Her yıl 16-22 Eylül tarihleri arasında kutlanan Avrupa Hareketlilik Haftası, şehirleri daha yaşanabilir, sağlıklı ve çevreci bir geleceğe çağırıyor. Bu özel hafta, bireyleri yalnızca birkaç günlüğüne araçlarından vazgeçmeye değil, ulaşım alışkanlıklarını sorgulamaya ve değiştirmeye davet ediyor. Avrupa’nın birçok kentinde olduğu gibi, Türkiye’de de pek çok şehir bu farkındalığa katkı sunuyor. Ancak Eskişehir, sahip olduğu ulaşım kültürü ve sosyal yapısıyla bu haftanın ruhuna en çok yakışan kentlerden biri olarak öne çıkıyor.

Eskişehir, genç nüfusu, üniversite öğrencileriyle dolu sokakları, tramvay hattı ve bisiklet yollarıyla hareketli bir şehir olma özelliğini zaten uzun süredir taşıyor. Kent merkezinde neredeyse her noktaya yürüyerek ulaşabilmek mümkün. Tramvay hattı, otobüs ağı ve son yıllarda yaygınlaşan bisiklet yolları, Eskişehirlilerin günlük yaşamında önemli bir yer tutuyor. Bu yönüyle Eskişehir, Avrupa Hareketlilik Haftası’nın hedeflediği sürdürülebilir ulaşım kültürünü hayata geçirmeye en yakın şehirlerden biri.

Bu yıl da Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Odunpazarı ve Tepebaşı belediyelerinin katkılarıyla dolu dolu bir program hazırlandı. Kentin farklı noktalarında düzenlenen yürüyüşler, bisiklet turları, toplu taşıma farkındalığı etkinlikleri vatandaşları bir araya getirdi.

Hareketlilik Haftası yalnızca fiziksel aktiviteyi değil, toplumsal dayanışmayı da hatırlatıyor. Ulus Anıtı önünde başlayan sembolik yürüyüşler, farklı yaşlardan, farklı sosyal kesimlerden Eskişehirlileri aynı amaç için bir araya getirdi. Yan yana yürüyen insanlar, aslında kent yaşamının da birlikte üretildiğini bir kez daha hissetti.

Tabii ki yapılması gerekenler hâlâ var. Bisiklet yollarının sürekliliği, araç park alanlarının yayalara engel olmayacak şekilde düzenlenmesi ve toplu taşıma ağının daha da güçlendirilmesi, Eskişehir’in önünde duran temel hedefler. Avrupa Hareketlilik Haftası ise bu hedeflere ulaşmak için bir başlangıç noktası, bir hatırlatma niteliği taşıyor.

Hareketsiz yaşam tarzı günümüzün en büyük sağlık sorunlarından biri. Uzun süreli araç kullanımının yol açtığı obezite, kalp-damar hastalıkları ve stres, bireylerin yaşam kalitesini düşürüyor. Oysa düzenli yürüyüşler, bisiklet sürmek ve toplu taşımayı tercih etmek hem bedenimizi hem de ruhumuzu iyileştiriyor. Bunun yanında çevresel faydalar da göz ardı edilemez: daha az araç, daha az karbon salımı; daha az gürültü, daha temiz hava.

Unutmayalım: Arabasız geçirilen bir gün, aslında daha özgür bir şehir demek. Bisikletle yapılan bir yolculuk hem sağlığımıza hem doğaya bir armağan demek. Ve birlikte atılan her adım, Eskişehir’in daha yaşanabilir bir şehir olmasına giden yolu açıyor.