“Memleketin sivil bir harbe doğru sürüklenmekte olduğu bu günlerde, Türk vatandaşlarımızı soğukkanlı olmaya davet etmeyi bir vazife biliriz. Fakat vakur bir milletin çocukları olan bizlerin, hükümet tarafından durmaksızın tedhişçilerin insafına bırakılmasına, ne kadar tahammül edeceğimizi bilmiyoruz. Hükümete soruyoruz. Memlekette asayişi idame ettirip masum halkı koruyacak tedbirleri alacak bir durumda mı, değil mi? Bildirsin, biz de ona göre tedbir almak zorundayız.” 1955

 

                                                                                            Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

 

         Yeni bir yıla girerken genellikle iyi niyet beklentisi yaygındır. Buna karşın 2020 yılına girerken istenen dileklerin adeta çöpe atıldığına tanık oluyoruz. İran ile Amerika’nın en önde gideni Bay Trump hepimizle dalga geçercesine Irak’ta çağrılı olarak bulunan İranlı generali düzenlediği saldırı sonrasında katletti. Bu olay sonrasında iki ülke arasında yaşanan gerilimin genel bir çatışmanın yaşanacağı beklentisi yaygın bir kanı idi. Bu satırların yazıldığı sırada gerginliğin ateşi düşüyordu.

Bölgede yaşanan sıkıntıları fırsata çevirmek için pusuda beklediği anlaşılan Mendil büyüklüğündeki ülkenin yedeğine takılan bazı ülkeler, bölgede buldukları doğalgazın Avrupa’ya taşınabilmesi için anlaşma imzaladıklarını açıkladılar. Hazırladıkları proje için gereken parayı bulma konusunda sıkıntıları olduğunu açıklıyorlardı. Kendilerine önerimiz Pazar günleri eğer Kiliseye gidiyorlarsa mendil açarak gerekli parayı uzun soluklu da olsa toplayacaklarına inanıyoruz.

Nisan 2020 ayında yeni Cumhurbaşkanını seçmeye hazırlanıyoruz. Kim veya kimlerin aday olacağını kıyısından köşesinden öğrenmeye başlamış bulunuyoruz. Her kim seçilecekse ülkemiz için güzel çalışmalar yapmasını bekliyoruz. Önümüzdeki aylarda çalışmalarına ilişkin bilgileri de hep birlikte öğrenmiş olacağız.

Genel içerisinde beklentimiz dağınık olan yapımızı nasıl ve ne şekilde  çalışmalar yaparak düzeleceğine açıklık getirilmesini istiyor ve bekliyoruz. Yaşadığımız siyasi gelişmeleri ileriye nasıl taşıyacağımız konusundaki açıklamalarının izleyicisi olacağız. Son olarak Crans Montana’daki görüşmeler sırasında Bay Nikos Anastasiyadis’in görüşme masasını teklemeyerek terk etmesini bile tam olarak anlatamadığımızı söyleyebiliriz. Kaldı ki bu eylemine BM Genel Yazmanı Bay Antonio Guterres’inde tanık olduğu biliniyor. Bu nedenle siyasetçilere yaşamsal önemde görevler düştüğünün bilinmesini istiyoruz.

Bu nedenle bütün siyasetçilerin bir araya gelerek siyasi yönelimlerini bir köşeye bırakarak yaşamakta olduğumuz dışlanmışlığın nasıl çözülmesi gerektiği konusunda proje üretmeleri gibi bir sorumluluklarının olduğunun bilinmesi gerekiyor…  Aksi halde şu anda yaşamakta olduğumuz açmazı bizlerin sonsuza dek yaşamamıza izin verilmeyeceğinin de bilinmesini istiyoruz. Çaba harcamadan hiç kimsenin bir başkasına hak vermediği biliniyor. Gerekli çalışmaları yapmayanları tarih uygun gördüğü şekilde değerlendirecektir.

Bu nedenle yeni yılda ilerlemeye başladığımız günlerde ULUSAL KONSEYİ kurmak için çaba göstermemiz gerekiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…