Ahlaki değerler, insani ilişkilerin sağlıklı işleyişini sağlar. İnsanlar, ahlaki değerlerin kalitesi nispetinde barışçıl, güvenli, huzurlu ve mutlu olurlar. Ahlaki değerler yitirildikçe toplumsal husumet, güvensizlik, huzursuzluk ve mutsuzluklar baş gösterir.

Ahlaki değerler, evrensel değerlerdir. Evrensel değerlerin kaynağı ilahi bildirgelerdir. İlahi besinden beslenmeyen değerler evrensellik kazanmaz. Ahlaki değerler, toplumlarda kötü huy ya da iyi huy gibi sıfatlarla değerlendirilir.

Bazı toplumlar, kendi ahlaki değerlerini kendisi üretir. Mahalli coğrafyada da olsa kirlenen ahlaki değerler, evrenselliğini yitirmeye başlar. Hangi değer olursa olsun, ilahi kaynaktan saptıkça kalitesinde yozlaşmalar olur. Toplumsal yapıda çürükler oluşur. Çürükler kokuştukça huzura, barışa, güvene ve mutluluğa “zül” düşer.

Evrensel değerleri özümsemiş toplumlarda insani değer, ahlaki değerler ile ölçülür. Bir insanın diğer insanlara göre ahlaki değer kalitesi, davranışları ile ortaya çıkar. Ahlaki değerler erozyona uğradıkça kişilik bozuklukları boş gösterir. Kişilik bozuklukları “cinnet” doğurur.

Önce kötü ahlakın ne demek olduğuna değinelim. Sonra da iyi ahlak konusunu ele alalım:

Kötüden gaye nedir? Neye ve nelere kötü denir? Ne, niye, kim, kime göre kötüdür? Kötü, her zaman kötü müdür yoksa bazen iyi bazen de kötü müdür? Bu soruların cevabını yeri geldikçe verelim.

Kötü, zararlı olan veya zararı istenmeyen söylem ve eylem demektir. Kim ki, başkalarının ya da kendisinin zararına olacak fiil ve sözleri sarf ediyorsa o kişi, kötü kişidir. Bir kişi, eyleminden veya söyleminden dolayı kötüdür. Bir kişi, kendisini kötü kişiler kategorisine layık görüyorsa vay o zatın hâline! Aslında hiçbir insan kötü değildir. Teke tekte hiçbir insan kötü değildir. İşin içine beşeri ilişkiler girdikçe kişilerin kötü ya da iyi davranışları ortaya dökülür.

Allah, hiçbir insanı kötü olsun diye yaratmaz. Allah, insanı kötülüğe de, iyiliğe de meyyal yaratır. Allah, insanı yaratır. Herkesi kendi idaresinde serbest bırakır. Dileyen iyiler tarafında, isteyende kötüler güruhunda yerini alır. İyilerden olan iyiliğinin karşılığını bir gün mutlak alır. Kötüler güruhundan olan da kötülüğünün cezasını muhakkak çeker.

Allah’ın insanı iradesinde serbest bırakmasının sırrı; iyiler ile kötüler arasındaki farkın ortaya çıkması içindir. İnsanlığa, sosyal çevresine, ailesine, kendisine, devletine ve milletine zarar verenin, verdiği zararı karşılıksız kalmaz. Kötülük yanlıları elbet yaptıkları kötülüğün bedelini bir gün öderler.

Her toplumun meşru veya gayri meşru değer yargıları vardır. Ahlaki değerler, meşru veya gayri meşru değer yargılarınca hayatiyet kazanırlar. Ahlaki değer yargıları insanların can, mal, ırz, inanç ve akli değerlerini tahkir, taciz ve tahrik ediyorsa o değer yargıları gayri meşru değer yargılarıdır. Ahlaki değer yargıları insanların can, mal, namus, inanç ve akıl sağlığını korumaya yönelikse o ahlaki değerler iyidir. İnsanın ahlaki değerlerinde can, mal, akıl, namus ve inanç değerlerine saldırgan bir tutum varsa o ahlaki değerler kötüdür.

Bir insanın cibilliyeti, evveliyattan değil sonradan bozulur. Cibilliyeti bozuk insanların ahlaki değerleri bozuktur. Cibilliyeti düzgünlerin ahlaki değerleri de düzgündür. İnsanın cibilliyetine etki eden faktörler genelde şunlardır. Sosyal çevre, aile efradı, aldığı eğitim gibi faktörlerin yanında servet, şehvet ve şöhret şımarıklığıdır. Daha ağır bir ifade ile azgınlığıdır.

İslam’ın gayesi, insanların güzel ahlak sahibi olmalarını sağlamaktır. İnsanları kötülüklerden bertaraf etmektir. Bu nedenle İslam dininde suçlular olmaz. Çünkü İslam, suçları ortadan kaldırır. İnsanı suç işleyecek düzeye düşürmez. Suçun işleneceği ortamların oluşmasına müsaade etmez.

İslam’ın hedefi toplumsal huzuru yaşatmaktır. Toplum barışına katkı yapmaktır. İnsani ilişkilerde adaletli davranmaktır. İnsanları kötülüklerden uzak tutmaktır. İyi hâllerle buluşturmaktır. Sosyoekonomik varlıkların dengeli dağılımını sağlamaktır. Yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmektir. Yaşamın nihayetinde ebedi yolculuğa çıkacak insanı kötülüklerden arındırmaktır. İyiliklerle behemehâl olmasını sağlamaktır. Mutmain bir vaziyette Allah’ın huzuruna ulaştırmayı temindir.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!