Bilecik’te, Eskişehir’de, Bursa’da yanan sadece ağaçlar değil; irademiz, huzurumuz, direncimizdir. Bu yangınlar kimin işine yarıyor, kimleri güçsüz bırakmak istiyor? Şimdi susmak değil, akıllı olmak zamanı.
Her yıl yaz gelince ciğerlerimiz kavruluyor. Bilecik, Eskişehir şimdi Yeşil Bursa. dağlarına sıçrıyor. Bu yangınlar neden bu kadar eş zamanlı? Kime hizmet ediyor bu karanlık senaryo?
Görünenden Fazlası Var
Elbette orman yangınları olabilir. Kuraklık, ihmalkârlık, bilinçsizlik…
Ama bu yangınlar;
Üç ayrı şehirde,
Aynı haftada,
Rüzgârın yönüne göre ilerleyerek,
çıkıyorsa…
Artık sadece “doğal felaket” demek kolaycılık olur.
Son yıllarda sıkça konuşulan ama hep kulislerde bırakılan o ihtimali masaya koyma vakti geldi:
Bu yangınlar, Türkiye’yi yıpratma planlarının bir parçası olabilir mi?
Çünkü bu sadece ormanları değil, zihinleri de hedef alan bir saldırı olabilir.
Alevlerin arasına gizlenmiş bir fitne ateşi, milletin devlete olan güvenini sarsmayı, kurumların itibarını zedelemeyi ve halkı çaresizlik psikolojisine sürüklemeyi amaçlayan kirli bir algı operasyonudur.
Bakın, orman yangını yalnızca bir ekolojik tehdit değildir.
Aynı zamanda:
Halkın devlete olan güvenini sarsar,
Yönetim zafiyeti algısı oluşturur,
Ekonomiyi vurur,
Ve en önemlisi: Toplumda umutsuzluk ve iç karışıklık zemini hazırlar.
Sabotaj mı, Sinsi Plan mı?
Bilecik’teki yangının ardından sosyal medyada yayılan bazı görüntülerde, orman içlerinde şüpheli kişilerin görülmesi tesadüf müdür? Aydın Nazilli’de durum aynı.
Eskişehir’de yangınla eş zamanlı başlayan dezenformasyon furyası – sanki birileri bu kaosun “yetmediğini” düşünüyormuş gibi – niçin hızla yayıldı?
Ve Bursa… Tarım ve turizmin başkenti sayılan bu bölgedeki orman yangınları sadece tesadüf mü, yoksa ekonomik olarak çökertme hedefi mi?
Sorular çok.
Ama asıl mesele şu:
Biz bu senaryoya ne kadar hazırlıklıyız?
Eleştirinin Dozu: Önce Özeleştiri
Devletiyle, belediyesiyle, vatandaşıyla bu konuda herkesin şapkasını önüne koyması gerek.
Merkezi yönetim, yangın söndürme filolarını artırmalı, her yıl değil, her mevsim risk haritası çıkarmalı.
Yerel yönetimler, sadece sosyal medya afişleriyle değil; orman köylüsüne bilinç eğitimi, erken uyarı sistemleri ve gönüllü yangın ekipleri kurarak aktif olmalı.
Vatandaş, piknik alanında mangalını yakmadan önce iki kez düşünmeli.
Yangın söndürmek kadar, yangını önlemek de bir sistem işidir. Ve sistemin zayıf halkaları her yaz gözümüze sokuluyor.
Çözüm: Yeni Nesil Orman Güvenliği
Evet, dış mihrak olabilir. Evet, sabotaj olabilir. Ama bunların hiçbiri önlem almamayı mazur göstermez. Artık:
İHA’larla sürekli orman gözetimi,
Orman içi sensörlü kamera sistemleri,
Yapay zekâ destekli yangın tahmin algoritmaları,
Orman köylerine ekonomik teşvikle koruyucu rol verilmesi,
Milli seferberlik düzeyinde eğitim kampanyaları başlatılmalı.
Çünkü ormanlar bizim stratejik varlıklarımızdır.
Nükleer tesis neyse, Kazdağları da odur.
Termik santraller neyse, Bilecik’in kızılçamları da odur.
Dış güçler hesap yapıyor olabilir. İçerideki gafiller ellerini ovuşturuyor olabilir. Ama bu ülkenin toprağı, ormanı, direnci kolay kolay teslim olmaz.
Yeter ki biz bu yangınları birlik ve akılla söndürelim.
Yeter ki bu felaket, bir uyanışa vesile olsun.
Çünkü bir ağacın gölgesi, bazen koca bir ülkenin iradesini temsil eder.