5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında Eskişehir’de çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından birçok etkinlik yapıldı. Bu etkinliklerin birçoğunun hedefinde ise çocuklar vardı. Çocuklar kentte çevre için düzenlenen yürüyüş, atölye çalışmasına ve daha birçok etkinliğe katıldı. Kim ne derse desin, Eskişehir çevre bilinci olan bir şehir. Bunu daha önce termik santrale karşı verilen mücadelede de gördük, çevreci olmayan maden faaliyetlerine karşı çıkılmasında da. İklim krizi ile mücadele için de kentte birçok çalışma yapılıyor. Çocukların ve gençlerin de çevre bilinci kazanarak yetişmesi beni çok umutlandırıyor. Çevre kirliliğini en aza indirerek, geri dönüşüme daha fazla önem vererek gelecek nesiller için yaşanabilir bir Dünya bırakmak herkesin sorumluluğunda. Arkadan gelen ve bu bilinçle yetişen neslin Dünyamızı daha iyi bir yer haline getireceklerinden kuşkum yok.

3EC02B23-109E-48D8-99C4-9964C3F7195A

ÜNİVERSİTE YILLARIMI HATIRLATTILAR
Gençler demişken, dün gençlerin Youtube kanalına meslektaşım Meltem Karakaş ile konuk olduk. Haybeden diye bir Youtube kanalları var. Şuraya da linkini bırakıyorum: https://www.youtube.com/c/Haybeden Güzel bir ekipleri var. Birkaçı benim de mezunu olduğum Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi İletişim Tasarımı ve Yönetimi bölümünde okuyor. Bölümün dışında da kendilerini geliştirmek, bu işi öğrenmek için bir Youtube kanalı kurmuşlar ve içerik üretiyorlar. Biz de okurken böyle bir ekibimiz vardı, kısa film, tanıtım filmi gibi içerikler üretiyorduk. O günlerdeki heyecanım aklıma geldi, ortamı gördükçe. Hala böyle hevesli gençlerin olduğunu görmek de hoşuma gitti. Çünkü biz okurken de öyleydi. Kendini geliştirmek için uğraşmayan, sadece okula gelip derse girip çıkan birçok öğrenci vardı. Üniversite okurken, bu zamanları değerlendirmek çok önemli. Kendilerini bu açıdan tebrik ediyorum. Çok da keyifli bir program oldu, gazetecilik hakkında konuştuk. Sordular söyledik. Umarım çalışmaları devam eder ve hepsi güzel yerlere gelir.

BİR TİŞÖRT 100 TL OLMUŞ
Geçtiğimiz gün tasarımcımız Seyfettin ağabey, ‘Onur gel bir AVM’ye kadar gidelim, üstümdeki çok kalın bir tişört alıp giyivereyim’ dedi. Düştük AVM yollarına. Nereye girsek fiyatlar aşağı yukarı aynı. En ucuz tişört 100 lira olmuş. Valla 3-5 sene önce terledik diye AVM’ye girip bir tişört alıp çıkıyorduk. Eskide kalmış o dönemler. Dümdüz siyah tişört nasıl 100 lira olabilir ya gerçekten inanılmaz. Bazı markaların hele yanına yanaşılmıyor. 200-250 liraya tişörtler var. Neyse mecburiyetten aldık çıktık da valla olur iş değil ya. Sadece tişört de değil tabii ki. Gömlektir, pantolondur hepsinin fiyatları uçmuş. Aman diyeyim kıyafetlerinize gözünüz gibi bakın, şöyle baştan aşağı bir giyineyim desen asgari ücretin yarısını bırakırsın. Hoş gerçi geçim derdinden insanların kıyafete ayıracak pek bir bütçesi de kalmıyor. Şu enflasyona karşı artık ciddi önlemler alınması gerekiyor. Yoksa tişört bile alamayacak hale geleceğiz.