İnsan, korku ve ümitle yaşar. Korku ve ümitle ölür. Tarihe bakıldığında, insanlığın korkudan kurtulma çırpınışları ile umutlara kavuşmanın çabasında olduğu görülecektir. İnsan, bütün zamanlarda korkudan kaçış ve ümide kavuşmanın arayışındadır. İnsanı, korkutan amil gelecek kaygısıdır. Ümide sevk eden “ati” beklentisidir.

 

Kim, kimden ve neden korkar? Kim neyi, niçin ümit eder? Korku ve ümit, yeterince olduğunda doğru ve güzeldir. Asılsız korku ve ümit insanı felakete sürükler. Korku ve ümidi yerinde ve yeterince olan kazanır.   İnsan, korku ve ümidi doğru oldukça çıkmazları aşacaktır. Mutlak irade, ümitle alâkalı uyarıyı Yakup Peygamber’in şahsında tüm insanlığa şamil Yusuf suresi ayet 87’de “Ey oğullarım! Gidin kardeşiniz Yusuf’u araştırın. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. İnkârcılardan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.” buyuruyor.  Bu kuralı, Allah koymuş. Allah’ın koyduğu kuralı bozmaya, kimin gücü yeter? İnsan, ümitlerine kavuşmak için iyi hâlleri artırmaz mı? Korkulardan kurtulmak için kötü tutumdan kaçınmaz mı?

 

İnsani ilişkilere bakıldığında “şeytani atakları” oldukça fazla görmek mümkün...  Durumu, abarttığımı zannetmeyin. Aksini düşünenler, günlük olaylara baksınlar. Baktıklarında, hadisenin daha da vahimlerini görecekler. Şeytani ataklar kadın, uyuşturucu, kumar ve parasal ilişkilerde tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmakta... Şeytandan söz etmişken konuyu açalım. Batılı ünlü yazar Giovanni Scognamillo “BATININ İNANÇ TEMELLERİ” adlı kitabında bakınız ne diyor: “Çağdaş Batı’da Şeytan furyası bunalım ve buhranın başka bir yönüdür. İnsani ilişkilerde, Şeytan bile bir sömürü aleti hâline gelmişse neyi, nerede aramak gerekir? Şeytan kilisesinin kurucusu eski davulcu, vahşi hayvan terbiyecisi, kriminoloji öğrencisi ve gece kulübü org çalgıcısı Anton Szandor La Vey  “Şeytan çağındayız, Şeytan dünyayı yönetiyor” çıplak kadınlar kullanarak San Francisco’daki “kilise” de halka açık ayinler düzenlemekten geri kalmıyor.

 

Batı’da, Şeytan Ortaçağdan beri zihinlerde hep hortlatılıyor. Şeytan, adeta bir “Star”  veya çok satan bir sanayi ürünü hâline getirildi. Batı’da Şeytan hakkında kitaplar satılıyor. Sinemalarda filimler oynatılıyor. Çeşit çeşit, kılıktan kılığa şeytani maskeler uyduruluyor.” uyduruk şeylerle durmadan insanlar sömürülüyor ve kandırılıyor.  İnsanların zihinleri sürekli mıncıklanıyor. Emperyalist tuzaklardan birisi de, şeytani ticaret… Emperyalist mahsulü cadılar ve büyücüler türetildi. Gereksiz korku ve ümitler üretiliyor. Halkın daha kolay sömürülebilmesi için batıl ve hurafe fikirler kafalara pompalanıyor. Cadılar ile büyücülerin yaptıkları birer dolandırıcılıktan başka nedir ki? Cadılar, büyücüler ancak toplumlarda kin ve nefret tohumları saçarak düşmanlıkları palazlandırırlar.” diyor.

 

Günümüzde insan aklı, korku girdabında bir saman çöpü gibi taklalar atarak dönüp duruyor. İnsanın ümidi hayallere ve korkuları da öfkeye dönüşmüş. İnsan aklının, akbabalara leş olmasını ister mi? İnsan, sadece burnunun ucuna bakar hâle gelmiş. Öteleri ve yarınları görmez olmuş? İnsan, yarınları düşünmek ve bir atım öteyi görmek benim karnımı doyurmaz diyecek kadar duyarsızlaşmış… Ya da “akıl” yarını düşünmek “Tul-i emel” diyecek kadar yobazlaşmış.

 

Korku ve ümit, Âdem ile Havva’nın pişmanlık gözyaşlarında kendini göstermiş. Korku ve ümit, Hz. İbrahim’in ateşe atıldığı anki hâlinde anlamını bulmuş. Hz. Musa, denizi geçerken suların kendisine yol açmasında korku ve ümit zirveye ulaşmış. Hz. Peygamber ile Hz. Ebu Bekir’in Sevr mağarasında bekleyişleri, korku ve ümit olarak bütün insanlığa büyük ders olmuş. İnsan şerlilerin şerrinden, hilebazların hilesinden, düzenbazların düzeninden, hasetlerin hasedinden ve fesatların fesadından korkar. Şeytanın, büyücülerin, cadıların aldatmasından vs. fitnelerin fitnesinden korkar. İnsan, bu korkuların ötesinde niçin kendi kötülüğünden korkmaz? Korku ve ümit adına üzerinde durulması gereken merkezi nokta burasıdır.

 

İnsan, kötülükten korkar. İyiliği ümit eder. Amentü inancıyla donanımlı insan, şeytani atakların ilahi kudret karşısında bir “Hiç” olduğunu bilir. Yeter ki insanın düşünceleri şeytanlaşmasın. Düşünceler şeytanlaşınca, eylem ve söyleme fesat karışır. İnsanın benliğinde kargaşa çıkar. Akıl iğfal olur. İnsani yaşamda tezatlar oluşur.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!