Eskişehirspor cephesinde işler uzun süredir ilk kez bu kadar yolunda gidiyor. Son 5 maçta yalnızca 1 gol yiyerek 5’te 5 yapan bir takımdan söz ediyoruz. Bana göre ligin bileği bükülmesi en zor takımını yenerek, hem saha içi kalitesini hem de mental gücünü bir kez daha gösterdi Kırmızı Şimşekler. Hakan Şapcı’nın gelişiyle başlayan çıkış, zirve yarışını bambaşka bir boyuta taşıdı. Karşıyaka gibi güçlü bir rakibe karşı 3–0’lık net galibiyet almak, özellikle de ileride muhtemel ikili averajların gündeme gelebileceği günlerde, altın değerinde bir sonuç.
Bu takımın iç sahadaki atmosferle birleşince her rakibe sorun çıkarabileceği aşikâr. Bunu maç öncesi Transfer Merkezi YouTube kanalımızda da söylemiştim: “Eskişehirspor’un kalite ve tecrübesi daha iyi. Taraftar katkısını az çok tahmin edebiliyorum. Eskişehirspor ilk yarıdan bir şeyler yapmak isteyecektir.” Tam da böyle oldu.
Eskişehirspor maça zorlansa da oyunun kontrolünü eline almayı bildi. Kaan Baysal’ın klas golü kilidi açtı ve tam olarak beklediğim şey gerçekleşti: Maçı soğutan, topu dolaştıran, temposunu ayarlayan bir Eskişehirspor.
42.dakikada Akın Akman’ın gol sevinci tribünü olduğu kadar beni de meraklandırdı. Tecrübeli bir oyuncunun forma çıkarıp protokole yönelmesi… Mutlaka bir gönderme vardı ama sebebi şimdilik muamma. Deniz Keskin’in önüne düşen topun gol olmasıyla skor 3–0’a gelince tribünlerde adeta bayram havası esti. İnsanlar maç izlemeyi bıraktı, tamamen bestelerle coşkuya teslim oldu.
Eskişehirspor’un görmezden gelinmemesi gereken sorunu
İkinci yarıdaki tek endişem tempoydu. Çünkü Eskişehirspor izlediğim her maçta dakika ilerledikçe düşüyor. Bu kez skor avantajı buna perde çekmiş olabilir ama Tire maçında çok net görülmüştü. Kalite var, tecrübe var, oyun bilgisi var… Ama dayanıklılık ve tempo eksikliği, sezonun ilerleyen haftalarında puan kayıplarına yol açabilir.
Devre arası transferiyle veya ekstra kondisyon çalışmasıyla bu sorun çözülebilir. Çözülmesi de zorunlu.
Maçın Öne Çıkan İsimleri
Kaan Baysal
Eskişehirspor’un bence en özel oyuncularından biri. Bu maçta da farkını gösterdi. Hareketliliği, markajdan sıyrılışı, her boşluğu kovalaması… Çok değerli bir futbolcu.
Mehmet Fuat Gölbaşı
İlk devrede takımın omurgası gibiydi. Sırtı dönük duvar oluşları, bağlantı pasları, rakip stoperleri gezdiren oyun tarzı… Yaşının doğal etkisiyle ikinci yarı düştü ama futbol aklı hâlâ çok yukarıda.
Akın Akman
Gol sevinciyle merak uyandırsa da, oyunda yine tecrübesini konuşturdu. Selim Demirci karşısında sürekli bir adım öndeydi. İkinci yarı düşmesi klasik sorunun bir örneği.
Bahadır Yıldırım
Rakip tarafından hedef alınan oyuncuydu fakat sınavı başarıyla geçti. Hem adam hem bölge savunmasını doğru yapması çok değerliydi.
İsmail Kulet
Bu maç özelinde beklentinin altında kaldı. Yanlış tercihler tehlikeli olabilecek hücumları bitirdi.
Bora Göymen – Maçın Adamı
Rakibe adeta “geçilmez kale” oldu. İlk pozisyondan son pozisyona kadar kusursuz konsantrasyon…
Karşıyaka taraftarlarının “Kaleciler değişse ne olurdu?” diye düşündüğüne eminim.
Sadece 3–0’da oyunu fazla soğutmasına gerek yoktu.
Bu Takım Bir Şeyler Yaşıyor
Eskişehirspor tekrar bir hava yakalamış durumda. Bu sadece şehrin değil, tüm Türkiye’nin yüzünü güldürüyor. Zira Eskişehirspor bu liglerin takımı değil. Herkesin sempatik bulduğu, yükselmesini istediği bir camia.Hakan Şapcı çok kısa sürede hem mantalitesini hem disiplinini takıma yansıttı. Oyuncular attıkları her golde aile gibi seviniyor. Bu liglerde çoğu zaman yetenek değil, aidiyet, coşku ve agresiflik kazandırır. Eskişehirspor bugün üçünü de sahaya koyarak kazandı.Ama gerçekçi olmak gerekirse bu galibiyet serisi bir gün bitecek. Önemli olan havanın dağılmaması, doğru takviyelerin yapılması ve dayanıklılık seviyesinin yükseltilmesi.