Geçtiğimiz günlerde okuduğum dış kaynaklı bir haberden sonra bir kez daha kahrettim kendi kendime. Öyle ya bir vatandaş olarak Devletimizin bana biçtiği vatandaşlık görevlerini harfiyen yerine getirmeye çalışan  birisi olarak niye bizde böyle olmuyor diye hayıflandım durdum…

Haberin konusunu merak ediyorsunuz biliyorum ancak ben biraz daha kahredeyim kendi kendime…

Ortalama bir vatandaş olarak , yetkililerden ;

Kişi başına düşen milli gelirin 15-20 bin dolar olmasını,

Enflasyonun yüzde 51’lerden (TÜİK’e göre…!!!) , yüzde altılara , yüzde sekizlere falan düşmesini,

Üniversitelerden mezun olan gençlerimizin , sokaklarda işsizlikten hayata küsmemelerini ve istikballerini başka ülkelerde aramamalarını,

Altı yaşındaki kız çocuklarının , babası yaşındaki koca koca adamlara eş olarak verilmemelerini,

Yıllardır evli oldukları adamlar tarafından , gördükleri eziyet ve şiddetten dolayı boşanma isteklerini belirttikleri için kocaları tarafından katledilmemelerini,

Dünyanın en zor mesleğini icra eden maden işçilerinin , yetkililerin  ihmalleri yüzünden  ölmelerinin önüne geçilmesini,

Gençlerimizin geleceklerini ve hayatlarını çalarcasına , yurdun bir çok yerinin zehir tacirleri tarafından istila edilmesinin engellenmesini,

Siyasi partiler tarafından bu memleketin güzide insanlarının , sırf kendileri gibi düşünmediği için ötekileştirilip , yok sayılmamasını ,

Sınıfını başarı ile geçen öğrencisine ödül olarak , sadece üç kalem pirzola alan annenin evladı karşısında mahcubiyet duyarak başını önüne eğmemesini,

Önüne her gelenin , pedagojik formasyon gibi uzmanlık gerektiren  bir meslek olan öğretmenliği yapmamasını,

Yaşadığı mezranın yolunun kar ile kaplı olması nedeniyle , hastalanan üç yaşındaki çocuğunu hastaneye yetiştiremediği için cesedini çuval içinde 16 km taşımak zorunda kalan , başka babaların da olmaması için verilen tüm dilekçelere rağmen karayollarının üzerine düşeni yapmasını,

Sofralarımızdan eksik olmayan ve yurdum insanının karnı acıktığında ilk başvurduğu o güzelim peyniri , neredeyseetten daha pahalıya yemesinin önüne geçilmesini,

Ve belki de en önemlisi , siyasetçilerin canı sıkıldığında bu Cumhuriyet’in mimarı ve aynı zamanda ortaya koyduğu ilkeler ile bu ülkenin çimentosu olan büyük önder Atatürk’ü kendilerine siyasi malzeme yapmamalarını falan istiyor değilim.

Benim tek istediğim ;

bizi yöneten ya da yönetmeye talip olan tüm siyasetçilerimizin ve  parti genel başkanlarının , sadece ama sadece Yeni Zelanda Başbakanı   “JACINDA ARDERN”  gibi ilkeli davranarak , hem de ülkesini tam 6 yıl boyunca başarılı bir şekilde yönetmesine ve kişi başına düşen milli geliri 48.000.-DOLAR seviyesine getirmesine rağmen artık başarılı olamayacağını anladığından görevinden istifa ettiğini açıklayan 42 yaşındaki kadın siyasetçi gibi davranmalarıdır.

Ne kadar da ilkeli bir davranış. Gel de imrenme..!

İşte aslında biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının da , siyaset kurumunun başında bulunan tüm siyasetçilerimizden  istediğimiz böyle ilkeli bir davranış.

Hatta biz , ARDERN gibi başarılı olduklarında bile değil  , hiç olmazsa başarısız  olduklarında görevlerinibırakırlarsa onları ayakta alkışlarız.

Çünkü inanıyorum ki ,yukarıda saymış olduğum tüm olumsuzlukların böylelikle süreç içerisinde kendiliğinden ortadan kalkarak diğer gelişmiş ülkeler seviyelerine gelebileceğimizi  düşünüyorum.

Ne dersiniz , istediğim çok mu fazla…?