Var olalı insanlığın en büyük problemi kirlilikten arınamamak olmuştur. Birileri arınmanın gayretinde iken birileri de kirletmenin derdinde... Kirden arınmış ve arınmasını bilenlere ne mutlu! İnsanda kirlenme iki türlüdür. Biri fiziki ve diğeri de fikridir. İnsanın “FİKRİ” kirlenmeye görsün. Dünyayı kirleten de, arıtan da insandır. Akli yapısı kirli insan, neyi arıtacak ki? Kirli düşünceli insanın ıslahı güçtür.  Bu tür kirlenme,  ruhsal hastalıktır.

Günümüzde insanlık kendi oluşturduğu “KİR” deryasında boğulmak üzere… İnsanlık fikri kirlerden arınmaya muhtaç… Ne hazindir ki, zihni kirli kişiler nifak, tefrika, haset, gıybet, koğuculuk, gasp, dolandırıcılık, hokkabazlık, iftira, yalan, şarlatanlık, madrabazlık, yobazlık, sahtekârlık, istismar vs. tüm kötülüklere meyyaldir. Bu tiplerin amacı suyu bulandırıp kaos çıkarmaktır. Bu tür menfi haller toplumsal rahatsızlık doğurur. Toplumun güven duygusunu zedeler. Netice de, üzüntü ve mağduriyetler çoğalır. Kirli zihinler, etraflarına sürekli kayı ve panik saçarlar. Fikri kirden kendisini korumasını becerenler kutlu insanlardır.

 

Zihinsel kirlilik, toplum gayretiyle bertaraf edilir. Zihni temizlik eğitim ve öğretimle olur. Fikri kirliliğin yaygın olduğu toplumlarda; kin ve öfke hükümrandır. Sosyal dayanışmanın yaygın, eğitim ve öğretimin gelişkin olduğu toplumlarda zihni kirleten amiller pek yaşam ortamı bulamazlar. İnsan, doğası gereği temizdir. Yaradan, insanın temiz olmasını emir buyurur. Ruhsal hastalıklara yol açan her türlü ahvalden arınmışlık ister. Fiziki temizlik kolaydır. Zor olan “fikri” temizliktir. Fikri temizlik toplumsal mücadeleyle olur. Hile ve aldatmanın hüner sayıldığı toplumlar hakkaniyete itibar etmez. Öylesi toplumlarda hak denilince akarsular durmaz. Kirli akıllar, hukukun üzerine gölge düşürmeye çalışırlar.

 

İnsanın bu dünyaya geliş kapısı doğum ve gidiş kapısı ise ölümdür. Bu kapılardan geçiş vizeleri önceden yapılmıştır. Hiç kimse, bir başkasının geliş ya da geçiş hakkını ihlâl edemez. Biri, diğerinin sırasına geçemez. Her kesin dünyada kalacağı süre evvelden belirlenmiştir.  İnsanlık ruhsal ve bedensel temizliği sağladığında yaşam güzelleşecektir.

 

Toplumsal yaşamda mutluluk, güven ve barış anlamını “fikri” temizlikle bulacaktır.  Fikri kirler hoş görü, sevgi, saygı, paylaşım, dayanışma, kaynaşma ve adalet anlayışıyla bertaraf edilirler. Haset, gıybet, yalan, iftira, gammaz, hırsızlık ve sömürü gibi hastalıkların “panzehri” hoş görü, sevgi, saygı, paylaşım, dayanışma, kaynaşma, adil davranış, eğitim ve öğretimdir. İnsan yaşadıkça nefes alıp verecektir. Nefes alıp verdikçe yaşayacaktır.

 

Yaşamın önemli anı, son nefeste kişinin nasıl bir durumla karşı karşıya kalacağıdır.   Kişinin kaygı ve ümitleri bu noktaya endekslidir. Aklıselim insan bu anın hesabıyla fikri ve fiziki temizliğe özen gösterir. Tövbe suresi ayet 109’da, Allah: “…Allah da tertemiz olanları sever.” buyuruyor. Son nefes hâlini sağlıklı düşünebilen insan fitne ve fesatla uğraşır mı? Dünya herkesin sığacağı kadar geniştir. O nedenle herkes akıl ve gönül dünyasını geniş tutsun.

 

Fikri kirlenmelerin önüne geçildikçe hak gaspları önlenecektir. Toplumsal güven sarsılmayacaktır. İnsani değerler ayakta kalacaktır. Güven duygusu sağlam kaldıkça toplumsal huzur ifsat olmaz.  Son nefesin huzur ve güveni insani değerlerle ilişkiye bağlıdır. Enes bin Malik: - Peygamber’in hizmetine ilk girdiğim zaman sekiz yaşımda idim. Bana ilk öğrettiklerinden biri de şudur: “Ey Enes, kalbinde Müslüman birini aldatmanın duygusu ile ne bir gece yat. Ne de bir gündüz geçir. Bu benim sünnetimdir. O hâlde Müslüman kalbinde olan kibir, kin, hile ve haset gibi ne varsa çıkarıp atmalıdır. Amellerin en üstünü budur.” duyurdu. Ahnef b. Kays’a şöyle soruldu: -İnsanlık nedir?  Cevabında: “Devletli iken tevazu sahibi olmak… İntikam alacak gücü varken affı tercih etmek. İhtiyaç sahibine mihnet duyurmadan vermek…” buyurdular. Zihni ifsat eden pis ve zehirli düşüncelerin akla girmesi insan için görünmez düşmandır.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!