İstanbul’da, Ankara’da öğrenim görmüş, bir de bunun üzerine, sanata, sanatçıya önem veren Avrupa’ya da gitmiş insanımız sanatı kültürü bilen ve değerlerimizin evrensel değerlerle değerlendirilmesini isteyen insanlarımızdır.

divan (2)

Prof.Dr. Orhan Oğuz bizim bu insanlarımızdan biridir. 1924 Eskişehir doğumlu, Eskişehir’in tanınmış, köklü ailerinden birinin çocuğudur. Yüksek tahsilini İstanbul’da yaptıktan sonra Paris’te doktorasını yapmış. 1958 yılında Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nin (İTİA)  kurucu Başkanı olarak doğduğu büyüdüğü Eskişehir’e dönmüş. Önce İTİA’yı kurup, işleri rayına oturttuktan sonra Eskişehir’in sorunlarıyla ilgilenmeye başlamışve ilk işlerinden biri olarak Eskişehir’in değerlerine sahip çıkmasını düşünerek, dünyada olduğu gibi insanlığa, sanata ve bilime büyük emekleri olmuş değerlerin doğdukları yerde sahiplenildiklerini, anıldıklarını ve tanıtıldıklarını bilerek Eskişehir topraklarında yaşamış, şiirlerini yazmış ve mezarının da bulunduğu insanlığın büyük şairi Yunus Emre, yine Eskişehir topraklarında doğmuş, 30 yaşına kadar yaşamış dünya gülmecesinin büyük ustası Nasreddin Hoca’yı ve Eskişehir’in diğer değerlerine sahip çıkmak için Fransa’dan başlayıp tüm dünya ülkelerine şehirlerinin değerlerine sahip çıkması ve tanıtımı için kurulan Turizm ve Tanıtma Derneklerini model alarak 1963 yılında Eskişehir valisi İhsan Tekin’nin de aralarında bulunduğu Eskişehir Turizm ve Tanıtma Derneği’ni kurmuş, kendisi de kurucu başkanı olmuştur.

Prof.Dr.Orhan Oğuz, bir bilim insanıdır. Değerlere sahip çıkmanın ve tanıtmanın ciddi, araştırmalara dayanmasına ve bilim insanlarının öncülük etmesini düşünerek 1917 yılında yunus Emre’yi bilimsel yöntemle edebiyat dünyasının önüne koyan Prof.Dr. Fuat Köprülü’nün asistanı, Yunus Emre konusunda derinlemesine çalışmaları, kitapları olan Abdülbaki Gölpınarlı’ya Yunus Emre’nin mezarı hakkında çalışmasını ve Yunus Emre’nin divanını günümüz Türk yazın alfabesine çevirmesini istemiş 1965 yılında Yunus Emre’nin divanını tıpkı basımı ile bu çeviriyi beraber derneğin 1 nolu yayını olarak yayınlamıştır.Bugün hala en önemli kaynakça olarak gösterilen bu 727 sayfalık büyük boy eser ile Yunus Emre’nin şiirleri üzerindeki tartışmalara yanıt verme ve Yunus Emre konusunda yeni araştırma yapacaklara da yol göstermektedir. Çünkü 1940’lı ve 1950’li yıllar Yunus Emre’nin şiirleri üzerine Burhan Toprak başta olmak üzere bir çok araştırmacı tarafından tartışma ortamı olmuştur.

Prof.Dr. Orhan Oğuz, ikinci eser olarak Halim Baki Kunter’e “Yunus Emre Bilgiler-Belgeler” kitabını hazırlattırıp yine derneğin yayını olarak yayınlamıştır. Bu kitapta Yunus Emre’nin mezarının nasıl bulunduğundan, mezarının açılışına, Yunus’un kemik ölçülerinr kadar geniş bilgiler taşımaktadır. Üçüncü kitap ise Necmeddin Dinçer’in “Büyük Halk Şairi Yunus Emre’nin Hayatı ve Hakiki Mezarı” adını taşımaktadır.

divan (1)

Necmeddin Dinçer, Yunus Emre’nin son zaviyedarı olan Mustafa Kamil Efendinin yeğeni ile evli. Ankara Müzeler Arşivi uzmanı ve Yunus Emre’nin zaviyesinin ve mezarının bulunduğu Sarıköy’dendir.

Prof.Dr. Orhan Oğuz bu kitapların sunuşunu  dernek başkanı olarak yazmış ve “Yunus Emre konusunda en yetkili kişileri araştırmaya sevketmek, onları eser vermeye zorlamak. Eskişehir’de Yunus Emre Enstitüsü açmak ve müze kurmak” diye anlatıyor. Yunus Emre konusunda muğlak görünen tüm konuların aydınlatılmasını, büyük çalışmaların başlatılmasını hedefliyor. Yunus Emre Kongreleri (Sempozyumlar) onun döneminde başlamıştır. Ne var ki Prof.Dr. Orhan Oğuz 1965 yılında siyasete geçmesi ve milletvekili olması sonrası bu çabalar aynı bilinçle yürümemiştir. Hatta yayınlanan kitapların dağıtımı bile yapılamamıştır.

    

Mimar Fahrettin Şengör’ü anmak gerekir

1967-1977 yıllarında, Eskişehir’de sanatçıların buluşacakları ne bir tiyatro, ne bir dergi, ne bir yayınevi ne de bir sanatçıların buluştuğu meyhane, pastahane vardı. Sadece 1966 yılında açılmış, Kurşunlu cami Külliyesinde Devlet Güzel Sanatlar Galerisi vardı. Işıkları yakılmayan , karanlık bir salon, duvarlarında değişmeyen koleksiyon sergisi veodasında dağlama ile birşeyler yapan bir müdürü, bir odacısı vardı. Yılda 3 veya 4 sergi açılıyordu. O açılışlarda  Milli Eğitim müdürü gibi birkaç kişi ile… Kısacası Eskişehir sanat etkinliklerinde de sanat çevresi ile de var ile yok arasında idi…

Şair Yücel Saraçoğlu, ressam Naime Saltan, heykeltraş Gültekin Çağlar, mimar Fahrettin Şengör, Grafiker Uzay Gedikli, Karikatürcüler Pertev Ertün, Beytullah Heper, ressam Rüştü Yetilmezer, heykeltraş Şahin Özyüksel. Hepsi kendi köşesinde. Birbiriyle görüşen iki kişi yok. Birden bire nasıl ki kör körü, topal topalı, dedi deliyi buluyorsa birbirimizi öyle bulmaya, görüşmeye başladık. Şahir Özyüksel İstanbul’dan, ben Almanya’dan yeni dönmüştük.. Yücel Saraçoğlu; nçin Eskişehir’de bir İlhan Berk’ler gibi şairler yok diyor. Şahin Özyüksel; Eskişehir’de ünlü sanatçılar sergilerini niçin açmıyor diye soruyor.Ben iki yıl kaldığım Ankarayı, Şahin İstanbul’u anlatıyor. Derken önce Şahin Özyüksel ile mimar Fahrettin Şengör beraber hazırladıkları  Anadolu Üniversitesi’nin Giriş Kapısı yarışmasında ödül aldılar ve uygulamasına başladılar . İşte o günler Eskişehir’de sanat derneği kurma konuşulmaya başlandı. Uğrak yerimiz eski Gima’nın üstü Kılıçoğlu İşhanının 4. Katı Fahrettin Şengör ile Şahin Özyüksel’in ortak atölyeleri idi. Fahrettin Şengör de iyi heykeltraştı ve büstler yapıyordu..O sırada ben de Abdülkadir Gürol’un Eskişehir gazetesinde “Eskişehir’de Neler Yapılmalı?” diye dizi yazılar yazıyordum. Ve 1978 yılının ilk günlerinde “Eskişehir Sanatçılar Birliği” adıyla dernek kuruldu. Başkan Şahin Özyüksel, yardımcısı Fahrettin Şengör oldu. Şahin Özyüksel Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürü olunca Başkanlığa Fahrettin Şengör geçti. İkinci dönemde başkanlığa ben geçtim. Benden sonra Zekeriya Öztürk, Necdet Gül diye nöbetleşe sürdürüldü.. İlk yılında Yunus Emre Resim Heykel Yarışması, Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması başladı. İlk yıl açılan sergi sayısı 17 idi.Benim dönemimde “Anadolu’da Sana”t dergisi ve kitap, karpostal yayınları yapıldı.

Fahrettin Şengör Eskişehir doğumludur. İstanbul Yıldız Teknik,Mimarlık Bölümü  mezunudur. Eskişehir Belediyesinin Fen İşleri Müdürü, daha sonra da Belediye Meclisi üyeliği görevlerinde bulundu. Eskişehir’de sayısız projeye imza attı. Mimarlık ödülleri vardı. Mimar olmasına karşın tüm sanat dallarında konuşacak kadar donanımlı idi. Her karşılaşmamızda hep birbirimize  “Başkan” derdik. Ve öyle çok konuşacaklarımız, birbirimize anlatacaklarımız vardı, hep ileriye bırakıyorduk , bir gün gidici olduğumuz aklımıza gelmiyordu…