“Bizim bildiğimiz bir hakikat vardır ki Rum ilkokullarından tutunuz da orta ve liselere varıncaya kadar her gün öğrencilerin beyinlerine ENOSİS zehiri enjekte edilmekte ve daha da ileri gidilerek okula devam etmeyenleri de radyo ve televizyonla bilinçlendirerek ayakta tutmaktadırlar.” 1969 

Dr. Fazıl KÜÇÜK

            Yunanlı ve Kıbrıslı Rum siyasetçilerin Türkiye’ye saldırabilmek için her olanağı fırsata çevirmeleri konusunda kimse ellerine su dökemez. Başbakan Bay Mitçotakis Amerika’da verilen gazdan sonra iyice saldırganlaşıyor. Bunun temelindeki nedenin ülkesinin bazı bölgelerine Amerikalı askerleri konuşlandır-mış olmasının etkili olduğunu kaydetmek istiyoruz.  Soğuk Savaş yöntemlerinin gerilerde kalması gerektiğini düşünürken yanıldığımızı da kabul etmek durumundayız. Sıklıkla yineliyoruz. Bugüne değin yapılan savaşların hiçbir ülkeye yıkım, acı ve gözyaşının ötesinde miras bırakmadığı biliniyor.

Sorumluluk taşıdığı dönemde Bay Aleksis Çipras’ın Türkiye konusunda şimdiki Başbakandan hiç de geri kalmadığı biliniyor. Bir yandan barış elini uzatır gibi yaparken Türk – Yunan gerilimi konusunda, ’Milliyetçilik her ülkede sadece barış ve toplumsal birlikteliği değil de demokrasiyi tehlikeye sokar’ diyor. Buna koşut ülkesinin NATO üsleri nedeniyle batının ileri karakolu haline geldiğini belirterek “umarım olmaz. Ama eğer egemenliğimizi savunmamız gerekirse kendimizi kandırmayalım. Bir başımıza olacağız” uyarısında bulunuyor.

Bay Mitçotakis, Doğu Akdeniz’de bulunan gazın AB ülkelerine ulaştırıl-ması için ülkesinin her türlü özveriyi göstereceğini söylüyor. Döşenecek boru hattıyla ilgili Yunanistan’ın dışlanmasını kabul edemeyeceklerini belirtiyor. Boru hattının yapım maliyetinin 10 milyar dolar civarında olacağı daha önceleri açıklanmış ve maliyetin yüksek olması nedeniyle proje askıya alınmıştı.

Mitçotakis Ege Adalarını anlaşmalara aykırı olarak silahlandıranın kendi ülkesi değilmiş gibi Türkiye’ye saldırıyor ve yanıtını da alıyor.  Burada dikkati çeken en önemli husus ülkesinin NATO’ya pazarlanması sonrasında saldırgan-lığının ivme kazanıyor olmasıdır. Diğer yandan Almanya’nın da Yunanistan’ın söylemlerinden yola çıkarak egemenlik konusunda destek veriyor olmasıdır. Yapılan açıklamada “Yunanistan’ın hava sahasını işgal etmek ve adaların üzerinden uçmak doğru değildir. Ters tepiyor. Aynı zamanda ittifakın ruhuna aykırı görülüyor” görüşü öne çıkarılıyor.

AB ülkelerinin Ukrayna’ya yapılan Rusya saldırısı sonrasında uygulamaya koydukları ambargolara karşın Rusya’nın da adı geçen ülkelere doğal gaz ve petrol satışına sınırlama getiriyor olması sınırlı da olsa sıkıntı yaratmaya çağrı çıkarıyor. İsrail ve Mısır Doğu Akdeniz’de bulunan gazın satışı için anlaşmaya imza attılar. Kahire’de imzalanan anlaşma sonrasında İsrail Enerji Bakanı “Avrupa ile doğalgazı paylaşma ve enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye katkısı olacağını” söylüyor.

AB’nin Rusya’ya uygulayacağını açıkladığı ambargolar tartışılırken Macaristan karşı çıkıyordu. Adı geçen ülkeyi dışlayıp gerekli adımları atacaklarını belirtiyorlardı. Buna karşın Macaristan Rusya’dan petrol almayı sürgit edeceğini belirtiyordu.  

Türk Yunan ilişkilerinin düzeltilebilmesi için üzerinde durulması gereken en önemli husus Soğuk Savaş yöntemlerinin kullanımdan kaldırılması çalışma-larına ivme kazandırılmasıdır. Yunanlı yöneticilerin sürekli olarak Türkiye tarafından mağdur edildiklerinin türküsünü çığırmaktan vazgeçmeleri bölge barışı için yaşamsal önemdedir.

Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü konusunda adım atılmasının ve bölge barışının sağlanmasının birincil koşulunun Türk-Yunan çatışmasından geçmediğinin bilinmesi gerekiyor mu ne...

SEVGİ ile kalınız…

Ahmet GÖKSAN
[email protected]