Merakla beklenen 2023 asgari ücret tutarı belli oldu. 1 Ocak’tan itibaren asgari ücretli çalışanların maaşları 8 bin 506 lira 80 kuruş olacak.

*

Asgari ücretle çalışanlar ilk bakışta her ne kadar söz konusu artıştan memnun olsalar da kaygıları bir hayli yüksek. Enflasyonun durdurulamaması, iğneden ipliğe her ihtiyaca gelen fahiş zamlar ve buna bağlı olarak alım gücünün her geçen gün düşmesi bu kaygının temel nedeni. Tam da bu sebeple, asgari ücretli çalışanlar yeni asgari ücretin 2 veyahut üç ay nefes aldıracağını, sonrasında tekrar nefessiz bırakacağını düşünüyorlar. Öyle ki şimdiden ara zam konusu gündemde.

*

Peki, işveren ne düşünüyor? Onlar açısından da vaziyet pek iç açıcı değil. Asgari ücretlinin eline net kalan miktar ortada. İşverenin cebinden çıkacak miktar ise bir kişi için 12 bin 259 lira 8 kuruş. Anlayacağınız, işverenin cebinden çıkan yüksek girdi maliyetlerinin üzerine bir de pahalı işgücü eklendi.

*

Bu noktada Eskişehir Sanayi Odası Başkanı (ESO) Celalettin Kesikbaş, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) Başkanı Nadir Küpeli ve Eskişehir Ticaret Odası (ETO) Başkanı Metin Güler’in görüşlerine başvurdum. Bakalım, işveren temsilcileri ne düşünüyorlar…

*

ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş ile başlayalım.

Diyor ki Kesikbaş:

‘İHRACATTAKİ REKABET GÜCÜMÜZ AZALACAK’

“Asgari ücret artış miktarı bizim beklediğimiz bir oranda oldu, ortaya çıkan rakam sürpriz olmadı. İlk etapta çalışanların memnun olduğuna ilişkin duyum aldım, ama tabii ilerleyen dönem için kaygılarının olduğunu da duyuyoruz. Sanayiciler olarak bizlerin ortak kaygısı, maliyet artışlarını ürün satış fiyatına nasıl yansıtacağımız oluyor. Bu durum bize zarar verecek. İhracattaki rekabet gücümüzü azaltacak bir durumla karşı karşıyayız. İşçi tarafında ise dediğim gibi enflasyon kaygısı var. 3 ya da 5 ayda paramız enflasyon karşısında eriyecek. Böyle bir asgari ücret artışının enflasyona en az 10 puan artış getireceğini ön görüyorum. Bakın çok kısa sürede bunu göreceğiz. Bu anlamda her iki tarafı da, yani işçiyi de işvereni de memnun ettiğini söyleyemem. Sanayiciler olarak devletimizden beklentimiz, asgari ücret üzerindeki verginin tamamen kaldırılması.”

*

Şimdi, EOSB Başkanı Nadir Küpeli’nin görüşlerine yer verelim.

İşte, Küpeli’nin düşünceleri:

‘TÜRKİYE’DE SİSTEM, İŞÇİ MAAŞLARININ FAZLALAŞMASINA DOĞRU GİDİYOR’

“İş verenler olarak çalışanlarımıza verdiğimiz parada elbette gözümüz yok, analarının ak sütü gibi helal olsun, helal para kazanıyorlar. Ama kıdem tazminatları bizi yoruyor. Yeni asgari ücret, öteden beri çalışan ve asgari ücretten fazla maaş alan kişi ile asgari ücretli kişi arasında ciddi oranda bir fark oluşturuyor. Asgari ücretin üzerinde maaş alanlar da, asgari ücrete yapılan zam oranı kadar bizden zam istiyor. Durum böyle olunca maaş farkı anlamında makas iyiden iyiye açılıyor. Bu işin yönetilebilir olması için, işveren üzerinden vergi yükünün alınması lazım. Anladığım kadarıyla Türkiye’de sistem, işçi maaşlarının fazlalaşmasına doğru gidiyor. Şimdi bu noktada avantajımızı kaybedecek miyiz, kaybetmeyecek miyiz? Biz ülke olarak iş gücündeki avantajımızı günden güne yitiriyoruz. İş gücü maliyeti artınca, bizim de maliyetlerimiz artıyor, dolayısıyla ürün satış fiyatlarımız da artıyor. Bu da ihracatta avantajımızı yitirmemize neden oluyor. Bakın, özellikle emek yoğun işler, Kuzey Afrika ülkelerine doğru kaymaya başladı. Bir de bakın, işveren için maaşı denkleştirmek de kolay olmuyor. Özellikle finansmana erişimin -kobiler haricinde- kısıtlı olduğu bir dönemde, hiç kolay olmuyor.”

*

Gelelim ETO Başkanı Metin Güler’in ifadelerine.

Güler şunları aktarıyor:

‘EN BÜYÜK FELAKET İŞ BARIŞININ BOZULMASI’

“Çalışanların mağdur olmaması açısından bir düzenleme yapıldı. Sanayiciler bir şekilde ücret artışını yönetebilir, ama küçük esnaf yönetemeyecek durumda. Söz konusu artışla beraber işçiler arasında da bir adaletsizlik olacağını düşünüyorum. Bu düzenleme, işletme içerisindeki iş barışını bozacak endişesini taşıyorum. Eski çalışanlar arasında mutsuzluk olacak. Psikolojik olarak işletmeye olan aidiyet duygusunu kaybedecekler bu çalışanlar. Bu durum, iş yerleri açısından paradan çok daha önemli. İşletmenin çalışma prensibini de altüst edeceğini düşünüyorum. Diğer taraftan, işveren tarafını destekleme noktasında çalışma yapılabilirdi, ama yapılmadı. 2022’de iki kere asgari ücrete zam geldi. Yeni düzenlemenin üzerine tekrar bir asgari ücret planlaması da olabilir enflasyondan dolayı. Bu bize şu kaygıyı oluşturuyor: Önümüze bakarak iş planlaması yapmamız bir hayli zorlaşıyor. Sonuç itibariyle yüksek enflasyonlarla iş yapıldığı dönemlerde, iki tarafta da; işveren tarafında da işçi tarafında da memnuniyetsizlik oluyor, her iki taraf da kaygı taşıyor. Bu noktada hedef, 2023’te enflasyonla mücadele olmalı. Ancak ben bir daha şuna dikkat çekmek istiyorum: Burada en büyük felaket, işletmeler içerisindeki iş barışının bozulması.”

*

Evet; işverenlerin temsilcileri olan, aynı zamanda kendileri de işveren olan Kesikbaş, Küpeli ve Güler’in asgari ücret artışına ilişkin ifadelerini okudunuz.

Nasıl ki işçi, söz konusu artıştan memnun değil ve endişeliyse, işveren tarafı da aynı.

Bunu söylemek istemiyorum, beri yandan uyarmak da bizim kamuoyu adına görevimiz. O nedenle şunu ifade etmek zorundayım ki: Önümüzdeki süreç toplumun her kesimi için oldukça zor geçecek, tahmin ederim daha güç şartlarla karşı karşıya kalacağız ve bugünü arayacağız, o nedenle herkesin kendine göre önlem almasını şiddetle öneriyorum.