Kardeşlerin hasetlik ateşiyle Yusuf’u kırlara gezdirmek bahanesiyle babalarından onu alıp götürdüler.  Baba ocağından uzakta bir kuyuya attılar. Sonra yoldan geçmekte olan bir kervana sattılar.  Baba yurduna geri döndüklerinde babalarına:

-Baba, kardeşimiz Yusuf’u kurt parçaladı. Demeleri üzerine Yakup Peygamber: “Yusuf’um” der ağlardı. Bir gün Yakup Peygamber’e, Cebrail gelip sordu:

-Ey Yakup, durmadan niçin ağlıyorsun? Allah, sana selam söyledi ve buyurdu:

-Ey Yakup, gözlerinin görmemesine sebep olanı dilinle anarsın. Yüreğin yanar hâlde ağlarsın. Sen, sana gözü vereni niçin anmazsın? Bin kere Yusuf desen, bir kere dahi cevap alamazsın. Bana, bir kere ya Allah desen on cevap alırsın!

Ne isteyeceksen benden iste. İsteki seni, Yusuf’a kavuşturayım. Bunun üzerine Yakup Peygamber Allah’a şöyle yalvardı:

-Allah’ım, hatamdan dolayı tövbe ettim. Allah-u Teâlâ da:

-O hâlde ben de, seni af ettim, buyurdu.

Günlerden bir gün, bu defada ölüm meleği Azrail, Hz. Yakup’u ziyarete geldi. Hz. Yakup, Azrail’e; niçin geldiğini sordu. Azrail:

-Ey Yakup, seni ziyarete geldim. Hz. Yakup:

-Ey Azrail, oğlum Yusuf’un canını aldın mı? Azrail:

-Hayır, oğlun Yusuf’un canını almadım. Deyince, Yakup oğlu Yusuf’un hayatta olduğunu öğrendi. Rahat bir nefes aldı.

Hakkın takdiri tecelli vakit vuku bulur. Yusuf’un, hükümdarın gördüğü rüyayı yorumunda sözünü ettiği kıtlık zamanı gelir. Her tarafı kıtlık sarar. Herkes yiyecek almak için akın akın Mısır’a gider. Kenan ilinden, Hz. Yusuf’un kardeşleri olan Yakup Peygamberin diğer oğulları da Mısır’a yiyecek almak için giderler.

Onlar, Mısır’a geldiklerinde Hz. Yusuf, kardeşlerini tanıdı. Ancak onlar, Yusuf’u bilemediler. Hz. Yusuf, onlarla epeyce konuştu. Onlara durumlarını, babalarını ve kardeşleri Yusuf’u sordu. Yusuf’un ölümünden sonra babalarının hangi kardeşleriyle daha çok ilgilendiğini de sordu.

Hz. Yusuf, babasının kendi annesinden doğma Bünyamin ile daha çok ilgilendiğini öğrendi. Bir daha ki gelişlerinde onu beraberlerinde getirmelerini söyledi. Getirdiklerinde kendilerine daha çok buğday vereceğini vadetti.

Yusuf’un kardeşleri yüklerini alıp baba yurduna döndüler. Paralarının yükleri arasına geri bırakılarak iade edildiğini gördüler. Dönüşte durumu babalarına anlattılar:

-Bir daha ki seferde kardeşimiz Bünyamin’i götürdüğümüzde, Mısır sultanı daha çok buğday vereceğini ve itibar edeceğini söyledi, dediler. Babaları, Bünyamin’i götürmelerine rıza vermeyince Bünyamin’i beraberlerinde götürmediklerinde Mısır hükümdarının kendilerine buğday vermeyeceğini tekrar bildirdiler. Hz. Yakup:

-Ey oğullarım! Ben, size güvenemem. Daha önce Yusuf’umu da bu tür bahanelerle götürmüştünüz.  Yakup’un oğulları hep birlikte:

-Ey babamız bize güven. Sana kesin söz veriyoruz. Ant olsun! Dediklerinde, Hz. Yakup, Kur’an’ın Yusuf suresinin 64 üncü ayetinde buyrulduğu gibi: “Babaları Hz. Yakup oğullarına dedi ki: “Bundan önce kardeşiniz Yusuf’u size emanet ettiğim gibi hiç onu size emanet eder miyim? Allah, en hayırlı koruyucudur. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.” dedi.

Baba, evlat ilişkisi de olsa karşılıklı güven sarsılmaya görsün. Güven duygusu, emanete ihanet ve aldatmadan sarsılır.

Hz. Yakup bu defa oğlu Bünyamin’i önce Allah’a emanet etti.  Sonra da oğullarına teslim etti. Müfessirlerin tefsirlerine göre: Hz. Yakup, en iyi koruyan Allah’tır dediği için Allah-u Teâlâ’da: “İzzetim hakkı için bana tevekkül ettiğinden seni Yusuf’a, Yusuf’u da sana kavuştururum.” buyurdu.  Hz. Yakup, oğullarına:

-Evlatlarım, emniyetiniz açısından Mısır’a girerken ikişer ikişer farklı kapılardan girin. Diyerek tavsiyede bulundu. Onlarda, babalarının tavsiyelerine uydular. Mısır’a ayrı ayrı kapılardan girdiler. Kardeşler ikişer olunca Bünyamin tek kaldı.  Yusuf ile birlikte toplam on iki kardeştiler. Bünyamin tek kalınca ağlayarak:

-Benim kardeşim Yusuf olsaydı ben de onunla ikili olurdum. Onunla beraber olurdum. Hz. Yusuf, onları yemek için masaya oturttu. Bünyamin yine tek kaldı ve dedi:

-Kardeşim Yusuf olsaydı, ben de tek kalmazdım!  Bunu üzerine Yusuf:

-O da, benimle otursun deyip kardeşi Bünyamin’i karşısına aldı. Bünyamin’e adını sordu ve Bünyamin’e:

-Ölen kardeşin Yusuf’un yerine senin kardeşin olayım mı? Devam edecek!

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!