Dinsel kitaplar ile Kur’an’da Hz. Yusuf kıssasını pek çok kez okudum. Sinema ve TV dizilerinde izledim. Film, kusursuz değil ama iyi bir yapıt. Ulusal TV’lerden birinde, yine gösterimde…  Bu kıssa, Kur’an’da en güzel kıssa olarak ifade edilir. Sözün özü, Hz. Yusuf’un hayat hikâyesi ilkeler, idealler, dersler ve ibretlerle dolu bir kıssa. İktisadi yapıdan sosyolojik olgulara hayatı kapsayan atılım ve açılım metodu… Davranış biçimlerinde teşebbüs, tedbir, temkin ve tevekkül hamleleriyle dipten doruğa adım adım yükselişin örnek yaşantısı.  Eğitim ve ekonomik kalkınma modeli… Hayat akışı kuyudan saraya, saraydan zindana ve zindanda peygamberlik mevkiine ilerleyiş...

Hz. Yusuf’un karşısına pek çok müşkül çıkar. Yaşadığı müşkülatlar kendi zafiyetinden değil. Yusuf suresinde özetle: “ …Yusuf, babasına: “Babacığım! Rüyamda on bir yıldız, güneş ve ayı gördüm.  Onlar, bana boyun eğiyorlardı, demişti. Babası: “Rüyanı kardeşlerine anlatma. Sana, tuzak kurabilirler… Andolsun, Yusuf ve kardeşlerinde hakikati arayanlara ibretler vardır. Onlardan biri: “Yusuf’u öldürmeyin. Onu bir kuyunun dibine bırakın… Bir kervan sakası, kovasını kuyuya su için saldığında: “Müjde! Müjde! İşte bir oğlan!” dedi. Onu ticaret malı olarak yanlarına aldılar… Olgunluk çağına erince ona hikmet ve ilim verdik. Biz, iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız.” buyruluyor. 

Kuyudan saraya geldiği yaşla alakalı muhtelif rivayetler var. Gaye, yaş tespiti değil… Basiret, feraset, liyakat, adalet, dirayet ve fetanetinden kendisine küçük yaşta önemli görevler verilmesi. Hz. Yusuf, kendisine verilen yetki ve sorumluluk icabı hesap ve kitabı kontrol altına alır. Hukuki, mali ve idari yapıyı dizaynda büyük rol oynar. Asil, ilkeli bilge bir şahsiyet… Hayatında hile, yalan ve riyaya yer yoktur. Dürüstlük ve doğruluk ilkeleriyle adaleti yaşama geçirir. İsraf ve iltimasa dur, der. Görevi gereği birilerinin çıkarlarına ters düşmesi başta “Amon” tapınağı kâhinlerinin öfkesine hedef olur.  Basitinden bir örnek: Tapınağının beş kâhini vardır. Kâhinler öğün vakti beş kişilik yerine yirmi kişilik yemek alırlar. Kâhinlere, yirmi kişilik yerine beş kişilik yemek verilmesini ister. Kâhinler bu duruma itiraz ederler: “Biz, beş kişiyiz ama yirmi kişilik yemek alarak bu yemekleri Amon’a kutsatıyoruz.

“Tanrı Amon’un” yemekleri kutsamasına kimse engel olamaz!” diyerek, Hz. Yusuf’a düşmanlık ilan ederler. “Amon” heykeltıraşın yonttuğu taş bir heykel. Hz. Yusuf’un tutum ve davranışları eğitim ile öğretimde model bir sistem. Peygamberlerin tahammüllü olmadıkları anlayış, Allah’a karşı başka tanrı iddialarıdır. Hz. Yusuf, batıl inanç iddialarını çürütürken dahi hiç kimsenin inancına saygısızlık yapmaz. Amentü inancından gayri hiçbir inanca iltifat göstermez. Hakikati, realitenin ölçülerinde dile getirirken bile başka bir inanca hakaret etmez. “Kendisini korumaya muktedir olmayanın başkalarını nasıl koruyacağını” belirterek tanrılık anti tezlerini çürütür.

Görmemek için gözlerini kendi bağlayana kim ne gösterebilir? Peygamber de olsa realiteyi görmek istemeyene hiç kimse bir şey gösteremez. Hz. Yusuf kıssası, iktisadi kalkınmadan sosyolojik yapıya örnek bir kıssa... İsteyen aklı nispetinde dersini alır. Kendine güvenen de gözünü ve kulağını kapayıp keyfine bakar. Bu kıssanın evrensel hukuka ışık tuttuğu malum! Ne hazin ki, masumların her devirde iftiraya maruz kalma ihtimali mevcut. Züleyha’nın iftirasına maruz kalan Yusuf’un suçsuzluğunun ortaya çıkarılması mağdurlar için önemli örnek. Peygamberlerin görev amaçları sorun çıkarmak değil bilakis insanların sorunlarını çözmektir. Omuzlara yük olmaktan ziyade toplumun yükünü omuzlamaktır.   

Yusuf suresinde: “ …Kadın, arzuladığı şeyi ondan elde etmek istedi ve kapıları kilitledi… Ona, istek duymuştu… Kadın, arkadan çekiştirdi. Yusuf’un göleğini yırttı… Kapıda, kadının kocasına rastladılar... Kadın: “Senin ailene kötülük yapmak isteyenin cezası zindana atılmak ya da can yakıcı bir azaptır… Yusuf: “Bu kadın, arzusunu benimle tatmin etmek istedi.” dedi. Kadının akrabalarından biri de şahitlikte: “Şayet onun gömleği önden yırtılmışsa kadın doğru söylemiştir… Eğer gömlek arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylemiştir. Yusuf, o zaman doğru söyleyendir.” dedi.

 

Tanık ve ispat, hukukun temel direğidir. Şahidin akrabası da olsa tarafların nüfuz gücüne bakmadan doğruyu dile getirmiş ve karar da ona göre verilip mazlum mağdur edilmemişse adalet tecelli etmiş, hak da yerini bulmuştur.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!