Geçtiğimiz Perşembe günün ilk  saatlerinde markete çıkmıştım. Karşısında su yükleme noktasında 15 kişiden oluşan insan kuyruğu biraz şaşırttı beni. “Demek bu kadar kişinin suyu bitmiş, aynı anda kartlarına doldurmak için buluşmuşlar!.” Gibisinden bir düşünce ile fazla önemsemedim.

Market çıkışında aynı kalabalığın biraz daha artığını görünce, eve dönüşümde ilk işim Milli İrade’nin internet sayfasına bakmak oldu. İlgili haber, AKP İl Başkanı Zihni Çalışkan’ın Kullanma suyuna yüzde 70 oranında zam yapılacağı açıklaması ve zammın eleştirisi üzerineydi.

Haberin içeriğinde, ESKİ’nin geçen yılbaşında yüzde 60, yıl içinde de yüzde 40 zam yapmasını eleştiriliyordu. Buna ek olarak ESKİ Genel kurulunda bir yüzde 70 zammı “İnsafsız” olarak nitelemesiydi. Doğrusu hak vermedim değil kendine.

Caz beyle gelen su!..

Su doldurma noktalarında kuyruklar devam edip gitmekte idi. Halen de sürmekte. Zihni Çalışkan, eleştirilerini yaparken, diğer bazı şehirlerdeki kullanma suyu üretme tekniklerinden örnekler verirken  Eskişehir’i örnek gösterirken “Biz suyu cazibe ile alıp işleyen nadir illerdeniz” gibisinden bir örnek de veriyor.

İşte bu noktada biraz duraksadım. Sanki Porsuk Barajından alınan su “doğrudan şebekeye veriliyor” gibisinden bir algı verilmek isteniyordu. Öyle olmadığını Zihni Bey de biliyor olmalı. Ama Karşı çıkış siyasetiinin bir parçasıydı  gibi geldi bana da.

Zamanında ESKİ Genel Kurullarının  bir üyesiydim, biliyordum kullanma suyunun nasıl üretildiğini, evlere, işyerlerine ulaşım aşamasındaki zorunlu giderleri. O sıralarda bir olay geldi aklıma.

Sanırım 1995 bütçe görüşmeleriydi. O aralar kimi belediyelerin, özellikle bahçe, park sulamalarını ücretsiz yaptığı gibisinden haberler yansıyordu. Bundan etkilenen DYP’li üyelerden bir arkadaş da ayni örneğin kentimizde de uygulanmasını ve önerilen zammın da biraz düşük tutulmasını teklif eden bir öneride bulundu. Doğrusu 15 kişilik meclis üyelerinde bu yönde de bir kanat belirmek üzere idi ki, Genel Müdür Faruk Karacay söz aldı

“Sayın meclis üyeleri, bu öneri, Su kanalizasyon idarelerinin  kuruluş kanunumuza aykırıdır. Buna göre değil bedava su vermek, üretim maliyetinin bir kuruş altına dahi su satmak yasaktır.”

Kulakları çınlasın Faruk Karaçay şu eklemeyi de yapıp, bitirmişti sözlerini;

“-Bu nedenle öneriye karar veren meclis üyeleri sorumlu tutuluyor, zarar oranında kendilerine zimmet çıkarılır.”

ESKİ Genel kurulunda hava birden değişmiş, öneri ret edilmişti!..

Ankara örneği yargıda.

Yine bu noktada Ankara Büyükşehir Meclisi’nin suda yüzde 50 indirim yapması, bunun üzerine de Büyükşehir Başkanının konuyu yasanın bu maddesine dayanarak hukuki süreç başlatması geldi aklıma.

***

Haftanın son gününde ESKİ Genel Müdürlüğü de bir açıklamayla girdi devreye.  Öncelikle AKP İl Başkanının suyur artıma tesislerine cazibe ile geldiği iddiasına karşı çıktı.  Sonrasında da üretim maliyetine etkili girdilerdeki artışlara değindi.  Personel, elektrik akaryakıt, hammadde ve arıtmada kullanılan kimyasallar.

İlk 3 maddedeki artışlar kamuoyunca biliniyor. Ama kimyasallardaki yüzde 200’lük artış yüzde 200 oranıyla dikkat çekici.

***

Durum-vaziyet şimdilik bu noktada. Ben yine de derim ki zam oranı “bir parça daha düşük” tutulabilirdi.