Yaz sıcağı bastırdı mı, yüreğimizin bir köşesi hep tedirgin olur. Çünkü biliyoruz; bir kıvılcım yeter. Bir sigara izmariti, bir cam parçası, belki dikkatsizce yakılan bir anız... Sonra olan ormana, ağaca, canlıya, toprağa olur. Sonra olan, geleceğimize olur.

Geçtiğimiz günlerde Eskişehir’in Beylikova ilçesinde yine içimizi yakan bir manzarayla karşı karşıya kaldık. Okçu ve Kızılcaören mahallelerinin kırsalında çıkan yangın, 2 bin dekarlık alanı kül etti. Buğday ekili tarlalar, meralar ve ormanlık alanlar alevlere teslim oldu. Havadan ve karadan verilen büyük mücadeleyle yangın nihayet kontrol altına alındı ama geride kalan kara toprak, siyaha çalan umut oldu.

Bu felaketin ardından şunu çok net gördük: Dayanışma hâlâ bu toprakların en güçlü silahı. Mihalıççık ve Çatacık Orman İşletme Müdürlüklerinden tutun da Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne, Beylikova Belediyesi’nden bölge halkına kadar herkes tek yürek oldu. Helikopterler havadan, ekipler karadan, halk ise dualarıyla ve emeğiyle bu yangını söndürmek için seferber oldu.

Bu noktada bir ismi özellikle anmak gerek: Beylikova Belediye Başkanı Hakan Karabacak. Yangının ilk anından itibaren sahadaydı. Sadece makamdan değil, alevlerin dibinden konuştu. Eline hortumu alıp çalışan bir başkan görmek, umutsuzluğa düşen yüreklere su serpmiştir. Onun bu tutumu hem örnek oldu hem de yerel yöneticilik anlayışının ne demek olduğunu bir kez daha hatırlattı bize. Allah böyle afetleri bir daha yaşatmasın ama yaşanırsa da böylesi bir duruş her yere nasip olsun.

Büyükşehir Belediyesi Daire Başkanı Mehmet Ali Çeliksoy’un da koordinasyonu bizzat yerinde yönetmesi, sürecin başarılı şekilde sonuçlanmasında önemli bir pay sahibi oldu. Adını bilmediğimiz onlarca kahraman, alevlerin önünde bir duvar oldu. Hepsine gönülden teşekkür etmek boynumuzun borcu.

Şimdi bize düşen, bu tür felaketlerin bir daha yaşanmaması için elimizden geleni yapmak. Anız yakmayalım. Piknik alanlarında ateş yakarken dikkatli olalım. Sigara izmaritlerini doğaya atmayalım. Orman bizim değil, hepimizin. Bugün yanan bir orman, yarın yok olacak bir oksijen, bir arı, bir sincap, belki bir çocuk hayalidir.

Doğaya iyi bakalım. Çünkü o bizim evladımız kadar masum, geleceğimiz kadar değerlidir.