Değerli okurlarım! 12 Ağustos 2020 Günü, Milli irade gazetesi “YUNUSÇA” adlı köşemde: Fikri ve fiziki kirden arınmak başlıklı yazım, yayınlanmıştı.  Akıl, samimiyet ve sevgi dolu bir okurum telefonda: “Yazınızdaki: “Günümüzde insanlık kendi oluşturduğu “KİR” deryasında boğulmak üzere… İnsanlık fikri kirlerden arınmaya muhtaç…” gibi cümleler üzerinde epeyce mütalaam oldu. Bu iki cümleyi bir başka yazında biraz daha açar mısın?” dedi. Kendisine sağlıklı ömür diliyorum.

 

Değerli okurlarım! Akıllı ve ümit var insanlar, kirli yüzünü unutmadan daima aynanın temiz yüzüne bakıp isteklerini o cihette karşılarlar. Dünya hâli bir hengâmedir. Türkçe de, hengâme iki farklı anlamda kullanılıyor. Birincil anlamda çağ, devir ve zaman maksadı ile… İkincil olarak da patırtı, kütürtü ve kargaşalı olaylar anlamında… Birincille ikincil anlamlar arasında bağıntı kurulduğunda ikisinin de doğrudan insan hayatının huzur veya kargaşasına yönelik olduğu anlaşılacaktır. Birincil anlama bakıldığında dünya hayatının barış, huzur, sevgi, hoşgörü, sadakat, adalet, saadet gibi insani değerlerin daha kolay hayata geçirilmesi için yıl, ay, hafta, gün, saat ve dakika gibi zaman birim tahsisleri yapılmış. Bu anlam bakıldığında yaşam ve toplumsal barış adına düzen ve uyum söz konusu. Hengâmenin bu yönü insanlığın yararına olan bir dizayn biçimi… Aksinin neler doğuracağını aklıselim insanlar öngörebilirler.

 

Dünya yaşamında zaman tahsislerine uyulmadığında yaşamın alabora olabileceği manzaraları gözden kaçmıyor. Hele iktisadi çıkarlar söz konusu olduğunda fikri kirlenme ve kirletmeler daha çok yoğunlaşıyor. Hangi akıl, vicdan, insaf sahibi dünya yaşamının gürültü, patırtı ve kaos ortamında olmasını ister? Ne yazık ki, fikri kirli birilerinin hassaten gürültü, patırtı ve kaoslarla hayat suyunu bulandırdıkları gerçeği göz ardı edilemez. Yaşamın gerçeğinde birileri bir taraftan canları katlederken, diğer taraftan birileri de akılları uyuşturmanın derdinde… Kimileri de mal ve nesli talan etmenin gayretinde değil mi?

 

Canların katledilmesi, akılların uyuşturulması, mallar ile nesillerin talanı fikri kirlilikten değil de nedendir? Ardı arkası kesilmeyen cinayetler, toplu katliamlar, hak gaspları, yanlışların doğru doğruların yanlış kabulü, uyuşturulmuş beyinler, aile bağları mahvolmuş toplumsal yapılar gibi perişan hâller kirli fikirlerden değil de neden kaynaklanır? Günümüz dünyasında insanlığın gayri meşru çıkar ilişkileri hırsıyla insani değerlerin şirazesini bozduğu ortada değil mi? İnsanlık fikri kirlerle yaşamı kirletenlerin ağına mı düşüyor yoksa hayat suyunu bulandıranların deryalarında mı boğuluyor?

 

İnsanlık yalandan, hileden, hasetten, fesattan, istismardan, gafletten, cehaletten, iftiradan, gammazdan, hukuksuzluktan, ihanetten yakasını kurtarmadıkça esenliğe çıkması mümkün mü? Yaşamın selameti için insanlığın sevgi, saygı, barış, uzlaşı, merhamet, hakkaniyet gibi insani değerlere muhtaç olduğu ayan beyan belli olmuyor mu? Yoksa insanlık bütün bu olup biten kirlerden bihaber olacak kadar duyarsız mı? Ya da insanlık dünyanın beyin kirliliğini sağlayanlara alkış mı tutacak? Ama İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif şu dizelerinde: “Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem / Gelenin hatırı için geçmişe kalkıp sövemem” diyerek vicdan sahiplerinin insaf hislerini silkelemekte.   

 

Sevgi, sayı, barış, hoşgörü, uzlaşı, hakkaniyet, samimiyet, merhamet, adalet, insaf ve vicdan gibi insani değerler itibar görmedikçe dünya coğrafyasında haksızlıklar, hileler, cinayetler, vurgunlar, talanlar gibi fikri kirlerden insanlığın arınması zor görünüyor. İnsanlık huzur, saadet, barış ve uzlaşıyı yakalamak için akıl havanının kulpundan saygıyla tutup sevgi tokmağı ile insaf, vicdan, merhamet ve adalet duygularını terbiye ederek uzlaşı kültürünü zenginleştirmedikçe kaostan kurtulması ne mümkün? Gayri meşru çıkar güruhları kirli zehirlerini, insanlığın aklına ilaçmış gibi zerk ettikçe “Kimine kavun kimine kelek yedirdin dünya” gibi sitemli şarkılar bestelenmeye devam edecektir.

 

Hz. Peygamber’in sahabe Enes’e söylediği şu sözler Enes’in şahsında tüm insanlığa şamil bir telkindir. Enes bin Malik: “Peygamber’in hizmetine ilk girdiğim zaman sekiz yaşımda idim. Bana ilk öğrettiklerinden biri de şu oldu: “Ey Enes, kalbinde Müslüman birini aldatmanın duygusu ile ne bir gece yat. Ne de bir gündüz geçir. Bu benim sünnetimdir. O hâlde Müslüman kalbinde olan kibir, kin, hile ve haset gibi ne varsa çıkarıp atmalıdır. “Amellerin en üstünü” budur.” buyurdu. Peygamber sünnetinin ne demek olduğunu bilmek isteyenler Peygamber’in düstur nitelikli bu sözlerine akıl kulağını doğru versinler. Peygamber’in bu tavsiyeleri öncelikli sünnetlerdir.  Bu mabeyinle eylem ve söylemlere akıl kulağı doğru verilip aklın gözüyle doğru değerlendirildiğinde insanlık “kir deryasından” kurtulacaktır. Fikri kirlilik, dünyanın sonu değildir. Taze bir dünya için insanlık aklın şakulü şu sözlere aklın kulağını astıkça fikrini fitne giyotinden kurtaracaktır.  

 

Maide suresi 8’le Enam suresinin152’inci ayetinde yüce yaratan, yarattığı insanların davranışlarına yönelik: “Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan adaletli şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sakın sizi adaletsizliğe itmesin. Adaletli olun… Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır…  Ölçüyü ve tartıyı tam yapın. Biz, insanı gücünün yettiğiyle sorumlu tutarız. Bir başkası hakkında konuştuğunuz zaman yakınınız bile olsa adil olun… İşte Allah, bunları size öğüt alasınız diye emretti.” doğrudan uyarıları da farzların esasını teşkil eden emirlerdir.  

 

Aklıselimlerden birine sordular: -İnsani değerler nedir?  Cevabında: “Güçlü iken mütevazı olmak… İntikam alacak durumda iken affı tercih etmek. İhtiyaç sahibinin ihtiyaçlarını minnet duyurmadan karşılamak… Mazlumu, mağdur etmemek… Hak sahibine hakkını bir an evvel teslim etmektir. ” buyurdular. Fikri ifsat eden kirli düşüncelerin akla girmesi insan için en sinsi düşmandır.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!