Anadolu Üniversitesi özellikle Açık Öğretim alanında dünyanın sayılı üniversitelerinin başında geliyor. TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda görüşülen Yükseköğretim Kanunu’nda yapılan değişiklik ile açık öğretim fakültelerinin elindeki kaynakların gelirlerinin yüzde 80’inin YÖK’e aktarılması planlanıyor. 1 milyon 400 bin civarında öğrencisi bulunan Anadolu Üniversitesi’ni düşündüğümüzde ise bu meblağ 100 milyonlarca lirayı buluyor. Gerekçe ise doktora öğrencilerine burs verilecek olması. Gerekçe iyi hoş da, doktora öğrencilerine burs verilmesinin yolu diğer öğrencilerin kaynağının kesilmesi mi? Anadolu Üniversitesi’nin öğrenciler tarafından tercih edilmesinin sebeplerinden bir tanesi de imkanlarının geniş olması. Bu geniş imkanların kaynağı da AÖF’ten gelmekte. Şimdi siz kalkıp bu geliri üniversitenin elinden alırsanız, deyim yerindeyse gerçekten Anadolu’da sıradan bir üniversite haline getirirsiniz. Bırakın üniversite bu geliri öğrencilerine daha çok teknolojik imkan sunmak, eğitim olanaklarını artırmak üzere kullansın.

ŞEHRİN GELECEĞİNİ DE ETKİLER

Öte yandan Anadolu Üniversitesi’nin böyle bir geliri kaybetmesi, sadece öğrencileri değil, sanayicisinden esnafına kadar tüm şehir halkını etkileyecek. Üniversitenin bugüne kadar bu şehre kazandırdığı değerler az değil. Eskişehirspor’un yeni stadyumu üniversitenin bağışı ile yapıldı. URAYSİM projesi ile Eskişehir sanayisi de yeni bir soluk kazanacak. Üniversitenin elinden geliri alınırsa, bir daha böyle projeler ancak hayallerde kalır. Üniversite kendi yağında kavrulmaya çalışır, şehre destek olmak için maalesef böyle büyük kaynakları ayıramaz. Sadece üniversitenin değil, Eskişehir’in de geleceği önemli ölçüde etkilenir. İş işten geçmeden kentimizin sivil toplum örgütleri, milletvekilleri, Anadolu Üniversitesi Rektörü Şafak Ertan Çomaklı, YÖK üyesi Anadolu Üniversitesi’nin de eski rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan ve Eskişehir halkı bu duruma sesini çıkartmalı ve gerekli tepkiyi göstermeli. Herkesi ben ve benim gibi milyonların mezun olduğu üniversitemizin kazanımlarına sahip çıkmaya davet ediyorum.

2 GÜN AÇLIK DEĞİL VİRÜS ÖLDÜREBİLİR

Sokağa çıkma yasağının geç duyurulması büyük tepkilere neden olmuştu. Vatandaşların bakkallara ve fırınlara akın etmesi, sosyal mesafe kurallarını hiçe saymaları virüsle mücadele konusunda atılan adımları resmen baltalar gibiydi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da tüm sorumluluğu üstlenerek istifa etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kabul etmemiş olsa da Soylu’nun bu davranışı güzel bir örnek teşkil etti. Türkiye’de birçok olay yaşandı, birçok kez istifalar istendi ama ilk kez bu çağrılar karşılık buldu. Bu sefer ne değişikti, Bakan Soylu ne düşündü bilemeyiz. Ancak istifanın bir sorumluluk alma şekli olduğunu en azından bizlere hatırlatmış oldu. Hoş ben Sağlık Bakanı Fahrettin Koca istifa eder diye bekliyordum. ‘Ya birader ben boşuna mı uğraşıyorum, şu hale bak günlerdir uyarıyorum, bakkallar ve fırınlarda insanlar üst üste. Başlarım yapacağınız işe’ diyerek istifayı basabilirdi. Şaka bir yana da bizim halkımızda da biraz sıkıntı var. Gerçekten Bakan Koca hemen hemen her gün televizyonlardaydı. Sosyal medyadan ayrı uyardı. Sadece Bakan Koca değil, belediyeler, valilikler aklınıza gelebilecek neredeyse her kurum ‘Sosyal mesafeye uyun’ diye çağrı yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bizzat 3 adım kuralı getirdi. Gel gelelim sanki savaş çıkmış gibi insanlar iç içe alışveriş yaptı. Demeyeyim diyorum ama alt tarafı 2 gün ya. Yemek bile yemesen ölmezsin. Ama virüsten ölürsün be güzel kardeşim, güzel ağabeyim ablacım. Hadi yasak duyuruldu koşa koşa markete çıktınız. Bir de yasak bitince markete koşanlar var. Onları da anlayabilmiş değilim. Gece 00.00’da akaryakıt istasyonlarında kuyruk oluşmuş. Sabahı bekleyemeyecek aciliyette evinizde ne eksikti gerçekten çok merak ediyorum. Uzun lafın kısası, tamam sokağa çıkma yasağının uygulanmasında sorunlar oldu. Daha erken açıklanabilirdi. Açıklama daha detaylı olabilirdi. Halka su ve ekmek dağıtılacağı, eczanelerin açık olacağı açıklama ile birlikte duyurulabilirdi. Ancak gel gelelim bizim vatandaşımızın da bazen vurdumduymazlığı öyle bir tutuyor ki önüne geçmenin imkanı yok. İleride yine bir sokağa çıkma yasağı uygulanırsa umarım herkes gereken dersi bu olaylardan çıkarır ve yaşananlar tekrarlanmaz.