Dilimize öyle bir yerleşti ki “sokak hayvanı” tabiri, sanki şehirlerin kaldırımları, parkları, çöp konteynerleri bir tür doğal habitatmış gibi konuşuyoruz…
Hayır, efendim…
Sokaklar asla ve kata bir hayvanın yaşayacağı yer değildir…
Ne köpek için, ne kedi için, ne de başka herhangi bir evcilleştirilmiş tür için…
Sokak; insan yerleşiminin, insan sağlığının, çocuklarımızın oyun alanlarının adıdır…
Hayvanın değil…
“Sokak hayvanı” diye bir kategori icat ettik, sonra da bu icadı doğallaştırıp kanunlaştırdık…
Sahipsiz evcil hayvan olur mu?..
Olmaz…
Evcil hayvanın tanımı “insan tarafından bakımı üstlenilmiş, insanın sorumluluğu altında yaşayan” demektir.
Sahibi olmayan evcil hayvan, sahipsiz demektir; sahipsiz demek ise başıboş, kontrolsüz, aşıları yapılmamış, kısırlaştırılmamış, kuduz riski taşıyan, sürü halinde dolaşıp çocuklara, yaşlılara saldırabilen bir halk sağlığı tehdidi demektir….
Başka türlü söyleyelim: Sahipsiz evcil hayvan diye bir şey yoktur; sahipsiz evcil hayvan, açık ve ağır bir halk sağlığı sorunudur…
Son beş yılda sadece resmi rakamlarla 350 binden fazla insan hayvan saldırısı sonucu yaralandı, onlarcası hayatını kaybetti…
Bunların ezici çoğunluğu “sokak köpekleri” dediğimiz başıboş köpeklerden kaynaklandı…
Kuduz vakaları yeniden yükselişte…
Çocuk parklarında, okul önlerinde, gece saatlerinde insanların can güvenliği tehdit altında…
Ama hâlâ “sokak hayvanı popülasyonu” diye romantik bir kavramla konuşuyoruz.
Romantizm bittiğinde kalan şey, parçalanmış bir çocuk bacağı, kuduz aşısı için hastane kapılarında sıra bekleyen yüzlerce insan ve ödediğimiz vergilerle finanse edilen “topla-serbest bırak” tiyatrosudur…
Bir hayvanı sokağa terk eden insan suçludur, evet…
Ama o hayvandan sorumlu olacak merci devlettir, belediyedir, vatandaş değildir..
“Sokakta yaşasın, besleyelim” demek, “çocuğumuzun oyun parkında kuduz köpek dolaşsın, ama vicdanımız rahat olsun” demektir.
Vicdan rahatlığı, bir çocuğun yüzünün parçalanmasıyla ölçülmez…
Çözüm bellidir ve duygusallığa yer yoktur:
1. Sahipsiz hayvan bırakılmayacak. Nokta.
2. Mevcut başıboş hayvanlar toplanacak, kısırlaştırılacak, sağlık kontrolleri yapılacak, sahiplendirilebilenler sahiplendirilecek, sahiplenilmeyenler için gereği yapılacak..
3. Hayvan sahiplenmek isteyenler, ciddi bir ehliyet ve takip sistemine tabi olacak. Sokağa terk edenin cezası caydırıcı hale getirilecek.
4. “Sokaklarda yaşama hakkı” diye bir hak yoktur ve olmayacaktır. Çünkü o sokaklar bizim, çocuklarımızın, yaşlılarımızın hakkıdır.
Kısacası: “Sokak hayvanı” diye bir şey yoktur. Sahipsiz evcil hayvan diye bir şey yoktur. Var olan şey, çözülmesi ertelenmiş ağır bir halk sağlığı felaketidir.
Daha fazla çocuğumuzun parçalanmış fotoğraflarını görmek istemiyorsak, bu romantik yalanı bir an önce terk edeceğiz.
Sokaklar hayvanın değil, insanın yaşam alanıdır. Gerisi laf-ı güzaftır…
AZ DA SAĞLIK…
Ketojenik diyetin yan etkilerini sıralıyorum.
✅ Tansiyonun düzelir
✅ Tip2 diyabetin düzelir
✅ Belde, gıdıdaki yağların erir
✅ Cildin parlar
✅ Moralin yükselir
✅ Depresyonun düzelir
✅ Karında şişlik, reflü, gaz biter
✅ Kan şekerin düşer
✅ Böbrek fonksiyonların düzelir
✅ HbA1c düşer
✅ Trigliserid düşer
✅ Eklem ve kas ağrıların düzelir
✅ Karaciğer yağlanman düzelir
✅ HDL yükselir.
Dr.Özcan YÜCEL
NE DEMİŞ?..
“Mükemmellikten korkmayın, zaten asla elde edemeyeceksiniz."
-Salvador Dali

