Değerli Okurlarım! Allah, ömür verdi. Nasip etti. Bir kez daha Ramazan ayına ulaştık. Hem de, sıhhatli ve sağlıklı olarak ulaştık. Bir defa daha Ramazan ayına sağlık ve afiyetle erişmenin mutluğunu yaşatan Allah’a şükürler olsun!

Geçen yıl yaşadığımız Ramazan ayında aramızda olan pek çok kişi bugün aramızda yok!  Geçen yıl aramızda olup da bu sene birlikte olamadığımız insanlar başka bir dünyanın insanı olmuş durumdalar. Onların bir daha hiç bu dünya hâli ile Ramazan ayı yaşamaları mümkün değil… Bu nedenle, Ramazan ayının gerekleri ile mükellef olan insanların sağlıklarında Ramazan ayını dolu dolu geçirmelerinde kendileri adına büyük faydalar var.

Ramazan ayının gereklerinden olan oruçla alakalı kısa bir konuya değinmek istiyorum. Daha sonra konuyu açmayı düşünüyorum. İnsan hayatı için önemi büyük olan şeylerin mükâfatı büyük olur. Cezası da o denli ağır olur.

Ramazan ayında kasten oruç bozmanın cezası 60+1=61’dir. Bir günlük kasti oruç bozmanın cezası 60 gün kefaret ödemekle ve 1 gün de kaza ifa etmekle cezalandırılıyor. 60 günü ceza oluyor. Bir günde bozulan günün yerine borç çıkarılıyor. Cezada durum böyle olunca Ramazan ayının gereğini gerektiği şekilde yerine getiren için verilecek mükâfatın büyüklüğünü de akıl sahipleri düşünüversin!

                        ***                    ***                    ***

Ramazan ayının diğer on bir aya göre farklı özellikleri vardır. Ramazan kelime olarak şerefli ve bereketli demektir. Ramazan ayının bereket ve şerefinden akıl sahipleri istifade etmesini bilenlerdir. Ramazan ayına aynı zamanda oruç ayı da denir. Oruçtan maksat beyhude yere aç kalmak değildir. Allah’ın, kişinin orucuna ihtiyacı yoktur. Kişinin oruca kendisinin ihtiyacı vardır. Oruç sağlıklı insanlar için sağlıklı yaşamanın ön koşuludur.

Allah, sağlık ve oruç tutmaya diğer şartları elverişli insanlara oruç tutmalarını emrediyor. Allah, insana değer veriyor. Allah, yarattığı bir insanın hem akli ve hem de bedeni sağlığı için inanmış insana oruç tutmayı emrediyor. Herkesin orucu kendinedir.

Ramazan ayında oruç tutmanın bireysel faydalarının yanında toplumsal faydaları da göz ardı edilemez. Oruç insandaki merhamet duygularını ayağa kaldırır.

Sağlığı yerinde iken şartları elverişli olup da oruç tutmayan insan sağlığını kaybettikten sonra sağlığını yeniden kazanmak için nelerini vermez ki… Sağlıksız bir insan 30 günlük oruca karşılık kendisine sağlığının iade edileceği vaat edilse o insan kaç kere otuz günlük oruç tutmaz mı?

                        ***                    ***                    ***

Ramazan ayı diğer yandan merhamet ayıdır. Gönüllerin yumuşadığı aydır. Yardımlaşma ayıdır. Varlıklı insanların, fakir fukarayı sahiplendiği aydır. Bu yazımda orucun ve Ramazan ayının fıkhi bahsinden ziyade sosyal yönü üzerinde daha ağırlıklı olarak durmayı yeğledim.

Ramazan ayının önemli özelliklerinden birisi de fakirlere iftar sofraları kurabilmektir. Onların maddi ve manevi sıkıntılarını giderme yönünde katkı yapabilmektir. Bir nevi yaşam sigortası denilen fıtr sadakasını fakirlere verebilmektir. Fıtır sadakası yaratılış sadakasıdır. Hayatta olmanın şükrü olarak yılda bir defa muktedir olanın muhtaç olana vermesi gereken sadakadır. Bu sadakanın verilme vakti Ramazan ayıdır.

Sadaka-i fıtırın parası her ne kadar varlıklı insanın elinde olmuşsa da; o para ihtiyaç sahibinin hakkıdır. Kimse bu benim param ben bunu ihtiyaç sahibine vermem diyemez. Allah indinde mesuliyeti vardır. Sadaka-i fıtır, sağlıklı yaşam sigortasıdır. Sigorta sözcüğünün kapsam bakımından daha dar olduğunu biliyorum ama meselenin izahı için bu örneği vermeyi gerekli gördüm.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!