Tarih, kolay yazılmaz. Bir kere yazılır. Tarih yazılırken destan da beraberinde yazılır. Destansız tarih olur mu? Tarih, sıra dışı olaylar ile olgulardan gelecek nesillerin istikbali, istiklali ve ders çıkarması için yazılır. Tarih, bilinç ve özveriyle yazılır.

Tarihi ile bağını koparan ya da geçmişini umursamayan nesiller, milletler ve devletlerin çöküşleri çok acıklı olmuştur.

24 Temmuz 2018 Cuma günü Büyükyayla Picknik alanında Küllüoğulları tarihi hatırat adına kültürel ve sosyal etkinlik gerçekleştirdi. Kurban bayramının dördüncü günü idi. Bu etkinlik kaynaşma, paylaşma, dayanışma, tanışma ve ecdadın değerleri ile bağdaşma üzerine tertiplenmiştir.

Etkinlik, ilk ve dar zamanda planlanmasına rağmen katılımcı sayısı iki yüz kişiyi aşmıştır. Küllüoğulları bu Sosyal ve Kültürel Etkinliği geleneksel hâle getirmeyi planlanıyor.

Küllüoğlu Sosyal ve Kültürel Etkinliğine katılımcı olabilmek için Güllü soyadını almış ve hâli hazırda bu adı taşıyanların her biri Küllüoğlu nesli olarak kabul görmekte. Kızlık soyadı Küllüoğlu olup evlilik nedeniyle Güllü soyadı değişmiş olanlar ile bu kadınların eş, çocuk ve torunları dâhil olarak kabul görmüştür. Nitekim soy kütüğüne bakıldığında; Peygamber Efendimizin soyundan gelenlere de “Seyyitlik” unvanı Hz. Fatma ile Hz. Ali neslinden doğan çocuklara veriliyor. Hz. Ali’nin başka hanımlarından doğan çocuklarına “Seyyit” unvanı verilmez.

Küllüoğlu Sosyal ve Kültürel Etkinlik Günü; toplumsal değerlerden dayanışma, kaynaşma, paylaşma, sevgi, saygı ve hoşgörünün temsili de olsa yaşatıldığı müstesna günlerden bir gün olarak yaşandı. Katılımcıları yaş boyutu ile tarif enderken yediden yetmişe demek, yetersiz kalır.

O gün, Küllüoğlu sülalesinden seksen üç yaşındaki Hacı Ali Osman Amca en yaşlı üye iken Küllüoğlu kızlarından Hamide’nin torunu altı aylık Kerem en genç üye oldu.

O gün, Küllüoğlu’nun aile bireyleri günün aziz hatırasına yedi düvelden gelip orman içerisindeki Büyüyayla Piknik alanında buluştular. Picknik alanını biraz izahta fayda var. Bu picknik yerine Eskişehir-Afyonkarahisar karayolunun 85 inci km’sinin sağ sapağından sonra 2 km’lik bir yol ile gidilir.

Sapaktan sonra da yol asfalttır. Sapak girişinde Karaören göleti ile Büyükyayla’yı gösteren ok ve yazı olan levhalar görülür. Yoldan orman içerisine ilerledikçe irileşen çam ağaçlarına şahit olursunuz. Sapaktan 1 km sonra, sağda çam ağaçlarının arasından Karaören göletinin mavi sularına bakışlarınız ilişiverir. Yaklaşık bu görüntü üç yüz metre sürer. Çam ağaçlarının yeşil çalılıkları arasından yapay gölün mavi sularını ışıl ışıl seyir insana ayrı bir keyif verir.

Ormanın yeşilinde gölün mavi sularından ayrılır ayrılmaz Büyükyayla köyü görünüverir. Gideceğiniz istikamette, tam karşınızda köy yeşillerin arasında duvarları beyaz badanalı,  çatıları kırmızı kiremitli binalar ile gözünüze çarpıverir. Ormanın derinliklerinde çeşitli böcek, hayvan sesleri ile kekik ve civanperçemini kokuları sizi karşılar. Büyükyayla camisi ve minaresi olan küçük bir köydür.

Göl sularının akabinde sağ yanınızda çıplak ve çayırlık bir vadiye rastlarsınız. Bu vadi, ormanın çeşitli bölgelerinden akıp gelen sel sularının indiği yapay gölettin yatağıdır.

Vadinin doğu kenarından geçen yolda ilerlerken köye varmadan ormanın içerisinde taş duvarla çevrili ve demir kapılı avlu içerisinde pek çok mezar görürsünüz. Bu mezarlar, köyün kabristanıdır.

Yalan ile hakikat, mezarların çokluğundan bellidir / Mezarların görüntüsü akıllıya ölümü anlatır

             Başlarında dikili hece taşları, öteleri hatırlatır / Kabristanda yatan mevtalar, Allah’ın sanatıdır.

Kabristanlar, yoldan gelip geçenlere ibret olsun diye yol kenarlarına yapılır.

Büyükyayla’nın bu mevkii coğrafi değerleriyle insan sağlığı için önemini ortaya koyar. Tarihi eserleri ise hemen arka kısımda kalır. DEVAM EDECEK!

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!