Geçen Perşembe günkü yazının başlığı “Son bir haftanın gündemi Çarşambaya sığmış gibi” idi.

Son bir haftanın gündemini, 6 yaşındaki kızını müritlerinden birine “gelin eden!” bir tarikat şeyhinin “yediği naneler” oluşturuyordu. Üstelik olay 2 yıl öncesinden bilinmesine, yargıya taşınmasına rağmen  devletin kılı kıpırdamamıştı. Meslektaşımız Timur Soykan’ın ortaya çıkardığı skandalın ardından gelen kamuoyu tepkisi sonuç verdi;

-Şeyh kayınpeder, damat mürit nihayet gözaltına alınıp, tutuklandı!..

Kamuoyunun tepkisel gücüydü bu sonuç…



Ahmak davası kararı!..

Çarşambanın esas gündemiyse, Ekrem İmamoğlu hakkında bir yıldır süren davada karar açıklanma olasılığı oluşturuyordu. Adli ve siyasi tarihimize “ahmak davası” olarak geçecek olan dava çoğu kişinin beklentisinin tersine karara bağlandı;

-İmamoğlu’na 2 yıl 6 ay 15 gün hapis ve siyaset yasağı!...

Mahkeme, avukatlara “savunma hazırlama” amacıyla 2 saatlik süre vererek karar açıklanmasını saat 18’e bırakınca biz de yazıyı şu cümle ile noktalamıştık;

-İmamoğlu “kutlamak ya da eleştirmek” amaçlı olarak saat 16’da İstanbulluları Saraçhaneye çağırdı. Ne karar çıkarsa çıksın, çok tartışılacağı kesin!..

Öyle de oldu. Çarşamba akşamından başlayarak, Pazar gününe kadar sürdü. Daha da günlerce süreceği gibi.

Şimdi süregelen tepkiler ve gelişmeler, eleştiriler ve  tartışmaları özetlemeye çalışalım. Özetlemeye dedim, onların her biri bir-iki yazı konusu aslında.



“Neden Almanya’ya gittin?”

 Başkan Ekrem İmamoğlu odasında partili, partisiz hukukçularla karara ilişkin ilk değerlendirmelerini yaparken, Saraçhane ‘İBB’nin önü’ akın akın gelen hemşerileriyle dolmaya başlamıştı.

Başkan’ın “16.00’da buluşalım” çağrısını yaptıktan kısa bir süre sonra İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Yola çıktım, orada buluşmaya geliyorum” şeklinde bir tvit attı. Saat 18.00’de karar açıklandığında da İmamoğlu’nun yanında, makam odasındaydı.  “Üzülme, bu şarkı burada bitmeyecek.” Anlamında Başkan’a sarılarak “teselli” edecekti.

Ayrıca Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu başta makama gelerek tepkisini dile getirerek. 6’lı Masa’nın diğer liderleri de mesajlarla karara tepkilerini dile getirdiler. Saraçhane’ye gelenler arasında en anlamlı tepkiyi veren Nermin Abadan Unat vardı. 102 yaşındaki asırlık çınar tepkisini şöyle açıklayacaktı;

“-Oyuma sahip çıkmaya geldim!..”

O sabah önceden planlanmış Almanya gezisine çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ne yapıyordu?

-İmamoğlu ile bizzat görüşerek ve davayı izleyen yardımcıların bilgi alarak,  gelişmeleri izliyor ve özel uçak temin ederek, İstanbul’a dönüş yoluna başlıyordu.


***


Kemal Bey’in görüşmeleri bununla da sınırlı kalmamış, Masa’nın diğer liderleriyle de görüşerek, ertesi gün saat 18.00’de Saraçhane’de buluşmak üzere randevulaşmıştı. O buluşma için Ekrem Bey’e ve partisinin kurmaylarına gerekli duyuru ve hazırlıklar için talimatlarını vermişti.

Tepkili seçmenler de o randevuya büyük bir tepkisel coşkuyla koşarak geleceklerdi. Bu aynı zamanda, 6’lı Masa liderlerinin “ete-kemiğe bürünmüş halleriyle” ilk kez kalabalıklar karşısında sahne alışlarıydı.

“-Seçim mitinglerinin bir provası gibi… “



Dibi tutmayasıya kadar!

O, yüzbinlerin buluşması, ekranlarda gerektiği gibi tekrarlar ve yorumlarla verildi. Ama ondan sonra mırıldanmalar, sonra da Kemal Bey’e daha bir açıktan eleştiriler yamaya başladı. Eleştirilerin odağındaki eleştiri, “Kemal Bey o gün karar açıklanacağını bile, bile!” neden Almanya’ya gitmişti. Bir zamanların “yetmez ama evet”çilere  “Çeyrek adım mesafede bulunan medya bülbüllerinden biri, sanki bir bilineni kendisi icat etmiş gibi sesleniyordu;

“-Siyaset boşluğu sevmez, o boşluğu biri çıkar doldurur!”

O kehanetiyle(!) de Çarşamba akşamı İmamoğlu’nun yanında Meral Akşenir’in olmasını anlatmak istiyordu.


***


Anlaşılan bu pilav, seçimlere kadar daha çok su kaldıracak. Ki biz de pilava su katmaya devam edeceğiz.

-Ta ki, dibi tutmayasıya kadar!..