1 Mayıs, sadece bir tarih değildir. 1 Mayıs, alın terinin, direnişin ve emeğin simgesidir. İnsanca yaşamın ve adil bir düzenin mümkün olduğuna inanan milyonlarca insanın sesidir. İşte bu yüzden, her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçiler meydanlarda olacak. Çünkü unutulmamalıdır ki, 1 Mayıs, yüzyıllar boyunca süren mücadelelerin, direnişlerin, bedellerin ve kazanımların adıdır.
Eskişehir’de de 1 Mayıs’ın geçmişine baktığımızda, ne yazık ki uzun yıllar boyunca emek cephesinde bir bölünmüşlük gördük. DİSK, KESK, Tabip Odası ve TMMOB ayrı yerde miting yaptı, Türk-İş başka bir noktada. Bunu hep eleştirdim. Çünkü işçiler, emekçiler, 1 Mayıs’ta bile birleşemiyorsa, hangi gün bir araya geleceklerdi? Mücadele dediğimiz şey tek tek değil, omuz omuza verildiğinde anlam kazanır. Ayrı ayrı atılan sloganlar yankıdan öteye geçemez ama birleşen sesler dağları yerinden oynatabilir.
Son yıllarda bu tablonun değişmeye başladığını görmek, umut verici. Artık Eskişehir’de emek örgütleri bir araya geliyor. Farklılıklarını bir kenara bırakıp ortak taleplerde birleşiyorlar. Bu yıl da öyle olacak. DİSK, Türk-İş, KESK, Eskişehir-Bilecik Tabip Odası ve TMMOB yine kol kola yürüyecek. 1 Mayıs, saat 10.00’da Atatürk Bulvarı’ndan başlayacak yürüyüşle Odunpazarı Meydanı’nda kutlanacak. Aynı meydanda aynı sözü söylemek, aynı hedefe yürümek... Bu, belki de son yılların en büyük kazanımıdır.
1 Mayıs Tertip Komitesi’nin açıklamasında geçen şu cümleler oldukça dikkat çekici: “Unutmayalım ki emek varsa umut vardır. Emek varsa gelecek vardır.”
Bu, sadece güzel kurulmuş bir cümle değil; toplumsal gerçekliğin ta kendisi. Sabahın köründe kalkıp işe giden, akşam geç saatlerde yorgun argın evine dönen insanların hayatı üzerine kurulu bir sistemde yaşıyoruz. Biz varsak üretim var. Biz varsak yaşam sürüyor. Ama nedense, biz yoksak karar mekanizmalarında bir eksiklik hissedilmiyor! İşte bu çarpıklığa dur demek için var 1 Mayıs.
Açıklamada dikkat çeken bir başka vurgu da vergilerle ilgili: “Ürettiğimizin yanı sıra tüketiyoruz ve neredeyse vergi gelirlerinin yüzde 60’ını biz emekçiler ödüyoruz.”
Gerçekten de sabah kalkıp elektriği açtığımızda, suyu açtığımızda, otobüse bindiğimizde, marketten ekmek aldığımızda bile vergi ödüyoruz. Buna rağmen maalesef birçok sektörde, emekçiler hak ettiği ücreti alamıyor, buna bağlı olarak da hayat standartları istenilen seviyelere gelemiyor. İşte bu nedenle, işçiler daha adil, daha eşit, daha insanca bir yaşam için bugün yine alanlarda olacaklar. Taleplerini hep bir ağızdan haykıracaklar. Yaşasın emek, barış ve dayanışma! Yaşasın 1 Mayıs!