Türkiye’m, geçmiş olsun! 06 Şubat 2023 Günü 04.17’de 7,7 şiddetinde meydana gelen depremin acı haberini imsak vakti aldım. Artçı sarsıntılar sırasında saat 13.43’te de 7,6 şiddetli ikinci deprem vuku buldu.  Merkez üssü Kahramanmaraş olan iki deprem on ilimizi vurdu. Acımız büyük. Allah, tekrarından ve beterinden korusun. Deprem etki alanında kalan Kahramanmaraş, Adıyaman, Kilis, Gaziantep, Osmaniye, Antakya, Şanlıurfa, Malatya, Diyarbakır, Adana illerimiz. Ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar, arama-kurtarma ve yardım ekiplerine kolaylıklar dilerim!

Allah, depremzedelerin yar ve yardımcısı olsun. Milli birlik ve beraberlik ruhuyla kenetlenip yaralarımızı birlikte saralım. Zaman, birlik ve beraberlikten en üst verimin alınacağı zaman... Mağdurları, muhtaçları sahiplenmek insanlık borcumuz. Sıkıntılı zamanları el ele, gönül gönüle aşmak insani sorumluluğumuz. Allah, fırsatçıları emellerine ulaştırmasın! İnsani değer ölçüleri kişisel çıkarlar uğruna ayaklar altına düşmesin. Ne yazık ki, bazılarında beşeri ilişkilere fesat, nifak, merhametsizlik, adaletsizlik gibi marazi durumlar bulaşmış. Toplumlarda hukukun üstünlüğü ile hakkın kutsallığına sadakat oldukça mağdurlar ve muhtaçlar güvende olacaktır.

Değerli dostlar! Elli yıl öncesi güzel yurdumuzun güzide şehirlerinin eski sokaklarında hayatın eski sayfalarına birlikte göz atalım.  Bakalım neleri, nasıl hatırlayacağız. O hatıraların her birinde bir güzellik ve bir kültür yatıyordu. O zamanların değer ölçülerinden insani ilişkilerde hakkaniyet, merhamet, güven, sevgi, saygı, kanaat, hoşgörü ve dayanışma kişisel çıkarların üstünde idi. Acıları, neşeleri birlikte paylaşmak onların özelliğiydi.

Türkiye’miz şehirlerinin eski sokaklarında komşular birbirinin mal, can ve çocuklarının emniyet sibobuydu. O sokaklarda herkesin her şeyi güvende olurdu. Mahallede bazı çıkmaz sokaklar olurdu. Çıkmaz sokaklar kontrol mekanizmalarıydı. Sokağa giren yabancılar çıkmaz sokaklarda bilinirdi. Zararlı olup olmadığı tespit edilir gerekene yardım, gerekene ikaz yapılırdı. Lüzumunda da kolluk kuvvetlerine bildirilirdi. Eski sokaklar yardımlaşma ve dayanışmanın kontrol manevralarıydı. Çocuklar, sokakta oynarken komşuluk ilişkileri kaynaklı kültürel değerlerde yetişir, yetiştirilirdi.

Elli yıl öncesinin sokaklarında seyyar satıcılar yoğurt, ciğer, dondurma, limonata, boza, elma şekeri, kâğıt helva, pamuk helva, halı, kilim, tencere, tabak, sebze, meyve, pırtı vs. satarlardı. Satın alan mahalleli kendisine bir şeyler alırken durumu zayıf olana da bir şeyler alırdı. Alıp vereceğini ihtiyaç sahibini rencide etmeden, etrafa belli etmeden, gösteriş ve riyasız tavırla verirdi. Böyle durumlar komşuluk ve beşeri ilişkilerinin gelişmesini sağlardı. Çarşıdan filede getirilen her ne ise içtekini göstermez ambalajlı getirilirdi. Sokaklar “delisi ile velisini” belli etmeden el ele, gönül günüle sıkıntıları birlikte aşardı.

Eski sokaklar öz kültürümüzün yaşanıp yaşatıldığı hayat okullarıydı. Mehmetçikler ve Ayşecikler bu sokaklarda milli ve manevi kültürün zenginliğiyle yetişip vatanın yılmaz savunucusu oldular. Bacası tütmeyen, evinden yemek kokusu gelmeyen, perdesi sıyrılmayanın sessiz feryadına radar işlev görürdü, o sokaklar. Sokak satıcıları işinin özelliğinde satıp akşam evlerine dönerken helal kazançla dönmeyi şiar bilirlerdi. Eski sokaklarda küçükler, büyüklerden dualar alırdı.

O sokaklar görgü, samimiyet, özveri, paylaşım gibi değerlerin eğitim ve kültür merkezleriydi. Kapı önlerine oturup sohbet eden nineleri, anneleri, bacıları, büyükten küçüğe tüm beyleri kutlarım. Komşuluk bağlarını bağda tutan, beşeri münasebetleri ayakta tutan bu tavırlardı. O sokaklarda herkes birbirinin duacısıydı. Bir çocuk elinde yiyecekle sokağa çıkmışsa; büyükler tarafından “Yediğini görenle paylaşacaksan tamam… Değilse, git evinizde ye de öyle çık sokağa.” şeklinde ikaz edilirdi.

O sokakların büyükleri: “Allah, sana yardım imkânı vermişken mağdurlara, muhtaçlara yardım etmeye bak! Dua edenlerin varken bol bol dua almaya çalış. Ah almaktan da kaç, kaça bildiğince... Mazlumun, mağdurun ahını alma. Hayır, dua almaya bak. Hayır dua eden ve yardım severlerden ol.  Aklından iyiliği, gönlünden merhameti esme! Ne yapacaksan ilahi kudretin azametini, adaletini, merhametini ve gazabını unutmadan yap!” diye, tembih yaparlardı.

Hz. Musa’nın insanlığa ders nitelindeki duasını Allah, Kasas suresi ayet 24’de: “Ey Rabbim! Bana vereceğin hayrına muhtacım!” bildirmiş. Hz. Musa’nın yalvarışla istekte bulunduğu bu dua hürmetine Ya Rab! Bizim de rızana uygun isteklerimizi boş çevirme. Ya Rab! Rahmetine daim muhtacız! Öfkenden merhametine, hiddetinden şefkatine sığınırız. Kötülerden kötülüklerden milletimizi, devletimizi koru! ÂMİN!

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!








Yunus Emre GÜLLÜ - 11 ŞUBAT 2023 / Milli irade