Bugün de konumuz üniversitelerin düzenlediği bahar şenlikleri olsun. Vallahi biraz klişe olacak ama şimdi "biz öğrenciyken" diye söze başlayacağım, kusura bakmayın. 2009-2014 yılları arasında Anadolu Üniversitesi’nde öğrenciyken, gerçekten bahar şenlikleri hepimizin iple çektiği bir etkinlikti. Hatta sadece etkinlik değil, bizim için adeta bir bayram havasında geçerdi. O günler yaklaşırken kampüste bir hareketlenme başlar, herkes planlarını şenliklere göre yapardı.
Şimdi Eskişehir Teknik Üniversitesi’nin içinde bulunduğu İki Eylül Kampüsü’nde gerçekleştirilirdi bu şenlikler. Vaay vaay… Binlerce öğrenci, kırmızı 4 numaralı otobüslere doluşur, kampüsün yolunu tutardık. O otobüsler hınca hınç dolardı, ayakta kalmak bile mesele olurdu ama kimsenin umurunda olmazdı. Çünkü herkes aynı heyecanı yaşardı. Gün boyunca birbirinden güzel etkinlikler olurdu. Spor turnuvaları, söyleşiler, stantlar, yarışmalar... Kampüs cıvıl cıvıl olurdu, tam anlamıyla baharın coşkusunu yaşardık.
Ve akşamları… Ah o konserler! Öyle isimler gelirdi ki sahneye, hala aklımda. Teoman’ından Şebnem Ferah’ına, Kargo’sundan maNga’sına… O dönemin en pik isimleri, en çok dinlenen sanatçıları bu konserlerde sahne alırdı. Kampüs bir konser alanına dönüşürdü. Öğrenciler, ellerinde telefonlar, kimisi şarkıya eşlik eder, kimisi sadece o anı yaşardı. Üstelik bu etkinlikler öyle iki güne de sığmazdı, komple bir aya yayılırdı. Her hafta bir başka etkinlik, bir başka konser, bir başka heyecan.
Geçtiğimiz günlerde, 15-16 Mayıs’ta Eskişehir Teknik Üniversitesi’nde bahar şenlikleri düzenlenmiş. Üniversitenin attığı haber bülteninde fotoğraflara baktım. Bütün gençlerin yüzü gülüyor, etkinlik alanı oldukça renkliydi. Rektör Adnan Özcan da gençlerle bir araya gelmiş, onlarla oyunlar oynamış, etkinliklere katılmış. Bu detaylar güzel. Ancak sanıyorum ki akşam konseri olmamış. İşte bu kısım biraz eksik kalmış sanki. Yine de hakkını vermek lazım, ESTÜ’yü burada tebrik etmek gerek. En azından gençlerin yüzünü güldürmeyi başarmışlar. Bu bile başlı başına önemli.
Bir de o günleri düşününce, aklıma hep bu festivallerin isminin başında bir marka olurdu. Şimdi isim verip reklam yapmayayım ama hani MarkaFEST gibi isimler olurdu. Bu markalar gün boyu hediyeler dağıtır, yarışmalar düzenler, hatta bazıları mini konserler bile organize ederdi. Bir sponsorluk rüzgârı eserdi o kampüslerde. Şimdi bu markalarla tekrar iş birliği yapılsa, yine çok geniş kapsamlı festivaller yapılamaz mı acaba diye düşünmeden duramıyor insan. Sonuçta markaların da gençlere ulaşmak için bir mecra aradığını biliyoruz. Üniversitelerle iş birliği, herkesin kazanacağı bir formül olabilir.
Benim öğrencilik dönemimde olup da şimdi olmayan ne var, insan gerçekten sorguluyor. Bu sadece bir konser meselesi değil. Birlikte eğlenme, paylaşma, yaşadığımız dönemin bir parçası olma hissiydi belki de. Gönül ister ki yine öğrenciler, sevdikleri isimleri, hayran oldukları sanatçıları bu şenliklerde dinleyebilsin. Hem anı biriktirsinler hem de gençliğin en güzel dönemlerini dolu dolu yaşasınlar.