Mutabakat!..

Son 1 yılın en çok tekrarlanan sihirli sözcüğü sanki. Karşı taraftaki, Cumhur İttifakını temsil eden iradenin öyle bir derdi yok elbette. O sihir, Altılı Masa’dan yapılan yazılı/sözlü her açıklamada altı çizilen sözcüğün ifadesi oluyor.

-Tam bir mutabakat içindeyiz. 6 liderin ve alt kadroların hazırlığı ile mutabakat altına alınan bu bildirim…

Sözcüğün anlamı belli. Bir konuyu ele alıp, görüşen tarafların, konuyla ilgili tüm konularda görüş ve anlayış birliği içinde olunduğunun ifadesi. Bunu siyaseten ele aldığımızda, toplumun yıllardır özlem duyduğu olumluluğu yansıttığı da görülür.

Bir yıldır siyasi literatüre giren “Altılı Masa” tarafından seslendiriliyor olması, ayrıca bir büyük özlem ve sosyolojik beklendi.

Tümü ‘tam mutabakat’ ile

Evet, Altılı Masayı oluşturan 6 siyasi parti, bir yıl önceden başlayarak aldığı kararları  o “sihirli sözcük” ile duyurdular kamuoyuna. Toplumda “beklentili” bir iyimserlik ve heyecan dalgası da yaratmadılar değil!..

Neydi o açıklamalara kaynaklık eden kararlar, kısaca bakalım.

İlki, son 5 yıllık rejimi değiştirmek adına yapılması kaçınılmaz olan “Anayasa değişiklik taslağı” idi. Eksiği, gediğiyle toplumun büyük kesimi tarafından genel kabul gördü.

Sonrasında, 6 siyasi partinin kurmaylarının katılımıyla çeşitli alanlarda kurulan komisyonlar çalışmaya başladı. Yargı düzeni başta, ekonomik sorunlar masaya yatırılıp, kararlar alındı. Bunlar da periyodik liderler toplantıların ardından kamuoyu ile paylaşıldı.

Son toplantıda ise bir tür hükümet programı niteliğindeki “Büyük Mutabakat” metni 9 ana başlık altında ve özetle seçmene sunuldu.

-Onay gören “tam bir mutabakat” duyurularıyla!..

Mutabakatın anlamı ve değeri

“Son noktaya” gelinmişti ki,  (biraz da ironiyle söylemem gerekirse)

“-Adeta kıyamet koptu!,,

Neydi son nokta, Masa’nın Cumhurbaşkanı adayının açıklaması.  Nedeni de, son ataklarıyla “1 Numaralı aday” görünümündeki Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Adayımız 13 Şubat’taki toplantıda belirlenip açıklanacak” şeklindeki beyanı.  Özellikle İYİ Parti cenahından gelen “şekli itirazlarla” karşılandı bu sözler.

Konuyu irdelemeden önce Sözcü’den Aytunç Erkin’in önce günkü yazısının giriş bölümüne aktaralım;

“-Yazılanlara ve kurmaylar tarafından yapılan açıklamalara bakmayın. Sonuçta kararı iki lider verecek. İki lider de kararlı bir şekilde masaya oturacak.”

Aytunç Erkin, muhatabı “deneyimli bir siyasetçinin” ne demek istediğini anlamadığını belirtip. Sözü tekrar ona bırakıyor;

“Biraz daha açayım o zaman. Bu saatten sonra CHP’nin ya da İYİ Parti’nin kurmay kadrosunun yapacağı açıklamalar, sadece geçmişe dönük eksik kalan noktaların, bugünkü izdüşümü olarak değerlendirilir. İki taraf da kararlı ve 13 Şubat günü masada kararlılıklarını birbirlerine iletecekler.”

Erkin ayrıca Kemal Bey’in son bir televizyon konuşmasında 6 kez “mutabakat” sözcüğünü kullandığını not ederek yazısına devam ediyor.

Ya bitecek, ya bitecek!..

Kamuoyunun “genel tavrı” gibi ben de İYİ Parti’den gelen bu “karşı duruşu!” siyaseten de olsa pek anlamlı bulmadım. Mesela, diyorum Altılı Masanın daha ilk aylarında Sayın Akşener “Ben cumhurbaşkanı adayı değil, Başbakanlığa talibim” dememiş miydi?

Bunun karşısında sayın Kılıçdaroğlu “Ben de Cumhurbaşkanı adayıyım” diyerekten açıktan bir söylemde bulunmasa da, son zamanlardaki siyasi söylemleriyle ihsas etmekle niye ”hata” etmiş olsun! Ayrıca;

-Masa’nın mutabakatıyla, söylemine sürekli vurgu yapıyorken..


***


Kısadan söyleyelim, adaylık meselesi 13 Şubat’ta ya bitecek, ya bitecek!..