Bundan 25-30 sene önce ilkokul sıralarında oturan bir öğrenciydim. Aralık ayı geldiğinde hepimizde aynı heyecan olurdu: Yerli Malı Haftası. Haftalar öncesinden öğretmenlerimizin yönlendirmesiyle evde hazırlıklar yapılır, annelerimiz özenle sepetlerimizi doldurur, sınıfta herkes büyük bir gururla kendi getirdiği ürünleri anlatırdı. O günlerde anlamını tam kavrayamasak da, yerli malı bilinci aslında tam da o yaşlarda yerleşirdi içimize. Çünkü çocukken öğrendiğiniz bir kavram, ilerleyen yıllarda alışkanlığa, hatta karaktere dönüşüyor.

Bugün geriye dönüp baktığımda bunu çok daha iyi anlıyorum. Küçük yaşta yerleşen bu bilinç sayesinde ülkemizin ürettiği yerli ve milli ürünlere daha çok değer veriyoruz. İster devlet eliyle üretilsin ister özel sektör tarafından… Bir ürünün “bizim” olması yetiyor onu sahiplenmemize. Kullanmaya özen gösteriyoruz, gurur duyuyoruz, bir anlamda hem ekonomiye hem de geleceğe katkı sağlıyoruz. Çünkü yerli üretim sadece ekonomik bir tercih değil; aynı zamanda özgüven, aidiyet ve ülke sevgisi demek.

Bugün BAYKAR’ın ürettiği KIZILELMA’nın hava-hava füzesiyle dünya tarihinde bir ilki başarmasının hepimize yaşattığı gururu düşünelim. Yıllar önce okul sıralarında mandalina, fındık, tarhana konuşurken bugün milli teknolojide dünyanın konuştuğu projelere imza atıyoruz. İşte yerli malı bilincinin gelişmesi, büyümesi, her alana yayılması tam da böyle bir süreç. Küçük bir farkındalık zamanla dev bir özgüvene dönüşüyor.

Hatta bazen “yerel milliyetçilik” bile yaptığımız olur. Eskişehir’de yaşayan biri olarak bunu en iyi bilenlerdenim. Bu şehirde üretilen bir ürüne yönelmek, bu şehirde gelişen bir projeye destek vermek artık doğal bir refleks haline geldi. Eskişehirlilerin kendi firmalarına, kendi üreticisine biraz pozitif ayrımcılık yapması hiç şaşırtıcı değil. Ben de yıllarımı bu şehre vermiş biri olarak aynı duyguyu taşıyorum. Çünkü bir şehrin üretimini desteklemek, şehrin geleceğine katkı sunmaktır.

İşte bu nedenle Yerli Malı Haftası’nın kutlanmasına her yıl ayrı bir önem veriyorum. Umarım hiçbir yıl aksatılmadan, özellikle çocuklarımızın bilinçlenmesine katkı sağlayacak etkinliklerle bu hafta yaşatılır. Ama elbette yalnızca bir hafta ile sınırlı kalmamalı; yerli ve milli üretimin önemi yıl boyunca, her fırsatta anlatılmalı. Üreten, geliştiren, katma değer yaratan bir ülkenin yolu ancak bu bilinçten geçiyor.

Bu yıl Tepebaşı Belediyesi’nin gerçekleştirdiği etkinlik tam da bu anlayışın ne kadar kıymetli olduğunu gösteriyor. İsmail Hakkı Tonguç Erken Çocukluk Eğitim Merkezi’nin minikleri, Yerli Malı Haftası’nı Metin Özöğüt Yaşam Merkezi’nde kalan deneyimli büyükleriyle birlikte kutladı. Minikler hazırladıkları ürünleri temsili parayla yaşlı vatandaşlara satarken hem paylaşmayı hem tasarrufu hem de yerli malının değerini öğrendiler. Büyüklerle küçüklerin bir araya geldiği bu güzel etkinlik, kuşaklar arasında unutulmaz bir köprü kurdu.

Yerli Malı Haftası kapsamında düzenlenen bu etkinlik, çocuklara erken yaşta üretimin, tasarrufun ve bilinçli tüketimin önemini aşılamayı hedefliyor. Tepebaşı Belediyesi’nin de dikkat çektiği gibi, yerli malı bilincinin küçük yaşlarda kazanılması gelecekte daha bilinçli bireylerin yetişmesine büyük katkı sağlayacak. Çünkü ne kadar çok çocuk bu bilinçle büyürse, yarın o kadar güçlü bir üretim kültürüne sahip oluruz.

Sonuç olarak, Yerli Malı Haftası benim için hâlâ çocukluk heyecanıyla başlayan, ama yetişkinliğe taşınan bir bilinç tir. Umarım bu farkındalık nesilden nesile aktarılır ve ülkemizin üretim gücüne güç katar