İnsanlar arasında bozgunculuk çıkarmak, ölçü ile tartıda hile yapmak ve adalet basite alınacak davranışlar değildir. Fitne sokup bozgunculuk çıkartmak, ölçü ve tartıda hile yapmak adaleti temelinden sarsmaya kalkışmaktır.

 

Allah, hiçbir topluluğu durup dururken helak etmez. Bir topluluk ne zaman ki hakkaniyeti şirazesinden çıkarmışsa, o topluluk o zaman helak edilmiştir.  Masumun mağdur edilmediği, mazlumun hakkının teslim edildiği ve zulmün insanlara reva görülmediği toplumlar ilahi gazapla helak olmamıştır.

 

Ne zaman ki bir toplulukta zulüm artmış, adalet yok edilmiş, mazlum boynu bükük mağdur kalmışsa o toplumlar o zaman helâke duçar olmuştur.  Hûd suresinde Allah: “Medyen halkına kardeşleri Şuayip’i peygamber gönderdik. O şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Ondan başka hiçbir ilahınız yoktur.  Ölçü ve tartıyı eksik yapmayın… Sizin adınıza kuşatıcı bir günün azabından korkuyorum… Ölçü ve tartıyı adaletle tam yapın. İnsanların mal ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.” ve İsra suresinde ise: “Ölçtüğünüzde ölçü ve tartıyı tam yapın. Doğru terazi ile tartın. Böylesi sizin için daha hayırlı ve güzeldir.” buyurdu. 

 

Medyen halkının başına gelenler ölçü ve tartıdaki hileleri, bozgunculuk çıkarmaları, adaletsiz davranışları, şirkleri ve peygamberi tanımamaları yüzündendir. Allah’ın sevmediği bu hâller onların helakine sebep olmuştur. Allah-u Teâlâ: -Ey Şuayip, senin, Bana olan aşkından dolayı Ben de, seni severim. Bunun neticesi olarak, Kelim olan Musa’ya on yıl senin davarını güttürdüm, buyurdu. 

 

Araf suresi ayet 96 ile 101’de, Allah: “…Akıllarından geçmezken, ansızın kendilerini azapla yakalayıverdik… Şayet o memleketlerin halkı iman edip Allah’tan korksalardı, muhakkak ki onlara, biz yerden ve gökten bereketler açardık… Onlar, peygamberi yalanladılar. Kendilerini küfürleri yüzünden azabımız yakalayıverdi... O memleketlerin kâfir halkı geceleyin uyurken, azabımızın kendilerine ansızın gelmesinden emin mi oldular? …Yine o memleketlerin halkı, gündüzün ortasında eğlenip oynarken azabımızın gelip çatmasından emin mi oldular? …Artık onlar, Allah’ın kendilerini ansızın yakalayıvermesinden emin mi oldular? Allah’ın böyle ani baskınından hüsrana düşenler emin olurlar… Yeryüzünün eski sahipleri azapla helâk olduktan sonra, yeryüzüne varis olanlara hâlâ şu gerçek olan belli olmadı mı?

 

Biz istemiş olsaydık öncekiler gibi bunlara da günahlarının cezasını verirdik. Fakat biz, kalplerini mühürleriz de onlar, gerçeği işitmezler… İşte o memleketlerin hâli ki, ey Resulüm! Biz, sana onların haberlerinden bir bölümünü anlatıyoruz… Ant olsun ki, o memleketlerin halkına, peygamberleri kendilerine açık mucizeler getirmiştir. Durum böyle iken yine de iman etmediler. Onlar inkâr etmeyi alışkanlık edinmişlerdi. Allah, kâfirlerin kalplerini böyle mühürler.” bütün bu olanlardan sonra Allah, Medyen halkını helâk etti.

 

Şuayip Peygamber’in üç yüz sene yaşadığı söylenir. Kâbe’de vefat ettiği vakit, kendisinin rükün ile makam arasına defnedildiği rivayet edilir.

Sağlıklı ömür, bereketli kazanç dilerim! Hoşça kalın! Dostça kalın!