“-Nihayet çıktı!..”

Hani, Temmuz ayında falan meclis gündemine getirmeye çalıştıkları, sonradan da “henüz zamanı değil, hele bir olgunlaştıralım!” denilerek geri çektikleri yasadan söz ediyorum.
Haksız da değillermiş yasanın “hamlığı” konusunda. AKP sözcüsü yasa geçtikten sonra “açıklama getirmek” ihtiyacı duydu. Meğer;

“-ABD’ye ve AB’ye danışmayı unutmuşlar!”

Yoksa, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun son ABD gezisi nedeniyle gündeme getirdikleri “icazet meselesi” mi demeliydim.  Her neyse “Hayırlısıyla geçirdiler (!) “ ya, sen ona bak…

AKP ve gayrı resmi küçük ortağı MHP grubunun sayın üyeleri Meclis Başkanlık Divanı’nın önünde toplanarak bir de “zafer anısı” fotoğrafı çektirmezler mi…  Oysa o fotoğrafın, Deniz Zeyrek’in dünkü yazısında değindiği gibi yıllar sonra;

“-İşte, sansüre parmak kaldıran milletvekilleri.”

Olarak anılacakları hiç mi akıllarına gelmemiş!..

Yalanın yanlışın adı…

Gerçi dilimize de girdi, herkes kullanıyor da, danıştıklarının dilindeki bir isim takılmış yasaya;

“Dezenformasyon!”

Enformasyon, “bilgi” anlamında. Başına eklenen olumsuz önekse “yanlış bilgiyi” anlatıyor ki; biz buna Türkçede,

“Yalan-yanlış bilgi, bilgilendirme diyoruz.”

(yeri gelmişken, yalan yanlış bilgilendirmelerin hangi kesim tarafından kullanıldığını da hatırlayalım.)

Bu açıdan ele alındığında buna düpedüz 21. Yüzyıl Türkiye’si için uyarlanmış “sansür yasası” diyoruz.  Diyoruz da, çoğunluğu oluşturan “bir kısım medyanın” , oralarda yazan–konuşan meslektaşların suspus oturuşlarını anlayamıyorum!.. Son dönem anayasalarımızda adeta “değişmez madde” olarak yer alan dört sözcükten  ibaret hükmü hiç mi hatırlamazlar;

-Basın hürdür, sansür edilemez.

Bu durumda yasa, çok maddesiyle o hükme aykırıysa eğer, Anayasa Mahkemesi ne yapacaktır? CHP ve diğer bazı partiler iptal için başvuracaklarını açıkladığına göre…

-AYM’nin vereceği kararı bekleyeceğiz.

Karardan umutlanmamız mı gerekir, bekleyip göreceğiz..

‘Yasanın kendisi dezenformasyon’

İster dezenformasyon, isterse yalan-yanlış bilgi. Ya da yalanı yayma, yayımlama.. Bunların mevcut yasalarımızda karşılıkları var zaten. Örneğin “Tekzip” yani “yalanlama”  denen bir uygulama yani. Mahkeme kararı ile gönderildiği gibi muhatap kişiye de vekilleri tarafından da gönderilebilir.

Yazılı basın için geçerli. Ya görsel medya? Orada pek yasaya da gerek yok. RTÜK denen bir acayip kurum var ya. Yalanı, yanlışı o belirliyor! Yetmedi hukukun yerine geçip cezalandırıp, infazını da anında gerçekleştiriyor… Peki sansür yasası ile nasıl işleyecek tekzip ve RTÜK kararları? Orası da belirsiz.

Tekrarlayayım, adına “dezenformasyon” dense de, ABD ve AB’ye danışıp çıkarıldığı itirafı dillendirilse de, ve dahi “bu bizim yasa dünyaya örnek olacak” böbürlenmesine gidilse de…

-Türkçesi sansür yasasıdır:

Milletvekilimiz Utku Çakırözer TBMM’deki görüşmeler sırasında yaptığı uzun konuşmasını nasıl noktalamıştı;

“-Yasanın kendisi dezenformasyondur!..”

İşte bu kadar.