Zil sesinden kaçan insanlar olduk. Eskiden zil çaldı mı çocuklar sevinir, evin en hızlısı kapıya koşardı. Şimdi zil çalınca herkes birbirine bakıyor: “Sen mi bakacaksın?” Kapıya gitmek, sanki bilinmeyen bir görev gibi.

Komşuluk sadece ikram değildi, bir nevi sosyal sigortaydı. Anahtar kapının üstünde mi kaldı? Üst kat komşuda yedek vardı. Çocuk okuldan erken mi geldi? Alt kattaki abla kapıyı açardı. Şimdi herkes kendi kapısında yabancı.

Her şey bambaşkaydı eskiden.

Gelin görün ki şimdi, aynı apartmanda yıllarca yaşayıp da birbirinin adını bilmeyen insanlar var. Bir asansör yolculuğu boyunca göz göze gelmemek için telefon ekranlarına gömülen koca bir toplum olduk. Komşuluk, aynı binada yaşamak değil, aynı hissi paylaşmaktı oysa…

Kısacası, o eski komşular yok artık.