Bedenin ruhla konuşması devam ediyor: -Yüce Yaradanın koyduğu kurala kayıtsız şartsız inandım. Topraktan geldim, toprağa gidiyorum. Kara toprağın altına bir daha çıkmamak üzere gireceğim. Toprağa olan borcumu ödemeye gidiyorum. Bakara Suresinin 156. ayeti “Biz Allah’a aitiz, Allah’tan geldik yine Allah’a döneceğiz.” mucibince; her ne kadar ters istikamete gitsek de bütün yolların sonu Allah’a ulaşacaktır. Bütün yolların varış yeri Allah’a giden yola çıkacaktır. Bu yolda Allah’a kulluk borcumuzu ödemek için yürüyeceğiz. Ey ruh! Sen ve ben, ikimiz birlikte Allah’ın öfkesinden Allah’ın merhametine sığınalım. Sığınalım ki; Allah’ın rahmetine erelim. Araf Suresi ayet 48’de” Hz. Musa’nın kavmi: -“Yemin olsun ki, eğer Rabbimiz bize acımaz ve bağışlamazsa, muhakkak hüsrana düşenlerden olacağız! Dediler.” Buyruluyor. Haydi! Yolun, yolumuz açık olsun! Ruh, tekrar dile gelir: -Ey beden, korkma! Biz, seninle dünyada sadece üç şeyden korktuk. Allah, insan şu üç şeyden korksun, buyurdu. Allah’ın bir benden, bir benden korkmayandan, bir de kendinizden korkun buyruğuna dünyada uygun hareket etik. Kimseye kötülük etmedik. Bozgunculuk yapmadık. Fesat çıkarmadık. Laf getirip götürmedik. Harama, helâle dikkat ettik. Kimsenin kapısını taşlamadık. Kimsenin penceresine yanlış gözle bakmadık. Ölçüyü, doğru tuttuk. Büyüğü küçüğü bildik. Allah’tan korktuk. Kuldan utandık. İmanın 6 esasına inandık. İnandık, iman ettik. Allah’a kulluk vazifemizi yapmaya çalıştık. Şimdi ümit ve korku ile Allah’ın huzuruna gidiyoruz. Allah’ın rahmetini ümit ederek, azabından korkarak Allah’a gidiyoruz. Allah’ın rızasını kazandığımızı ümit ediyorum. Ümitle, Allah’a gidiyoruz. Yunus Suresi 62, 63 ve 64. ayetlerinde “Biliniz ki, Allah’ın velileri için hiç bir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır… Veliler, o kimselerdir ki, Allah’a iman edip emirlerine aykırı hareket etmekten sakınanlardır… Onlar için dünya hayatında da (Kur’an’ın ve Peygamberin haberleriyle, ahirette de (Cennet’le) müjdeler vardır. Allah’ın verdiği sözde asla bir değişiklik yoktur. İşte bu (Cennetle müjdelenme) en büyük kurtuluştur.” ) Allah’tan korkarak, merhametine sığınarak ötelerin ötesine gidiyoruz. Amentü inancına göre ötelerin ötesinde buluşmak dileğiyle seni Allah’a emanet ediyorum. Dünyada, gayemiz Allah’a giden yolda ilerlemekti. Beden, ruha: -Sen de korkma! Allah dualarımızı kabul, amellerimizi makbul eder, inşallah! Diye söyleştikleri düşünülen binlerce mevtanın kim bilir kaçının cansız bedenleri baraj suları altında kaldı. Kur’an’ın Araf Suresinin 151 ve 155. ayetlerinde “… Hz. Musa dedi ki: Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla ve bizi rahmetinin içine koy. Sen, merhamet edenlerin en merhametlisisin… Sen, bizim sahibimizsin, artık bizi bağışla, merhamet buyur. Sen, affedenlerin en hayırlısısın!” Bir peygamber olarak Hz. Musa’nın yaşam biçiminin sonu için Allah’tan merhamet dilemesi hangi insana ders olmaz ki? Düşünen akıl sahipleri, Kur’an’da anlatılan Hz. Musa’nın kıssalarının hangisinden ders çıkarmaz ki? Bize düşen görev; bir zamanlar âlemin en değerli varlığı olan bu insanların Cennet-i Âlânın yüceliklerine gitmeleri için dua etmektir. Allah’ın o insanlar üzerine rahmet indirmesini istemektir. Bir insanın bir başka insan için Allah’a istiğfar etmesi erdemliktir. Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!