“O seçimlere şunun şurasında 6 ay gibi bir zaman kaldı. Bu durumda siyasetin bir parçası olarak 6’lı masanın altına odun taşıyanların da artamaya başlamasıyla hiç şaşırtıcı değil.

O odunları taşıyanların da, Masa’nın karşıtı siyasi oluşumun, yani Cumhur İttifakı’nın liderleri olması da öyle!. Sonra da siyasetin çeşitli kanatlarındaki diğer aktörlere dönüp ‘Hadi Bakalım, ateşleyin artık.’ demeleri de ayni anlamda.”

Yukarıdaki satırlar bir önceki yazımızın giriş bölümünden alınma. O satırlarda belirtilen, 6’lı Masa’nın altına “odun taşıyanları” irdelemek amacıyla başlayan yazı, zorunluktan masanın kuruluşuna ilişkin bilgilendirmelere yönelince yerimiz bitmiş, bugüne sarkmıştı.

***

Masayı oluşturan 6 parti liderinin ön görüşmelerinin ardında yapılan çalışmalarla hazırlanan ilk deklarasyon ile resmiyet kazandı. Şubat ayındaki bu resmiyet, hedefleri açıklayan protokol maddeleriyle de kamuoyunun gündemine girdi. Neydi o protokolün hedefleri? Özetle şöyle;

“Yeni bir Anayasa hazırlığı, buna uygun yasa çalışmaları, şu andaki sistemde yok edilen kurum ve kuruluşların revize edilmesi, Yargı sisteminin düzenlenmesi, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerini önemseyen bir anlayışın ifadesi.”

Ve bunu gerçekleştirecek “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme” dönülmesi.


Sağlam Masa!..

Görünen o ki, 6’lı Masa, ilk anlarda Cumhur İttifakı tarafından çok da önemsenmedi, küçümsendi.

-Bunlar 6 benzemez. Tutmaz, olmaz!..

Bu anlamda “6 benzemez ile oynanan (poker) kumar masasına” göndermede bulunulmuştu sözüm ona!

Tayyip ve Devlet beylerin değerlendirmeleri pek de haksız sayılmazdı. Kökleri, kökenleri. Geçmişten gelen tabanları, programları farkları partilerdi gerçekten. Ancak onları masada buluşturan, 20 yıllık AKP iktidarı ve son 7-8 senesinde onu destekleyen,  MHP anlayışının ülkeyi getirdiği yerdi.

***

O “yeri” de özetleyelim:

-Her anlamda, ama özellikle yargı sisteminin tümden iktidarın denetimine sokulması, Anayasa Mahkemesi kararlarına karşı kimi mahkemelerin aldığı “yok hükmünde” kararları. 

-Temel hak ve özgürlüklerin yasa ve kararnamelerle tırpanlanması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanamaz hale getirilmesi.

-Halkın haber alma özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar, Onu yerine getirmeye çalışan medya emekçilerinin soruşturmalara uğramaları ve hapse atılması ve nihayet sansür yasağı.

Bütün bunların alt başlıkları da vardır kuşkusuz ama en önemlisi;

-Ekonominin bozulması!.

 geniş halk kitlerinin tüm emekçilerin, esnafın, tüccarın, çiftçinin  yoksulluk sarmalına itilmesi,  enflasyonda son 30 yıl örneklerinde zirvelere ulaşılması…



‘Kumar masasına oturmam!’

6’lı Masayı dağıtma çabalarına gelince…

Önceden ve halen baş hedef Cumhuriyet Halk Partisi ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. PKK ve terör destekçiliğine, inanılmaz ama FETO’cülüğe  varan suçlama ve iftiralar!. 

Hakkını teslim edelim, bu “zırvalar” karşısında hem partisini hem de yaratıcısı olduğu masayı “sağlam tuttu” Kılıçdaroğlu.

İttifak’ın omurgasını oluşturan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’de öyle…  Önce, ayrıldığı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli bir “tavsiyede” bulundu kendisine;

“-Bu işleri bırak, evine dön!”

Hangi evine, MHP’ye mi yoksa ev halkının yanına mı!

Aradan geçen bir süreden sonra AKP Genel Başkanı Erdoğan da katıldı “tavsiye” halkasına;

“-Masayı terk et, Cumhur’a katıl!”

Meral Hanımın yanıtı manidardı;

“-Kumar masasına oturmam!”

Sürecin devamında Saadet Partisi ve Genel Başkan Temel Karamollaoğlu vardı. Kendisini ilk önce Saray’da bir görüşmeye çağırdı, görüştüler. Temel Bey “Değişen bir anlayış görmedim” yanıtıyla tavrını açıkladı.



Tek Adam’lık örneği

Olmadı bu kez SP’nin bilmem ne divanı başkanı Oğuzhan Asiltürk’ün üzerinden gitmeye çalıştı, Karamollaoğlu “sağlam” durunca bu da akamete uğradı!..

Gelelim, AKP’den kopup partileşen iki eski yol arkadaşına. En çok da Genel Başkan ve Başbakan atadığı Ahmet Davutoğlu’na yüklenmeyi çeşitli eleştiri ve göndermelerle sürdürdü.

Son hedef de DEVA’nın kurucusu ve Genel Başkanı Ali Babacan oldu. Baktı kendisine pek yaklaşmıyor ve yüz vermiyor. O’na da “Seni kim getirdi o makamlara ya” deyiverdi!

“Tek adam” oluşun son örneklerinden biri gibi..

***

Uzunca bir yazı ile “6’lı Masa” özeti böyle.  Ve masada oturanlar, 1 yıla yaklaşan çalışmalarının somut örneklerini  birkaç gün sonra (28 Kasım) açıklamaya başlayacaklar.