Merhum Hacı Salih Türk 01.03.1950’de, Afyonkarahisar’ın Bolvadin ilçesinde dünyaya gelmiş. Tahsilini Bolvadin’de tamamlamış. Genç yaşta, ticari hayata atılmış.  Dededen toruna yadigâr olan manifaturacılık mesleğini sürdürmüş. İlerleyen zamanda sanatında ve mesleğinde, yaşadığı çevrenin esnafı ve eşrafından olmayı başarmış. Mesleği ile alâkalı pek çok sanatkâr yetiştirmiş.

            Merhum Hacı Salih, altı çocuklu ailenin en büyük erkek evladıdır. Babası, Ahmet İhsan Efendi’dir. Dedesi Hacı Mustafa Türk çok sevdiği torunu Salih’i küçük yaşlarında yanından ayırmaz.  Onun eğitim ve sanatı ile bizzat alâkadar olur. Eş-dost ziyaretleri ile çarşı-pazar alışverişlerine beraberinde götürür. Dedesi ile birlikte gittikleri pazarda, günün birinde tezgâha konmuş patlıcanları görünce dedesinden patlıcan satın almasını ister. Küçük yaşta olmasına rağmen Salih patlıcan türü yemekleri çok sever. Dedesi, Küçük Salih’in her arzusunu yerine getirir iken bu defa onun isteğini reddeder. O zaman Küçük Salih, henüz altı yaşındadır. Dedesi, Salih’in istediği patlıcanları almayınca o da evlerine ağlayarak döner. Küçük Salih’in ağladığını gören ninesi telaşla torununun niçin ağladığını sorar. Küçük Salih:

-Canının patlıcan yemeği çektiğini, bu nedenle pazarda dedesinden patlıcan almasını istediğini dedesinin ise patlıcan almadığını, söyler. Küçük Salih’in Ninesi, beyine:

-Torunun, istediğini niye almadın, dediğinde; Dedesi:

-Bu zaman patlıcanın turfanda zamanı… Şimdi patlıcanlar tezgâhta çok pahalı. Mevsimi gelince alırız. O zaman da bol bol patlıcan yesin. Alış-veriş zamanında yapılmalı. İsraf ile cimriliği birbirinden ayırmalı. İsraf ve cimrilik, ifrat ile tefriti tam ifade eden doğru kavramlardır. Alış veriş ve gösteriş delisi olmamalı. Ne alınacaksa, alınması gereken zamanda lüzumu kadar alınmalı. Canı çeken olabilir. Halkın hastası var. Hamilesi var. Yaşlısı var. Küçük çocuğu var. Var da var. Her şeyden önemlisi gören gözlerin hakkı var.

Benim, Salih’e karşı olan bu davranışım her şeyden önce eğitim amaçlıdır. Onu bu yaşlarda hayata hazırlamalı ki mesleği ile işinin ehli ve erbabı olsun. Bazı değerlerin kıymetini bilsin. Bu anlayış ve kültürün zenginliğinde yetişen merhum Hacı Salih, gün olur Eskişehir’in merkezi Köprübaşı’nda konfeksiyon mağazasının kapılarını ticari hayata açar. Gelişen zaman içerisinde konfeksiyon sahasında kentin ünlüleri arasına katılır. Şehrin hatırı sayılır esnaf ve eşrafı arasında yerini alır. Kardeşleriyle el ele uzun yıllar bu işi yürütür. Ticari işinin yanında siyasi hayatını da başarı ile sürdürür.

Hacı Salih, halk arasında babacan tavırlarıyla bilinir. Fakir öğrencileri sahiplenmesiyle tanınır. Her ay Ramazan ayında pek çok fakir öğrenciyi giydirir. Zekât ve sadakalarını dikkatle verir. Dini vecibeleri zamanında yerine getirir. Merhum Salih dindar, demokrat, çağdaş ve milliyetçi anlayışlara sahip bir vatanperverdir. Vatanına ve devletine bağlı hayırsever bir şahsiyetti. Toplumsal uyumda davranış tarzına dikkat ettiği gibi, ticari ahlaka da özen gösteren ilkeli bir şahsiyettir.

Her fani gibi merhum Hacı Salih,  18 Temmuz 2015 Günü Ramazan bayramının 3’üncü günü akşamı, akşam namazını kıldıktan hemen sonra kalp krizi geçirir. Kriz sırasında peş peşe iki kez “Allah, Allah!..” diyerek hakka yürür.  Allah’ın kendisine biçtiği bu dünya hayatı hitam bulur. Mekânı cennet olsun! Ankebut suresi ayet 57’de: “Her canlı ölümü tadacaktır…” buyruğu gereği, eceli geldiği zaman Hacı Salih, 65 yıllık yaşamının sonunda Mevla’sının rızasına kavuşmak için o gün o saatte Mevla’ya döner. Müslüman, Müslümanın ölümünün bir felaket değil rahmet olduğunu iyi bilir.

Merhum Hacı Salih Türk sağlığında, ölümünden sonra aranan insan olmayı başardı.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!