahim: “Ey bülbül, dost dostun hâlini bilir. Sana, daha ne söyleyeyim.” dediğinde, ateş kütlesi bir anda gül bahçesine dönüverdi. Hz. İbrahim, bülbüle lisanı halle: “Gördün mü, dost, dostun halini nasıl bilirmiş.” biz de, Allah yâr deyip konuyu kapatalım.  Zalim, yaktığı zulüm ateşinde bir gün yanacağını unutmasın!

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

Yunus Emre GÜLLÜ - 21 EKİM 2021